donderdag 15 juli 2010

info@kerkuk-kurdistan.com

Hatip Dicle’nin ihbarı işe yaramadı
KK-Haber
info@kerkuk-kurdistan.com

DIYARBEKIR, 17/2 2010 — Hatip Dicle’nin AKP’yi ihbar etmesi, kendisi ve arkadaşları için iyi bir sonuç doğurmadı. Türkiye’de artık Ergenekon hakim değil. Ya bu basit gelişmeyi görmüyorlar, ya da Ergenekon’un parçasıdırlar. Her iki durumda da zararlı çıkacakları bellidir.

Apocular Türk devleti’nin kirli örgütleri ile iç-içe, kol-kola çalıştılar. Devlet istediği zaman hepsinin “ipliğini pazara” çıkarabilir ve söyleyecekleri olmadığı gibi, yapacakları bir şey de yok.

PKK Türk devlet’inin kucağında büyüyen bir harekettir. 1999 sonrasında ise aleni olarak devlet ile iç-içe çalışmıştır. Gerçi liderleri, Abdullah Öcalan, başından beri devlet’e rağmen bir şey yapamayacağını anladığını ve onun için de devlet ile çalıştığını defalarca ittiraf etmiştir, ama sokaklara saldıkları Kürt’lerin önemli bir kısmı, olayı böyle görmüyor. Ya da görmek istemiyor.

Türk devleti hala apocu’ların üzerini tamamen çizmediği için, sınırlı bir şekilde hareket edebiliyorlar. Ama gelişmelere bakılırsa, devlet ister-istemez apocular’ın üzerini çizmek zorunda kalacaktır. Çünkü apocular ile değişen Türkiye uyuşmuyor, uyuşamıyor.

PKK için ideal ortam, Ergenekon’un hakim olduğu ortamdı. Kürt’ler zarar görüyordu, ama PKK güçleniyordu, Ergenekon güçleniyordu.

ABD’nin Türk devletine, sivil Kürtler’e karşı silah kullanma yasağı sonrasında, ne PKK ne Ergenekon rahat yüzü görmedi. PKK Kürt’ler ile ilintili olduğu için, süreci daha geç yaşamaya başladı. Ama kaderleri Ergenekon ile bir gibidir.

Mesela Hatip Dicle’nin ihbarcılık yaptığı olaya bakalım.

Ergenekon ve devamı olan güçler; CHP, eski solcuların bir kısmı, MHP, kemalist ve ülkücüler başından beri “Habur Girişi” meselesini kullanmaya çalıştı. Habur girşinin bir anlaşma olduğunu ve terör örgütü ile bir anlaşma olduğunu söylediler. Hatip Dicle’nin ihbarı; CHP için fırsat oldu ve meclise taşımaya karar verdiler.

CHP gensorusu AKP için önemli bir sonuç doğurmaz. Ama Hatip Dicle’nin yaptığı ihbar, kendisi ve arkadaşları için olumsuz sonuçlara neden olabilir.

Nitekim hem kendisi hem de ‘Habur Girişi’ni yapan 17 kişi için yeniden mahkeme süreci başlatıldı ve büyük bir ihtimal ile hapis ile sonuçlanacak.

Bu sefer arkalarında uluslararası desteği bulmaları da oldukça zor. Çünkü sürece ters hareket edenler kendileri. Uluslar arası kamu ile köprüleri çoktan attılar, süreci düzgün okumadılar ve Ergenekon ile birlikte hareket ettiler. Apocu Internet siteleri ile Ergenkon siteleri nerdeyse aynı haber ve değerlendirmeleri yapıyor.

Her şeylerini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesin’in “samimi ittirafçı” olarak kabul ettiği, Abdullah Öcalan’a feda ettiler. Bunun da bir bedeli var ve o bedeli seve seve ödüyorlar.

Kürt kamuoyunun bildiği ve kimsenin fazla ilişmek istemediği diğer bir nokta da, KCK/TM’nin Osman Baydemir’e ceza vermesinin deşifre edilmesi ile daha belirgin hale geldi.

Türk medyasına “sızdırılan” bir ortam dinleme kasetinde geçen konuşmalara göre, Diyarbekir Belediyesinde çalışan temizlik işçisi, Ümit Aydın ve görevli Seda Akbaş Can, alınan kararı kendisine bildiriyor. Osman Baydemir’e verilen hafifletilmiş ceza, uyarı cezasıdır ve ‘Sayın Abdullah Öcalan’ kampanyasına katılmadığı—kampanya’da Sayın Öcalan imzaya açılmış’tı ve Osman Baydemir’in imzalamadığı anlaşılmış— için cezalandırılmış.

KCK iddianamesinde de olay anlatılıyor, ancak Osman Baydemir X olarak geçiyor.

KCK iddinamesini okuyanlar, devletin apocuları, iddiname sürecinde de, ne kadar kuruduğunu, Kürtler’den kuruduğunu görür.

İddianamamede apocular’ı Kürtler’e karşı zor durumda bırakacak hiçbir şey yazılmıyor. Ya noktalar şeklinde geçiyor, ya da hiç geçmiyor. Yani KCK iddianmesi denilen şey aslında, apocuları gizleme, kullama iddinamesidir.

Fakat devletin elinde onlar ile ilgili her şey var ve gerekli gördükleri zaman meydana çıkarabilirler.

İşte Osman Baydemir ile ilgili deşifre edilen ortam dinlemesi, bunlardan bir tanesidir ve büyük bir ihtimal ile devamı olacak.

Zaten apocu takım, sadece Kürtler’den gizlendi, devlet’ten gizlenmek gibi bir dertleri olmadı. Serok dedikleri adam, gizlenmiyor ve Türk genelkurmayın direktifi ile çalışıyorsa, alttakiler’in gizlenmeye hiç gerekleri olmaz.

Onlar da gizlenmediler. Herşeyi devletin gözleri önünde yaptılar ve bu devletin bir gün kendilerine karşı kullanabileceğini hesap edemediler.

Türk devleti değişmek zorunda kaldı ama apocular değişmedi ve devam ettiler. Değişen duruma ayak uyduramadılar ve serokları’nın birkaç göbekten bağlı olduğu güçlere karşı tavır alamadılar.

Onu için de Hatip Dicle’nin yaptığı ihbar ‘deşifre’ sürecini de hızlandırabilir.

Geen opmerkingen: