maandag 20 augustus 2012

Ortadoğudaki yeni yapılanmalar incelendiğinde bağımsız bir Kürt devletinin kuruluşu için ilk önce akan kanın, katliam ve vahşetin durdurulması hayati derecede elzemdir. Irak'ın ve Suriye'nin Kürt bölgesini içine alacak yeni bir federasyon kurulabilmelidir. İç savaşa sürüklenen Suriye’de tarafsız olduklarını açıklayan Kürtler - fırsatı değerlendirerek - Kobani, Afrin, Amude, Derika Hemko ve Kamışlı’da idareyi hâkimiyetleri altına aldılar. Halk tıpkı Irak’da olduğu gibi özgürleşiyor. Kendi öz yönetimiyle kendi idaresini oluşturmaya çalışıyor. Kim ne derse desin korku bulutları dağılıyor. Ele geçirdikleri bölgelerde idareyi ve giriş çıkışları denetim altına alan Kürtler adım adım devletleşmeye doğru gidiyor. Türk tarafı, bu durumu “beklenmedik gelişme” olarak görüyor. Aslında Suriye'de karışıklık çıktı çıkalı böyle bir risk vardı. Batı Kürdistan halkımız aktuel Suriye siyasetinden olumsuz etkilense, örneğin Suriye'ye yapılan devletler ambargosunu katmerli yaşasa, olası bir savaşta Türk ırkçı sisteminin başat hedefi olsa da, Arap ve Türk ırkçılığını yakından tanıdıkları için kalıcı bir Kürt statüsüne kavuşabilme şansları da vardır. Türk devletinin korkusu bu durumdur. Savaşın boyutlanacağı Suriye'de Kürtlerin ayrılmalarının olanağı artar. Baas sisteminin on yıllardır vatandaş bile görmediği, kendi ülkesinde hüviyetsiz yapılan Kürtlerin Zerdüşt güneşi altına çıkmaları olanağı var. Hatta savaş çıkmasa da Güney halkımız iyi bir örgütlülük yakalamış konumdadır. Pek çok Kürt siyasi partisinin karıştırdığı politik ve toplumsal kaosu PYD düzeltmeye çalışmaktadır. Güney halkının kazanımları iki başlılık nedeniyle, uluslaşmada bilinçsizlik nedeniyle heba edildi. Görünen o ki, Batı Kürdistan halkı birlik olmanın gereğini anlamış durumdadır. PKK ve Barzani bu güçleri ulusal bazda bir anlaşmaya yönelttiğine göre, Türkiye, İran ve Irak'a rağmen, bu parça; ya özgür Batı Kürdistan olur, ya Suriye'den kopup Güney Kürdistan'a bağlanır, ya da Güney değerinde bir federatif kazanıma ulaşabilir. Bağımsız bir Kürdistan kurmaları bu siyasal konjönktürde olanak dahilindedir. Burada sorun düşman değil, Kürtlerdir. Kürtlerin birliği düşmanlarımızı geriletir. Bir de dost ve düşman seçmede düştüğümüz hatalardan ders çıkarabilsek. Örneğin seksenli yıllarda Filistinlerin safında İsrail'e karşı savaşan Kürtler, sonradan Arafat'ın Saddam Hüseyin'i nasıl öpüp sevdiğini görmüş olmalılar. İsrail düşman yapılırken, FKO Saddam cephesinde Kürtlere saldırdı. Benim inancıma göre, Ortadoğu'da bir Kürt-İsrail işbirliği en doğru olanıdır.

Geen opmerkingen: