woensdag 19 december 2012

Güney Kürdistan; Tarihi Fırsat, Batı Kürdistan; Tehlikeli Gidişat Kerkük problemi Kürdistan’ın geleceğini belirleyecek düzeyde stratejik bir konu olmasına rağmen; PDK ve YNK işin ciddiyetini kavramaktan uzak ve hala basit çıkarlar uğruna didişmekten, kendilerini boşa çıkartmaktan başka bir sonuç yaratmayan çift başlı yönetim tarzını tamamen bırakmış değildir. Güney Kürdistan; Tarihi Fırsat Batı Kürdistan; Tehlikeli Gidişat -1- Açlık grevlerinin can kaybı yaşanmadan bitirilmesi, son derece önemli bir gelişmedir. Bu arada, Kürt kamuoyunun aylardır açlık grevlerine kilitlenmesi yüzünden gözden kaçırdığı, fakat yol açtığı-açacağı tehlikeler bakımından çok daha duyarlı davranılması gereken Güney ve Batı Kürdistan?daki gelişmeler üzerinde durmak istiyorum. Irak hükümetinin geçen yaz asker gönderdiği Şengal bölgesinde yaşanan tehlikeli gerilimden sonra güçlerini çekmek zorunda kalması, geçmişe göre nispeten daha sakin bir dönemin yaşanmasına neden olmuştu. Fakat birkaç aylık sükunetin ardından, Dicle Kuvvetlerinin yeniden Kürdistan?a konumlandırılmak istenmesi ve bunun ilk ayağı olarak Kerkük mıntıkasına kaydırılması, şayet yakında bir anlaşma sağlanmazsa, eninde sonunda ve kaçınılmaz olarak bir Kürt- Arap savaşına yol açacaktır. Şimdilik, Kürtlerin kararlı davranması ve Amerika?nın bastırması yüzünden Irak hükümeti Dicle kuvvetlerini geriye çekmek zorunda kalmıştır. Lakin cin bir kere şişeden çıkmış ve Irak hükümetinin gerçek niyeti, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Kürtlerin bu saatten sonra Maliki?nin kandırmalarına kulak vererek tedbirsiz davranması ve Kerkük sorununu geçmişte olduğu gibi yıllara yayarak sürüncemede bırakması intihar etmekten başka bir manaya gelmeyecektir. Kürtlerin, Kerkük sorununu -söz verdikleri halde çözmekten ısrarla kaçınan- Merkezi Irak hükümetinin insafına terk etmesi, başından itibaren izledikleri yanlış ve ikircillikli politikanın sonucudur. Kerkük problemi Kürdistan?ın geleceğini belirleyecek düzeyde stratejik bir konu olmasına rağmen; PDK ve YNK işin ciddiyetini kavramaktan uzak ve hala basit çıkarlar uğruna didişmekten, kendilerini boşa çıkartmaktan başka bir sonuç yaratmayan çift başlı yönetim tarzını tamamen bırakmış değildir. Özellikle peşmerge güçlerinin merkezi komuta sistemine kavuşturulmaktan uzak olması, sadece Irak devletine cesaret vermekle kalmamış, aynı zamanda Kürtlerin savaşa hazırlık düzeyini oldukça olumsuz etkilemiştir. Daha önce hemen tüm çevrelerden ısrarla peşmerge güçlerinin mutlaka merkezi komuta sistemine kavuşturulması gerektiği konusunda sürekli uyarı ve dayatmalarda bulunulmasına rağmen, her iki partinin sorumlu bir davranış gösterdiğini söylemek zordur. Her işte bir hayır vardır derler. Beliren tehlike karşısında hiç olmazsa şimdi her iki partinin gerekli sorumlu davranışı göstererek en kısa zamanda peşmerge güçlerini merkezi bir ordu biçiminde örgütleyecekleri ve böylece içinde bulundukları hazırlıksız durumu fazla zorlanmadan aşacaklarını tahmin ediyoruz. Mevcut durumda Kürtlerin en büyük zaafı her iki partinin çelişkili duruşu ve peşmerge güçlerinin merkezi komuta sistemine kavuşturulmamasıdır. Gerekli iradenin gösterilmesi halinde peşmerge güçlerinin düzenli orduya dönüştürülmesi, geçmişten çok daha kolay başarılacak bir görevdir. Çünkü zaten geçen seneden beri peşmerge, polis ve istihbaratın birleştirilmesi konusunda bir karara varılmış ve yetersiz de olsa bazı adımlar atılmıştı. Ayrıca peşmergelerin sahip olduğu silah ve cephane durumu Irak ordusundan ileri olmasa dahi kötü değildir. Buna karşılık Irak ordusu peşmergelere göre daha eğitimsiz ve halktan gerekli desteği almaktan yoksun bir yapıya sahiptir. Maliki yönetimini İran dışında destekleyen bir devlet yoktur. Geçmişte, Saddam döneminde tüm Araplar birlik halinde Kürtlere karşı savaşırken, mevcut durumda Maliki yönetimini hiçbir Sünni Arap partisi desteklememektedir. Aslında Maliki, mensubu bulunduğu Şiilerin bile tam desteğini almaktan yoksun hareket etmektedir. Her an iktidardan düşürülme korkusu içerisinde bulunan Maliki Hükümeti, bir taraftan Kürtlere sataşarak Arapların desteğini arkasına almaya çalışırken, diğer taraftan İran devletinin dayatmalarına boyun eğerek Suriye devletinin ömrünü uzatmak amacıyla problem yaratmaya uğraşmaktadır. Malikinin Kürt- Arap savaşını çıkartmaya dönük çabalarına Amerika?nın sıcak baktığını söylemek güçtür. Kürtler hata yapmazsa, bu gerginliğin sonunda Maliki hükümetinin düşme olasılığı hayli yüksek görünmektedir. Bu aşamadan sonra Amerika?nın Kürtleri geçmişte olduğu gibi feda etmesi hayli zordur. Fakat Kürt yönetimin Amerika?ya güvenmek yerine kendi gücünü esas alması ve buna göre mevzilenmesi daha doğru bir yaklaşımdır. Kaldı ki Kürtlerin sadece Amerika?nın değil, ayrıca Sünni Arap kesiminin desteğini alması dahi mümkündür. Savaşın patlak vermesi halinde Kürtlerin daha avantajlı pozisyonda olduğunu ileri sürmek abartılı bir değerlendirme değildir. Kürt yönetimi hem kendini savunmak ve hem de başta Kerkük olmak üzere ihtilaflı tüm bölgeleri ele geçirmek için gerek duyduğu her türlü argümana sahiptir ve bu sefer eline geçirdiği şansı kesinlikle basit hesaplar uğruna harcamaktan özenle kaçınmalıdır. Daha önce defalarca eline geçen şansı değerlendiremeyen Kürt yönetimi gelinen aşamada ya Kerkük?teki hakimiyetini kaybedecek ya da ebediyen Kürdistan topraklarına resmen bağlayacaktır. Kürt tarafını bundan alıkoyacak Malikinin gücü değil, sadece kendi hata ve yetersizlikleri olabilir. Barzani?nin dediği gibi Kerkük Kürdistan?ın kalbidir. Kürdistan?ın kalbini savunmak sadece Güneyin değil, her dört parçanın görevidir. 19- 11- 2012Nizamettin TAŞ ( Botan Ropjhılat)

Geen opmerkingen: