Pilvankanların "Harzemli" Olduklarını Hiç Duydunuzmu?
Baki Öz'ü az çok herkes tanır. Özellikle M. Kemal ve Diyap Ağa resimli "Kurtuluş Savaşında Alevi-Bektaşiler" adlı o kitabıyla 1990 da Alevilerin Kemalist rejime enteğre edilmelerinde az katkısı olmamıştı rahmetlinin. Bu kitabında M. Kemal'i Alevi-Bektaşilere sevdirmek için tarihsel çarpıtmalarının sadece bir kaçını Nejat Birdoğan (1934-2001) " Çelebi Cemalettin Efendinin Savunması ( Müdafaa) 1994" adlı çalışmasında gözler önüne sermişti. Ama maalesef, Öz bundan dersler çıkaramamış. Yazık!
Öz'le birlikte bu yılların diger isimlerinden C. Şener Aksakkallı bir Alevi sülietini kullanarak (Alevilik Olayı: 1989), R. Zelyut ise (Alevilik:1992) adlı kitaplarıyla ün yapmışlardı. Şimdi bu kitaplara bakıldığında ne kadar gayri bilimsel ve resmi tarih tezleriyle örtüşen saçma-sapan bilgiler içerdikleri daha iyi anlaşılmaktadır. Bugün bu kitapların içindekilerinin tümü çöpe atılmıştır.
Pilvankanlarla ilgili araştırmalarımızı takibeden bir dostumuz, bize, Baki Öz'ün (Dersim Olayı: 2008) adlı kitabını yollamış. Öz (1949-2002) vefatından önce tamamladığı bu kitabı Can yayınları, her nedense 2 yıl sonra 2004 de basıp piyasaya sürmüş. Aslında bu kitap ve içeriği hakkında bir degerlendirme yapacak değiliz. Çünkü tamı tamına 208 sayfadan oluşan bu kitapta Öz; Alevi Kürtler açısında resmi tarihe kaynaklık eden kitaplardaki bilgileri-derlemeleri kendi subjektif düşünceleriyle harmanlamış, Dersim Kürt kimliğinin kendince yeni bir rotasını bellirlemiş.
Haliyle okuyucunun zekasıyla adeta dalga geçmiş. Yayıncısı da bu gayri ciddi çalışmayı "Dersim Olayı" adı altında piyasaya sürmüş. Biz bu kitabın sadece 57. sayfasındaki bir parağrafında Pilvenklilerle ilgili mesnetsiz ve bir o kadarda gerçek dışı saptamasını ele alıp inceliyeceğiz. Kendisinin şu an aramızda olmaması, yaptığı büyük bir yanlışı düzeltmemize engel olmamalıdır.
Şöyle diyor Baki Öz: " İzollu, Koçgiri, Hıran aşireti tümüyle Türk'tür ve Alevidirler. Pertek'in büyük aşiretlerinden Pilvenkliler kendilerinin Harzemli ve Türk olduklarını bilmektedirler."( Dersim Olayı: 57)
Künyesinde "Tarihci-yazar" diye başlayan birinin işte iki cümlelik bu parağrafında Dersim'in en kadim Kürt Aşiretlerini bir çırpıda" Türk" ediveriyor. Bir tarihçi tarihsel olaylara, kişisel, siyasi- ırkçı yaklaşımlarıyla degilde, bilimsel ve objektif olgu ve bulgularla yaklaşmalıdır. Hele hele bir halkın aşiretler topluluğuyla ilgili tezler ileriye sürüyorsa, bunun tarihsel kanıtlarınıda ortaya koymalıdır.
Ama bu ekibin ve yeni benzerlerinin 1980’lerden beri, Aleviler içinde geliştirdikleri işte tam da buydu. Yani "yalan tarih yazımı"!...Bu yöntemle güttükleri tek amaçları; Kürt Alevi gençlerinin beyinlerini dumura uğratma ve bunları kendi köklerine düşman kılma konseptiydi.
Öz' ün bu çalışmasında Pilvenk aşiretini Harzemlilerin bir kalıtı (mirası) olarak göstermesi maksatlı bir çarpıtmadır. Öz, Pilvenklileri hangi tarihsel gerçeklere dayanarak Harzemli yapıyor doğrusu anlıyamadık. Ekim- Kasım 2010 da Dersim'de Pilvenkanlar arasında "Sözlü Tarih-alan çalışması" yaptık. Pilvenkanlı emekli öğretmenlerin ve lise-üniversite okuyan gençlerin Harzemlileri sadece tarih ders kitaplarında tanıdıklarını gördük. Ama biz, Öz'ün bu kendinden uyduruk belirlemesini tarihin bilimsel süzgecinden geçirerek, bu maksatlı belirlemesinin nasıl geçersiz olduğunu kanıtlayacağız. Böylece Öz ve benzerlerinin bu güne kadar, Kürt Alevileri üzerine yazdıklarının tümünün ne denli gayri/ciddi şeyler olduğu, daha kolay anlaşılacak..Başlıyalım!
Harzemşahlar Devleti ve Celaleddin Türkmen (Harzemşah)
Herzemşahlar devletinin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah‘dır. Asıl adının Celaleddin Türkmen olduğu bilinmektedir.. Harzemşahlar bir çok kaynakta değişik verilerle anlatılmaktadır. Ama şurası bir gerçektir ki; Herzemşahlar devleti 1097-1231 yılları arasında yaşamışdır.
Hazar denizinin doğusunda Ceyhun nehirinin doğduğu yerlerin her iki tarafında bulunan ülkeye Harzem adı verilmekteydi. Başkenti Gürgenç'ti. Ülke hanedanlarına ise Harzemşah ünvanı verilmekteydi. Bu hanedanlığın kurucularının Türkmen Memlukları olduğu da bilinmektedir.
Çengiz'in Moğul orduları tarafından mağlup edilen babasının (1220) yerine geçen oğul Celaleddin Harzemşah, Moğul karşısında kaçmak zorunda kaldı ve bazı kaynaklara göre Amed Silvan, bazı kaynaklara göre ise Dersim Tujik dağlarına yaralı bir şekilde Kürtlere sığındı ve burada bir Dersimli Kürdü Harzemşahı görünce; " ..bu adam benim bir Kürt kardeşimi öldürmüstü..!" deyip iki askeriyle birlikte 17 Agustos 1231 de bunları öldürmüstü.( 1) Bu kısa anlatım bir yönüyle Harzemşahların resimidir.
Pilvenklilerin Berxécan Ocağı (1010)
Dersimli bir Kürt tarafından öldürülen Harzemşah Celaledin sadece iki askeriyle Dersim'e geliyor. Ne zaman 1231 yılında. Peki Pilvenkanların Dersim'deki tarihleri ne zaman başlıyor? Sorusunun cevabı ise, Bêrxécân Ocağının kurucusu ve Pilvenkanların ocak ulusu Sıx Deli-li Bêrxécân'ın ardıllarına bıraktığı şeceresinde anlaşılıyor.
Bu şecerenin yazılım ve Berxécan'a verildiği son tarih h: 400, m: 1010-11 yılını gösteriyor. Berxécan, yani bu tarihlerde Dersim havalisine geliyor ve Pilvank köyünde mekanını kurup ocağını tüttürüyor. Bugünkü Pilvekanlar, bu tarihten önce Pilvank köyünde yerleşik olduklarından, Dersim'in bu ilk ocağının talipleri oluyorlar.
Şimdi siz söyleyin bakalım: Berxécan'dan tam 220 yıl sonra Dersim'e sığınan Celaleddin Harzemşah Pilvenklilere göre daha dünün çocuğu olmuş olmuyormu? Asırlar öncesi Dersimde yerleşik olan Pilvekanlar, nasıl oluyorda 1097-1231 yılları arasında toplam 131 yıl yaşamış olduğu bilinen Harzemşahlara ait oluyorlar? Harzemşahların devlet olarak tarih sahnesine çıkışları 1097. Berxécan'ın Pilvank'a gelip, Pilvankanlarla tanışması ise 1010. Aradan tam 87 yıl geçtikten sonra coğrafi olarak kilometrelerce uzaklıktaki Hazar Denizinin doğusunda Harzemşahlar doğuyor. Ancak buna "el insaf!" demek gerekiyor. El insaf!
Öz' ün bir diger saptaması ise "Pilvenklilerin Türk" olduklarını iddia etmesidir. Bu kitabında Öz, Nazmi Sevgen'den bir çok alıntılar yapmış. Biz de başka kaynaklardan degil, yine üstadı Sevgen'le Öz'ün bu iddiasını çürüteceğiz. Nasıl mı? İşte şöyle..!
Sevgen 1945 de yazdığı " Zazalar ve Kızılbaşlar" adlı çalışmasında Dersim'in köklü Kürt aşiretlerinin isimlerinden yola çıkarak, bu ismlerin Türkçedeki karşılıklarını-anlamlarını bulup, bu aşiretleri "Türk oymakları" ilan etmiş.
Örneğin; Karsan (Aşireti) kelimesinden Horasan çıkarıyor. Yetmiyor, Amasya'da ki Türk hükümetinin başı Karsan Han'la mukayese ederek bizim Karsan Aşiretini bir Türk oymağı olarak tezliyor. (s:27)
Yine Qureşan Aşireti mensuplarını ise Karakeçili ve Sarıkeçililere (Türk) benzeterek, tipoloji benzetmeleriyle, kafatasçı yöntemlere baş vurarak yüzde 93 derecede brakiseftal (kısakafalı, Kafatası Şekilleri e.y.) tipinden Qureşan mensuplarını "Türk" olarak keşfediyor.(s:26, 27)
Kırğan Aşiretinin asıl adının "Kırıkhan yada Kırkhan" olduğunu, dolayısıyla eski Türklerde de "Kırk" a çok rastlandığını hatırlatarak, bu vesileyle Kırğan kelimesinin Türke ait olduğunu, Kırğanların da Türk oldukları hükmüne varıyor. (s: 28)
Bunlar böyle uzayıp gidiyor. Laçinan, Ferhatanlar, Bextiyaranlar, Carekanlar, Badılan, Lolan ve sair..Dersim aşiretlerinin isimlerinden bu Kürt aşiret mensuplarını " Türk" yapıyor.
Sevgen bu çalişmasında Pilvenklilerden de söz ediyor. Ama ne hikmetse; Pilvenk isminden hareketle, Pilvenklileri " Türk" yapamıyor. Acaba Pilvenk adının Türkçede karşılığını mı bulamıyor, yoksa o zamanlar; Baki Öz'ün sahip olduğu bu sivri zekadanmı yoksundu işte bunu şu an kestirmek zor!
16. y.y la ait Osmanlının Tarih Defterlerinde (*), Çemisgezek Sancağında "Pilvenk köyü ve Ekrad-ı Pilvenklü'ler" olarak kayıtlara geçmiş bir Kürt aşiretiyle karşı/karşıya alduğunu bilen Öz, neden böyle bir gerçeği saptırma yoluna gidiyor? Çemisgezek Sancağıyla ilgili kayıtlarda, Dersim ve havalisinde bugün çok bilinen büyük aşiretlerin dahi ismi geçmezken "Pilvenk köyü ve Pilvenklü aşireti" olarak kayda geçen Pilvank aşireti için, şu anki ulaştığımız mevcut kaynaklar dahilinde iddia ediyoruzki; hiç kimsenin "Türk" deme şansı dahi yoktur. Bizden söylemesi, bu böyle biline...!
Son söz Can Yayınevine;
Haydi rahmetli böylesi bir çalışmayı yaptı ama anlaşılan o ki hayattayken bunu yayınlamadı. Peki yayıncısı, hangi hakla yanlışlar yumağını andıran bu taslağı yayına hazırlar ve piyasaya sürer? Bu davranış hem yazarı olan rahmetli Öz'e bir haksızlık ve hemde kitabın içerdiği yanlış ve bir o kadarda saptırılmış tarihi verilerin muhatabı olan, başta Kürtler olmak üzere ve belli kalıtsal degerleri temsil eden Kürt Alevi aşiretlerine bir saygısızlıktır.
Kaynak:
1) N. Sevgen, Zazalar ve Kızılbaşlar 2003: S, 44, 45
A. Kemali, Erzincan Tarihi 1992: S, 44, 45, 46
(*) Osmanlının gerek mevcut ve gerekse yeni aldığı topraklardaki tebasının- vatandaşlarının nüfus ve soy bilgilerinin yanı sıra, arazi- tapu ve bir bütün olarak mal varlıklarının karşılığında alınacak vergilendirme bilgelerini içermektedir.
yalgin@arcor.de
Geen opmerkingen:
Een reactie posten