woensdag 19 december 2012

Güneybatı Kurdistan icin yardim istenmelidir

Güneybatı'da bir türlü kendinden emin olamayan Kürd siyaseti Türklere karşı bir uluslararası güvence umuduyla sağına soluna bakmaktan vazgeçemiyor. Sağda bir 'hami' bulsa çok mutlu olunacak ama ondan ümit olmadığından acaba uluslararası yardım kuruluşları vasıtasıyla solda benzeri bir imkan olabilir mi arayışına gidiliyor. Böylesi pragmatist ve oportunist (faydacı ve fırsatçı) bir esneklik belki marksist / sol doktriner literatürde terstir, ama Kürd siyaseti açısından ulusal bağımsızlık ilkesine ters düşülmediği sürece doğrudur. Yardım kuruluşları bahsi ise boş, bir kere çemberine girildiği takdirde mahvedici bir bağımlılık ilişkisidir. Bu yazıda buna değinmek istiyorum. Uluslararası yardım işinin kuruluşlar ve çalışanları seviyesinde bir iş sektörü olduğu konusunu bilmekte fayda var. Tüm bu kuruluşların Batılı devletler tarafından finanse edildikleri ise uluorta bilgidir. Finanse edense elbette objektif değil subjektif kriterlerine, çıkarlarına göre finanse eder. Bu sektörde hangi bölgede hangi projenin ne kadar finanse edileceğini donör, bağış yapan belirler. Kurumlar ve çalışanları da finanse edilen yerde, maaş edinilecek yerde yürütürler faaliyetlerini. Tekrarla vurgulayayım: bu sektörde ihtiyaç olunan yerde değil, finanse edilen yerde; donörlerin parasını ödediği yerlerdeki projelerde faaliyet gösterilir. ANF'de çıkan bir yazıda Güneybatı'da çatışma olmadığı için yardım faaliyeti ulaştırılmadığı iddiası vardı. Ya bilmezlikten ya da köylü kurnazlığından dile getirilmiş bir iddia. Herhangi bir donör tarafından finanse edilecek olsa, hadi Şam üzeri olmadı diyelim, Erbil üzeri en az elli tane i-NGO (International non-Governmental Organization: Uluslararası Sivil toplum Örgütü) birbirinden farklı elli projeyle balıklama dalış yaparlardı bölgeye. "Yardım faaliyeti" sektörü rekabetin öylesine yüksek olduğu bir sektördür. PYD'nin çağrısı yardımın neden yapılmadığı üzerine düşünülmediğini gösteriyor. Bu yazıda buna değinmeyeceğim. Neticede uluslararası strateji oyununun bir parçasıdır; o başlık altında yorumlamak, değerlendirmek gerekir. Genel olarak siyaset ve toplum bağlamında uluslararası yardım meselesine biraz değinip yazıyı kapatayım. Yardım gelse ne olur? Kötü ihtimalle Afrika olunur. Yardımlarla yaşamaya alışmış, kendine yeterliğini bu yardımlarla yavaş yavaş ama emin bir şekilde yitirmiş tembel bir toplum oluşur. Kolaycılıktır. Tükeniştir. Yardıma bağlanmak tükenişin kültürüne el değil, kol değil, gövdeyi kaptırmaktır. Bu konuda piyasadan hemen temin edilebilecek onlarca kitap bulunabilir. Kötü ihtimali budur. İyi ihtimal ise, Tamil Kaplanları örneğidir. Güya yardım kuruluşlarından 'çok iyi' faydalanılıyordu. Kurtulmak istediği devletin devlet aygıtlarının sundukları ve uluslararası yardım kuruluşlarının yardımlarıyla ihtiyaçlarına yetişemediği halka temel hizmetleri güya kendi kontrolüyle veren LTTE Sinhalalardan kurtardığı her karış Tamil İlam toprağında her idare işini yüzüne gözüne bulaştırmıştı. Ders: kendi kontrolün altında olmayan kaynaklarla ne kadar akıllı olursan ol manipüle edilirsin. Vanayı tutan hortumdan akan suyu kontrol eder. Eder yani. Kimse boşuna ucu elinde olmayan hortuma su pompalamaz. Kimse anasının, babasının hayrına Tamillere, Kürdlere yardım ulaştırmaz. "Ben onları dolandırırım" diyen de en fazla kendini kandırır, düşeceği kuyuyu kazar. Eğer PKK – PYD bugünkü çatışmalı dönemde bir örnek arıyorsa bunu Afrika'nın ortasında İsviçre benzeri örnek bir yönetim oluşturmuş olan Paul Kagame yönetimindeki Ruanda'da bulabilir. Kagame'nin politik doğru – yanlışına; ABD tarafından Uganda'da yetiştirilip, eğitilip, gönderilip Ruanda'da iktidarı ele aldığına girmeden / değinmeden ülkesini yerel kaynakların doğru yönlendirilmesi ile nasıl kalkındırdığı üzerinde durulabilir. Hem savunma (hatta Kongo örneği, genişleme) hem iç güvenlik, hem sanayi yatırımları ve hem de diplomasi becerisidir Kagame'ninki. Hırstır aynı zamanda. Bu konuda kitaplar piyasada var mıdır bilmiyorum ama internette aranırsa konuya değinen makaleler bulunacaktır (Aramızda öyle okumalar yapanlar olur mu? Uyduruk ve gerçekle alakası hiç olmamış ve olmayacak ideoloji saçmalıkları yerine gerçek politika üzerine okuyanlar?) Qandil'de herhalde ingilizce bilen kadrolar vardır bahsini ettiğimiz alanlarda araştırma yapabilecek; yaşlanmış kadrolara da aktarabilecek. Yazının özü: Biz Kürdlere kolay kurtuluş olmayacak. Kolay olursa o bir kurtuluş olmayacak. Bunu baştan böyle kabul etmeliyiz. Hırsımız öyle bilenmeli. Bu minvalde düşülmüş bir not, kendini öz-yeterlilikle tanımlayanlara da dostça bir eleştiri olmuş olsun. M. Husedin (@MHusedin) mhusedin@yahoo.com

Geen opmerkingen: