donderdag 5 januari 2012

Cemal Özçelik

Uludere Katliamı YAŞ Kararlarının Ürünü mü Acaba? -------------------------------------------------------------------------------- 1/1/2012 Uludere’de(Qileban) yeni bir 33 kurşun olayı daha yaşandı. 35 insanımız infaz edildi. Yürekler dağlandı. Halkımız yasta. Gerçi bu türden katliamlar benim için şaşırtıcı olmuyor. Bu devletten ve onun hükümetinden başka ne beklenir ki? Ancak bu olay, maskeli silahşör siyaseti yürüten AKP’in yüzünü biraz daha deşifre etti. Katliam, hunharlığın da ötesinde çok ciddi gelişmelere işaret ediyor. Bu saldırının arkasında daha derin hedefler mevcut. Bundan sonra yaşanacak kimi gelişmelerin ön habercisi adeta. * * * Bir önceki yazımda YAŞ (Yüksek Askeri Şura) kararlarını ayrıntılı değerlendirmiştim. Uludere saldırısı da bu kararlardan bağımsız ele alınamaz. 15 Aralık YAŞ toplantısında kamuoyuna açıklanan kısa bildirgeye tekrar göz atalım: ‘’.. Toplantıda, a. İç güvenlik harekatı ve hudut güvenliğine yönelik Türk Silahlı Kuvvetlerinin icra ettiği faaliyetler görüşülmüş, b. Türk Silahlı Kuvvetlerinin harbe hazırlık durumu incelenerek, bu kapsamda ortaya çıkan ihtiyaçlar ile, bu ihtiyaçları karşılamak için alınan tedbirler değerlendirilmiştir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur’’. * * * Bilindiği gibi NATO erken uyarı sistemi Kuzey Kürdistan’a (Malatya)yerleştiriliyor. Rusya ve İran savaş halinde ilk olarak burayı vuracaklarını duyurdular. Bir yandan Suriye, öte yandan da İran meselesi uluslar arası güçlerce pişiriliyor. Önümüzdeki kısa süreçte ciddi çatışma ve savaş ihtimali gündemdedir Türk devleti Kürtlerin bu süreçten yararlanmalarını engellemeye çalışıyor. Suriye ve İran konusunda üstlendiği misyonlar daha çok anti Kürt boyuttadır. Güney Kürdistan’a karşı da yeni yeni senaryolar geliştiriliyor. Türk devleti iç karışıklıklar çıkartan Kürt karşırtı güçleri destekliyor. Kerkük meselesinin Kürtlerin lehine çözülmesinin önüne geçmeye çalışıyor. * * * Tüm bunlar olurken, Kuzey Kürdistan’da da yoğun bir devlet terörü estiriliyor. Askeri operasyonlarla siyasetçilere, basın mensuplarına yönelik tutuklamalar paralel yürütülüyor. Gerek Kuzeyde, gerekse de sınır hattında gerçekleşen operasyonlar alınan YAŞ kararlarının aktif şekilde hayata geçirilişiyle ilintilidir. Akla şu sorular geliyor: Acaba Türk devleti büyük bir savaşın hazırlığını mı yapıyor? Savaşı kapsamlı bir boyutta sürdürebilmek için sınır boylarını temizleyip engellerden arındırmak mı istiyor? Şimdiye kadar yöre köylülerinin kimi kaçakçılık faaliyetlerini sürdürdükleri zaten biliniyordu, yıllardır göz yumuldu da, neden şimdi bile bile bu saldırı gerçekleşti? Olay tabii ki bir yargısız infaz. Ancak onu kat be kat aşacak boyutta. * * * Halkımızın çok duyarlı olması gereken bir süreçten geçiyoruz. Buna benzer saldırı ve katliamlar tekraredebilir. Saldırılar, operasyonlar kapsamlı bir tasfiye harekatına dönüşebilir. Hem de Kürdistan’ın tüm parçalarını etkileyecek bir düzeye tırmandırılabilir. AKP hükümeti yeni sahte paketlerle yığınların dikkatini bu sinsi siyasetten uzak tutmaya çalışıyor. Beri yandan, hala AKP Hükümeti’nin sinsiliklerini göremeyenler var. Hala birkaç hoş lafla ikna olmaya yatkın kesimler var. Aydınlarımızın aydınlatılması önemli bir görev olarak önümüzde duruyor. Eskiden aydınlar yığınları uyandırırdı, umarım ayağa kalkan halkımızın coşkulu direnişi onları yanılsamalarından uyandırır. Zulme ve tasfiyeye karşı tüm güçlerin birleşmesi, biraz da buna bağlıdır.

Geen opmerkingen: