vrijdag 10 augustus 2012

SEVR BARIS ANTLASMASI’NIN KURDISTAN DEVLETI’NIN KURULMASINI ÖNGÖREN;

Kürtler dünyaya yüzyıldır bu terör rejimlerinin gerçek yüzünü anlatıyor. Hem de bedel ödeyerek. Katledilerek. Sömürülerek. Tabi ki buna karşı direnerek, “ben de varım” diyerek, kendisine yapılan haksızlığı haykırıyordu. Ama dünya bu çığlığı pis çıkarları için duymazlıktan geliyor ve bu terör rejimlerini sürekli destekliyordu. Bu terör rejimlerinin kendi uluslarını, başka ulusları, insanları nasıl inim inim inlettiklerini bildikleri halde ses çıkarmadılar. Kendi eserleri olan bu zalim rejimlerle, içten gelişen demokratik muhalefeti elbirliğiyle sürekli ezdiler. Kuzey Kurdistana donersek: Kürdistan olmayan bu zorlama taslakta “Modelimiz, Türkiye’nin tüm diğer bölgelerinde de uygulanabilecek bir demokratikleşme modelidir. Türkiye ve Kürdistan’ı ortak vatan olarak görmekteyiz.” Denilerek tam anlamıyla kavramların genetiği de alt üst ediliyor. Kürd halkının Kürdistan´daki resmi devlet otoritesi ile ilişkileri ne olacak? Taslakta Türk ordusu, yargısı, bürokrasisi, il idaresi, valilik, kaymakamlık vb kurumlarına ilişkin herhangi bir değerlendirme bulunmamaktadır. Örneğin valileri kim seçecek, ordu polis gücü nasıl olacak… Bütün bunlara dair somut bir görüş belirtilmiyor.”Halk kendi savunmasını oluşturacak” türünden yuvarlak laflarla Kürd ulusunun statüsü belirlenmiş olmuyor. İki vatan nasıl oluyor? Kürdistan diye bir vatanları olan Kürdler, hangi ahlaki ve insani nedenle Türkiye´yi de ortak vatanları olarak görmeliler? Bu güne dek Dünyada hangi ezilen, sömürge Kürdler adına “dünya globalleşti, ulus-devlet dönemi geride kaldı, Kürdler için devlet gerekli değildir” sözleri de bu akıl tutulmasının sonucudur. Dünyanın bu üçüncü globalleşme dalgasında 10’dan fazla yeni devlet kuruldu. Hiç kimse “ulus-devlet dönemi kapanmıştır, bize yeni devlet gerekmiyor” demedi. Kürdlerin Kürdistan toprağında devletleşmesi mümkün ve gereklidir. Her Kürd siyasetçisi Kürdlerin kendi geleceklerini belirleme hakkını savunmalıdır. Sömürgecilerin Kerkük’ün Kürdistana katılmasını istememelerinin nedeni de Kürdlerin devlet olabilecekleri gerçeğidir. Kürdistan’ın birliği ve özgürlüğü bu nedenle sömürgecilerin korkulu rüyası, kabusudur. Kürdistan sömürgecilerinin Kürdistan’ı egemenliklerinde tutmak için yaptıkları işbirliğinin çok daha fazlasını Kürdler yaşama geçirmelidir. Sömürgecilerin Kerkük saldırganlığına karşı en iyi cevap, yurtsever güçlerin ortak akla dayanan mücadeleci, ulusal birliğini gerçekleştirmektir. Kürd ulusal haklarını kapsayan bir federasyon, şu siyasi koşulları içermek durumundadır: 1. Kürdistan coğrafyasının birliğinin zemini üzerinde ve siyasi ayrılma hakkına sahip olması. 2. Kürdistan federal parlamentosunun, özerk yasa çıkarma yetkisine sahip olması. 3. Kürdistan federal mahkemelerinin bağımsız olması. 4. Kürdistan federal coğrafyasının güvenliğinin, idari ve siyasi olarak Kürdistan Federasyonuna bağlı güvenlik güçleri tarafından sağlanması. 5. Kürdistan coğrafyasının zenginlik kaynaklarının tasarruf hakkına sahip olunması Güney Kürdistan deneyimi gösterdi ki ezen-ulus devletlerle siyasi federasyonlu yaşamak mümkün görünmemektedir. Irak totaliter Baas rejimi yıkıldı ve bu totaliter rejimin muhalifleri ile 1992’den beri oluşan Güney Kürdistan Federal Devletiyle birlikte yeni bir anayasa ile yeni bir Irak Federal Devletini kurdular. Kürdistan Federal Devleti, ortak ve eşit olarak siyasi egemenliği paylaşan ve kurucu bir öğesi olmakla birlikte, Irak Federal Devleti, anayasasına rağmen, Kerkük vb Kürdistan coğrafyası sorunu, Peşmerge, gaz, petrol vb sorunların çözümüne yaklaşmamakta ve hatta yeniden Kürdistan’ı işgale hazırlanmaktadır. Buna karşın bir federal devlete sahip Güney Kürdistan ulusal güçleri, kendi kaderini tayin hakkı ilkesini gündeme taşımıştır. Onun içindir ki demokratik ve ulusal haklar mücadele ile kazanılır ve savunabilecek kadar örgütlülüğü de söz konusu olabilirse kalıcı olabilir. Ancak kalıcı niteliğine sahip haklar demokratik ve ulusal haklardır. Ezen-ulus devletinin istediğinde rafa kaldırabileceği haklar ise demokratik ve ulusal haklar değil, burjuva demokrasisi haklarıdır. Güney Kürdistan deneyimini de akılda tutarak, yukarıda beş madde halinde belirtilen siyasi koşulları içermeyen bir federasyon talebi, bir ulusal/siyasi federasyon değil bir idari federasyondur. İdari federasyon, ulusal hakların değil ancak, kolektif azınlık hakların çözümünü sağlayan bir idari yapılanma olabilir. Ulusal/siyasal federasyon, ezen-ulus devletiyle egemenliği ve /veya iktidarı paylaşmaktır. İdari federasyon, ezen-ulus devletin bir organı ve/veya taşeronu olmaktır. SEVR BARIS ANTLASMASI’NIN KURDISTAN DEVLETI’NIN KURULMASINI ÖNGÖREN; 62, 63 ve 64. MADDELER: “Madde : 62 – Ingiltere, Fransa ve Italya hükümetlerin tayin edecekleri birer üyeden olusacak ve merkezi Istanbul’da olacak üc kisilik bir komisyon kurulacaktir. Bu komisyonun görevi bu antlasmanin imzalanmasindan sonra alti (6) ay icinde, Firat’in dogusunda bulunan ve sinirlari ileride saptanacak olan Ermenistan sinirinin güneyi ile Osmanlinin Suriye ile olan sinirinin kuzeyinde ve Mezopotamya’da yer alan ve halkinin cogu Kürt olan bölgeler icin, antlasmanin 27. Maddesinin II, 2 ve 3 derecelerine uygun olarak, dahili otonomi planini hazirlayacaktir. Herhangi bir sorun karsisinda oybirligine varilmamasi halinde, komisyon üyeleri durumu kendi hükümetlerine ileteceklerdir. Adi gecen plan, bu bölgeler icinde bulunan Süryani, Keldani ve diger etnik, dini topluluklarin tüm azinlik haklarini garanti altina almak zorundadir. Ve bu amacla Ingiliz, Fransiz, Italyan, Acem ve Kürtleri temsilen kurulacak bir komisyon, bizzat yerinde incelemelerde bulunulacak ve gerek Osmanli devleti dahilinde ve gerekse ayni sekilde Iran sinirinda yapilacak bir degisiklik sözkonusu olursa, bu degisiklikler, antlasmanin icerigine uygun bir sekilde gerceklestirilecektir. Madde : 63 – Osmanli hükümeti su andan itibaren, 62. maddesine göre kurulmus bulunan her iki komisyonun bildirecekleri kararlara alnen uymayi ve bu kararlari üc (3) ay icinde uygulamayi üstlenir. Madde : 64 – Eger Komisyonun saptadigi tarihten itibaren gececek en cok bir yillik sürec icerisinde, 62. maddenin kapsami icinde bulunan Kürt halki yani bu bölgede oturan halk cogunlugu, Osmanli devletinden ayrilarak tamamen ‘Bagimsiz’ olmak arzusunu belirtir ve Milletler Toplulugu Cemiyeti’ne basvurursa ve eger Cemiyet bu halkin bagimsizlik istegini gerceklestirebilecek kapasitede bulunduguna inanirsa ve bunun yerine getirilmesini tavsiye ederse, Osmanli devleti bu istege aynen uymayi ve bu bölgedeki bütün hak ve unvanlarindan vazgecmeyi ve kendisini buna göre ayarlamayi simdiden üstlenir. Bu vazgecme isleminin ayrintilari, baslica müttefik güclerle Osmanli devleti arasinda varilacak özel bir sözlesmeye baglanacaktir. Bu vazgecme isi tamamlandiktan ve Kürdistan devletinin bagimsizligi gerceklestirildikten sonra, bu bagimsiz Kürt devletiyle günümüze kadar Kürdistan’in bir parcasi olan Musul ilinde yasayan Kürtlerin kendi istekleriyle birlesmeyi istemeleri halinde müttefik gücler bu birlesmeye karsi hicbir itirazda bulunmayacaklardir.”

Geen opmerkingen: