dinsdag 2 december 2008

Amed Türk Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın

Türk Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, 22 Ekim 1993 tarihinde "operasyon için" çağrıldıgı Lice'de tek kurşunla öldürülmüştü."Terörün silahla bitirilemeyeceğini" savunan Aydın, karakol binasının kapısında alnından vurulmuştu.

Amed Türk Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikastinde yeni gelişmeler... Türk Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, 22 Ekim 1993 tarihinde "operasyon için" çağrıldıgı Lice'de tek kurşunla öldürülmüştü."Terörün silahla bitirilemeyeceğini" savunan Aydın, karakol binasının kapısında alnından vurulmuştu. Olay, resmi makamlarca ilk gün "kör kurşun" başlığıyla gazetelere yansıtıldı. Ardından "çatışmada şehit düştü" haberleri piyasaya sürüldü.Yine TC`nin resmî kayıtlarına da "PKK ile çatışmada şehit düşen en yüksek rütbeli asker" olarak geçti.

Olayın ardından ele geçirildigi belirtilen Kanas suikast silahı ise daha sonra ortadan kayboldu ve Tıpkı aynı dönemde öldürülen Eşref Bitlis ve Rıdvan Özden gibi Bahtiyar Aydın dosyası da "devlete zarar vermemek" adına kapatıldı.

"Yüksekova Çetesi" ni ortaya çıkaran Türk eski Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz, Bahtiyar Aydın suikastıyla ilgili Türk madyasına yaptığı yeni açıklamalarda: Aydın'ın, JİTEM içindeki PKK itirafçıları tarafından öldürüldüğünü söyledi.

Oğuz, Bahtiyar Aydın'ın JİTEM'de çalışan PKK itirafçıları tarafından öldürüldüğünü ölüm tarihinden beri bildiklerini, ancak nasıl öldüğü konusunda bilgileri olmadığını anlattı. 'Nasıl?' sorusunun cevabını ise başka bir soruşturmada öğrendi. 1996'da Hakkari'de görev yaparken Yüksekova'da adam kaçırma, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile ilgili yürüttükleri bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan K.B. isimli bir PKK itirafçısının Bahtiyar Aydın suikastı ile ilgili bilgiler verdiğini aktardı: "Ben sorguladım. Bu itirafçı PKK'nın içinde bir dönem tabur komutanlığına kadar yükselmiş. Teslim olduktan sonra da JİTEM'in eylemlerine katılmış. Bahtiyar Aydın'ı öldürdüklerini itiraf etti. Generali vurmak için Yüksekova'dan Lice'ye kendilerini Albay Hamdi P.'nin helikopterle götürdüğünü söyledi."

Hüseyin Oğuz, Bahtiyar Aydın suikastı ile ilgili bilgilerin de yar aldığı dosyayı hazırlayıp bir üst komutanı Albay Hamdi Çakır'a iletiyor. İddialar üzerine hemen bir toplantı düzenleniyor.

Hüseyin Oğuz bu süreçte yaşananları şöyle anlatıyor: "Yapılması gereken yapılmadı. Toplantıda çok olumsuz ortam oluştu. 'Devlet zarar görür' dendi. İşin içinde devletin bir albayı var. O toplantıda işler koptu. Ve bu olayın kapatılarak, ifadelerin sil baştan yeniden alınmasına karar verildi. Sadece Mecit Baskın'ın kaçırma olayına dönüştü soruşturma. Beni de hemen anında soruşturmadan el çektirdiler, görevden aldılar.

Devletin içine girmiş, şahsi menfaatleri için çalışan tipler. Bunlar vatansever de değil, milliyetçi de değil." diye konuştu.

Olayda kullanılan silahın daha sonra Diyarbakır DGM'ye kadar gittiğini ifade etti: "Sonra o silaha ne oldu bilmiyorum. İzini kaybettik.TSK'nın envanterinde olan bir silah değildi. Bu kaçakçılar kanalıyla alınmış bir Kanas'tı."

Zaman gazetesine göre, JİTEM içindeki itirafçıların devletin imkanlarını kullanarak PKK lehine işler yaptığını belirten Hüseyin Oğuz,"bunların çoğunun örgütle ilişkilerini sürdürdüğünü" söylüyor. "Terörün bitmesini istemeyen JİTEM ve PKK'nin ortak eylemler yaptığını" anlatıyor.

Uyuşturucu ve silah sevkiyatının arama noktalarından rahatça geçen JİTEM arabalarıyla yapıldığını belirtiyor: "Bahtiyar Aydın'ı da bu yüzden öldürdüler. PKK itirafçısı ifadesinde, paşayı, olayların çözülmesini istediği, insanların dağa çıkmaması için uğraştığı ve vatandaşa doğruları anlatıp ikna etmeye çalıştığı için öldürüldüğünü söyledi."


Bahtiyar Aydın suikastı, Ergenekon iddianamesinde de kısaca yer alıyor. 4 Haziran 2008'de ifadesine başvurulan, uzun yıllar PKK içinde yer almış gizli tanık (PKK itirafçısı) "Deniz", dönemin Türk Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz'un söylediklerini doğruluyor. Aydın'ın manipülatif bir ihbarla Lice'ye çekildiğini anlatan tanık, şunları söylüyor: "1993'te operasyonlar sürerken askerlerin telsiz konuşmalarında 'geri çekiliyoruz, paşa vuruldu' şeklinde haberler duyduk. Lice'de PKK militanlarının büyük bir baskın yaptığı söylenerek paşanın Lice'ye gelmesi sağlanmış. Helikopterden iner inmez bir asker tarafından öldürüldüğünü, o askerin de başka bir asker tarafından vurulduğunu öğrendim. Kesinlikle bu olayı PKK örgütü yapmadı. Paşanın ne amaçla ve kim tarafından öldürüldüğünü bilmiyorum. Bu konunun Ergenekon soruşturması kapsamında ele alınmasının uygun olacağını düşünüyorum."

Geen opmerkingen: