dinsdag 27 juli 2010

12 Eylül Rejimi.

Türkiye'nin demokratikleşmesi önünde en önemli engellerden bir tanesi, 12 Eylül anyasası ve daha sonraki askeri hakimiyet esasına göre düzenlenen hukuksuzluk kurumlarıdır.

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve HSYK (Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu), kamufule edilmiş diktanın dayandığı nizamın temel taşlarındandır. Bu kurumlara dokunulmadan, Türkiye demokratikleşemez. Çünkü 12 Eylül hukuksuzluğu, hakimiyetinin bekası için her kurumu diğeri üzerinde bir kontrol mekanizması şeklinde örgütlemiştir.

Mesela bir ilçenin savcısı Cumhurbaşkanı, Başbakan veya herhangi bir siyasetçi hakında mahkeme açabilir ve hatta görevden azledebilir. Hakim ve savcıların atanması da güya adalet namına, yürütmeden bağımsızlaştırılmıştır.

Asker kişiler sivil hukuka tabi olmadığı için zaten bu hukuktan etkilenmiyor. Askerin emir komutaya göre işleyen kendine has bir “hukuku” var. Onların işlerine siviller zaten karışamaz. Son dönemde yakalanan subayların çoğu ordu içindeki çelişkinin derinleşmesinin bir ürünüdür. Askeri klikler arasında körü körüne devam eden rant kavgası olmasaydı hiç bir subayın kılına dokunulamazdı. AKP 'ye dayanan baş klik kendilerine baş eğmek istemeyen çoğu emekli edilmiş bir sürü general ve alt rütbelileri nihai tasfiyeye başladı. Kendisini tarafsız diye göstermeye çalışan genel kurmayın başı, bütün operasyonları düzenleyenlerin de başıdır. İ. Başbuğ, kimin yakalanması ve kime de dokunulmamasını perde arkasında kendisi yönetiyor.

Anyasa Mahkemesi, Yargıtay, Sayıştay, HSYK vb kurumlar sadece siviller için işliyor ve hep askerin elinde sivillere karşı kullanılmaktadır. Şemdinli savcısının görevden alınması bunun açık bir örneğidir. Şimdi askeri kanatlar arasında başlayan bu kavgayı, AKP nin başarılı mücadelesi diye yutturmak abes gelecektir. AKP nin cemaatler adını alan dini mafya çeteleri, hazırlık yaptıkları gelecekteki din diktası için bunu gerekli yerlerde kullanmakta ve askeriye içinde kendi ordularının temellerini atmaktadırlar. AKP nin amacı demokratik, çetelerden arınmış bir ordu değil, tam tersine kendisine bağlı Osmanlı tipi bir ordudur. Kürt halkı Hamidiye alaylarından az çekmedi. AKP nin hayal ettiği Hamidiye alayları tipi ordu şimdikinden daha kötüdür. Bunların devamı işte şimdiki Köy koruyucuları adını alan ve Kürdistanda katledilen her 100 kişiden 90 nının sormlusudurlar. Hamidiye Alayları koruculuktan daha beterdir. Koruculuk, gibi fakat o zaman bölgede hakim güç olan ermeni nüfusu yok etmek için kuruldu. Abdulhamit bu alaylara “İstediğiniz kadar Ermeni kesin, mallarını yağmalayın, helaldir. Yeter ki bunu benim söylediğim zaman yapın” dedi. Hamidiye Alayları bu topraklarda 1915’teki tehcirden önce çok büyük bir Ermeni katliamı yaptı. Onları devamı olan koruyucular da aynısını şimdiki hakim güç olan kürtlere uyguluyor.
Bu durum Türk devleti'nin kuruluş felsefesine de oldukça uygundur

Çünkü Türk devleti Türkiye olarak adlandırılan coğrafya'da yaşayan milletlerin iradesine karşı kuruldu. Askerin süngüsü ile kuruldu. Türk resmi tarihinin yalan iddialarının tersine, yabancı hiçbir güce karşı savaş değil, yerli halkların yokedilmesi temelinde kuruldu. Yabancıların desteği ile yerli halklara karşı kıyım uygulanarak kuruldu. İlk tehcir planı Celal Bayar’ın yönetiminde Batı Anadolu Rumlarına karşı 1914 yılında başlatıldı. Almanların talebi üzerine durduruluna kadar, 1 milyon kadar Rum bilerce yıllık vatanları olan Ege’den kovalanmıştı bile. Bayar harıralarında bu planın başarı ile uygulanmasından böbürlenerek söz eder. 1915 Ermeni soykırımı, 1916 yılında ise Doğu Karadeniz Pontus Rumları, iç Anadolu’ya zorunlu göçe tabi tutuldu. Arta kalanları da Ankara Hükümetinin 1921 Koçkiri, Palu-Genç ve 1938 de Dersim harekatı sırasında yüzbinlerce Kürdü zorunlu göçe tabi tutması gibi. Uzun yıllar boyunca, Yahudi Holokaustunun arkasında Sinti-Roma halkının ve diğerlerinin yaşadığı soykırımın gölgede kalması gibi, Ermeni Soykırımında da, Süryani, Rumlar ve diğerleri gölgede kaldı. Anadolu' da soykırımlar başlamadan önce yüksek sayıda Rum ve Ermeni ve Kürtler vardı. Araplar, Süryaniler, Keldaniler, Nasturiler, Yahudiler vardı... Mesela Karaim denen Yahudiler Bizans zamanında İstanbul’da yaşıyorlardı. Rumlar, Ermeniler, Kürtler her taraftaydılar. Rumlar özellikle İstanbul, Karadeniz ve Ege sahillerinde, Ermeniler de daha çok Doğu Anadolu’daydılar. Bunların hepsi iç içe geçmiş nüfuslardı. Türkler ise esasen azınlıkta idiler.
Türkler Anadolu’da yaşayan diğer kavimleri nasıl yönetimleri ve etkileri altına aldılar? Dinsel farklılıkların yarattığı zulüm sisteminin içinden gelişen milli zıtlıkların ortaya çıkışı, ilk olarak Ermeni, Rum ve Asuri-Süryani-Keldani-Nasturi ve Ezidi halklarını vurdu.1890’lardan başlayarak bu halklara karşı yok etme kampanyaları geliştirildi ve nihayetinde Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya’nın yanında 1. paylaşım savaşı talanına katılmasıyla birlikte hemen hemen tümden yok edildiler. İttihat ve Terakki hükümeti tarafından 1915’de gerçekleştirilen Ermeni tehcirinden önce de Ermeni halkı katliamlara uğramış, ancak uygulamaya konulan tehcir politikasıyla tam bir soykırıma tabi tutulmuştur. Tehcir süresince bir buçuk milyon Ermeni, sürgün ve öldürme yoluyla yok edilmiş, kalanlar ise kendilerini, yaşamları boyunca üzerlerinden atamayacakları travma ve acılarla birlikte sürdürmek zorunda kaldıkları bir hayatın içinde bulmuşlardır. Müslüman olmayan diğer milliyetleri yok ederek Türk milletini yaratma eylemi, Osmanlı’da başlayıp Cumhuriyet’le devam eder. Dolayısıyla tüm dünyaca bir insanlık suçu olarak kabul edilmiş olan soykırımın, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemlerinde işlenmiş olduğunu kabul etmek gerekir. Neticede, içerisinde cumhuriyeti kuran subayların da faili olduğu, 2.5 milyon insan katledilmiştir. Üç milletin Anadolu topraklarındaki varlığına son verilmiştir. 1900’lü yılların başlarında toplam nüfusun 13 milyon civarında olduğu göz önüne alındığında katliamın boyutları ve taşınılan utancın büyüklüğü daha iyi anlaşılır.
Tehcir ve daha sonra devam eden azınlıkları tasfiyeye yönelik sistematik politikalar, ve toplum içerisinde ne kadar kopuk, ipsiz, berduş, halk düşmanı insan varsa bu devletin büyükleri oldular. Daha sonraki devlet kadrolarını yetiştirme okulları ve askeri okullar halka düşmanlık esasına göre eğitim verdiler ve devlet kadrosu olmak için halk düşmanı olmak şart oldu. Halk düşmanı oldular. Mesela kendini modern diye gösteren Cumhuriyet’in başındaki 300 bin Ermeni ve 450 000 Rumdan bugün geriye ne kadar Ermeni ve Rum nüfus kalmıştır? 35 bin küsur Ermeni, 28 000 Rum.. Cumhuriyet döneminde de Ermenilere ve bütün gayrımüslimlere yönelik bir “ikinci dalga yok etme” süreci yaşandı. Bu yok etme, illa öldürerek değil, insanların hayatlarını çekilmez hale getirerek, cehenneme çevirerek yapılıyor. Ve sonunda insanlar yurtdışına göç ediyor. Kürt aşiretlerinin elebaşlarını Batı’ya göç etmeye zorlayan 1934’teki İskân Kanunu, Ermenilere de uygulanmış. Mesela Urfa, Diyarbakır, Sivas’taki Ermenilere “hadi siz de İstanbul’a, İzmir’e” deniyor. Ermenilere ve diğer gayrımüslimlere yapılan uygulamalarda, Cumhuriyet dönemi Osmanlı dan daha kötüdür. Sözüm ona hilafet devleti olan Osmanlı’da Ermeniler, Rumlar, Yahudiler devlette en yüksek mertebelere çıkabilirken, laik, seküler, çağdaş TC devletinde bir Ermeninin veya Rumun dışişlerine, askeriyeye, polise girmesi asla söz konusu değil. Bu insanlar bekçi bile olamazlar.
Halk düşmanı bu nizamın ayakta kalabilmesi için dış destek gerekli. ABD Türk ordusunun varlığını br tehlike olarak görüyor. Yaşaması dış desteğe bağlı bu asalak ordu kuvvetli direğini kendi içindeki çelişki sayesinde kaybetmeye doğru hızla ilerliyor. Türkiye'de esmeye başlayan ordu - dinci kavgasının birinci nedeni ABD'nin yeni politikası ve Saddam rejimini yıkmasıdır. Zaten ordu da bunu böyle anladığı için ABD'ye düşmanlık etmekten geri kalmıyor. Türk dinci - asker diktası Irak'ta ABD'ye karşı savaştı ve yenildi. Ordaki yenilgiden sonra Türkiye'de sallanıyor... Ordu sever güçlerin kitle tabanı yok. Rüşvet ve korku ile etrafında topladıkları kitleler hala meseleyi anlamamışlar. Türk medyası'nın bir kısmı ve servetlerini halk düşmanlığı ile elde eden bazı zengin Türk şirketleri, kitlelerin durumu açık anlamalarını engelliyor. Türk milletini yaratma adına işlenen toplu cinayetlerin işlenmesinde, din faktörü yoğun bir biçimde kullanıldığı için, mevcut toplumda marazi bir dinsel nefret egemen hale gelmiş ve toplumun aydınlanması ve demokratikleşmesinin önündeki en büyük engeli oluşturmuştur. İşte AKP buna dayanıyor. Bu nefret temeli günümüze kadar tüketilememiş olan şeriatçılık-laikçilik sahte ikileminin de en sağlam temelini oluşturmuştur.
Bu katliamla yoğrulan dinsel nefretin, Kafkaslardan ve Balkanlardan dinsel motifler öne çıkarılarak sürülmüş olan Müslüman toplulukların taşıdığı nefret ile birleşmesi, toplumumuzun bugüne kadar kendini kurtaramadığı diğer dinlerden insanları aşağılama ve dışında görme kültürüne temel olan en önemli zemini oluşturmuştur.

Sayıları milyonları bulan böylesine büyük ve geniş bir katliamı sürdüren bir halkın, ruh sağlığının yerinde olması beklenemez. Bunun içindir ki, şiddet ailede, okulda, askerde ve hemen hemen tüm toplumsal ilişkilerde en önde gelen ilişki biçimini oluşturmakta ve sağlıksız bir toplumun kendini sürekli üretmesine neden olmaktadır.
Sağlıksız bir toplumun yeniden üretiminin en temel nedenini oluşturan TC devleti, tüm diğer milliyetlere karşı işlenmiş olan soykırımların kefaretini ödemeden ve tarihsel utançlarıyla yüzleşmeden, öldürülenlerin tümünün suçlu olduğuna ilişkin geliştirilmiş olan “düşmanı yok etme edebiyatının” Türklerin ruhunda yarattığı travmayı ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu kadar insanı yok edenin etrafının düşmanlarla çevrili olduğuna inanması için sadece paranoyak olması gerekmez, böylesine bir düşünceye sahip olmak için kendi tarihinin derinliklerinde yatan soykırım utançları zaten ona bu temeli sunmaktadır.

Ermeni soykırımının inkarındaki ısrarın temel nedenlerinden birisi, bu soykırımı kabulle birlikte, diğer katliamların da kabul edilmesinin zorunlu hale geleceği ve TC’nin nasıl kanlı bir miras üzerine kurulu olduğu, neden bu toplumun her dokusunun şiddetle örüldüğü ortaya çıkacak ve bunun bir toplumsal hastalık olarak kabul edilmesi sonucu tedavisi de zorunlu hale gelecektir.
Türkiye'nin insanlık düşmanı bu kurumları, gereğinden fazla yaşadı, gücünden fazla güce sahip oldu. 20 yıl önce yıkılması gerekliydi. Yıkılmadı. Şimdi yıkılabilir.

Militarist sahte laikçi kadroların durumu

Laikçi geçinen militarist takımdan tek bir kişi siyasi savunma yapmadı. Mademki laiksiniz, M. Kemal' in ideolojisini savunuyorsunuz, o zaman nerde kaldı İrticaya karşı mücadele? İrticaya karşı mücadele, AKP nin din mafyasına yalvarıp yakarmayla olabilir mi? Fetuş çetesinden Nakşibendiye, Milli görüşten Alevici geçinen Hacı Bektaş yobazlarına kadar, envay çeşit klik ahtapot gibi bütün toplumu sarmışken ağızlarını kapatan generaller nerdeyse kendi eşlerine de türban takacaklar. Karıları'nın esiri “kahraman” generaller; hasta raporları ve çeşitli bahane va yalanlar ile hapishanden, mahkemeden kurtulma çarelerini arıyorlar. Kimi kilo kaybetti, kimi hafıza kaybetti, çoğu ar ve şeref kaybetti. Nerde kaldı o kadar vergi paraları? Yurtdışından gelen o milyonlara ne oldu? Halkın sırtından beslenen bu kadar general laikçi geçinip yalanlara kandırdıklar halka ihanet ederek, din mafyasına kendilerini teslim ettiler. İşte bu türden kadrolar ile ancak dış destekli darbe yapılır. Dış destek olmadığı zaman da hepsi döküldü. Utanmadan lüks otel sayılabilecek hapishanelerden şikayetçi oluyorlar.

Kürt halkının durumu
Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında Kürt halkının karşı karşıya bulunduğu sürgün ve katliamlar, Ermeni halkıyla Kürt halkının bu dönem içinde aynı kaderi paylaştıklarına tanıklık ediyor. 1916 yılında binlerce Kürdün yerlerinden yurtlarından edilerek Batı Anadolu’ya sürgün edildikleri gerçeğş var... Kürtlerin takibe uğraması, sürgün ve yok edilmesi bugün de üzerinde yeterince durulmayan konulardan birini oluşturuyor. Kemalist yönetimin Kürtlere karşı izlediği inkarcı ve katliamcı politikası, sürgünler döneminde yaşananlarla ilgili kaynakların bulunmaması ve bunun ortaya çıkardığı sonuçlardan biri de, bu dönemde gerçekleştirilen sürgünlerin inkarına yol açmıştır. Görgü tanıklarına dayandırılan belgeler, biografiler, hatıralar ve istatistikler sürgünlerin olduğunu ortaya koymaktadır. Bu konuda Osmanlı merkezi hükümetinin Kürdistan’daki Mutasarrıflara ve yerel yöneticilere, Kürt sürgünleriyle ilgili gönderdikleri talimatnameler ve çektikleri şifreli telgrafların çoğu hala Osmanlı arşivindeler. Ermeni soykırımı döneminde sorumlu yöneticilerden biri olan Şükrü Kaya’nın, 1916 yılında gerçekleştirilen Kürt sürgünlerinin de sorumlusu olduğu unutulmamalı. 1916-1918 yılları arasında Osmanlı Arşivinde İskan-i Aşair-i Muhacirin Müdüriyeti Umumiyesi dairesinin resmi istatiklerine göre ve 1918-20 yılları arasında değişik kaynakların aktardıkları bilgilerle birlikte ”İleri“ ve ”Tavsir-i Efkar“ gazetelerinin verilerinde geçen rakamlara bakıldığında, ortalama olarak 1 milyon 270 bin Kürdün sürgün edildiğini, sürgünler ve yer değiştirmeler sırasında yaklaşık 700 bin Kürdün soğuktan, hastalıklardan, açlıktan ve askeri saldırılar sonucu yaşamlarını yitirdiği bilinmektedir.

Osmanlı/Türk ve birçok batılı kaynaklarda Kürt sürgünlerinin ”Doğu’daki müslümanların göçertilmesi” biçiminde ifade edilmiştir, bunun ‘Kürt sürgünleri’ olarak düzeltilmesi gerekir. “1916-1917 arasında M. Kemal’in de, 3. ve 2. ordu denetiminde Kolordu komutanı olarak, Bitlis, Van ve Dersim bölgelerinde, Kürtlerin göçertilmesinde birinci dereceden önemli roller oynadığını, Osmanlı Arşiv kaynaklarındaki belgelerden öğreniyoruz. Yine 1925-1938 yıları arası Palu, Ağrı, Zilan, Koçgiri, Dersim İsyanlarında  binlerce Kürtler topluca katledildiler.
12 Eylül anayasa revizyonu Kürtleri aldatmaca politikasıdır.
Kürt halkının AKP nin gelecekteki diktası için yapılması planlanan bu saçma anayasa revizyonundan bir çıkarı yoktur. Kürt halkı kendi bağımsızlığı için ayağa kalkmalıdır. TC,  ABD ve Avrupa'dan gerekli desteği kaybetme noktasındadır. Kürt devletinin kuruluşu yolunda büyük engeller yıkılıyor ve bağımsız Kürdistan bir realite oluyor.

Türkiye'de yaşayıp da kendini Türk olarak görmeyen, haklarının gaspedildigini düşünen her insan burada hürriyetine kavuşacaktir. Irak ve Türkiye devletleri haklı temelde kurulmadilar; bolşevik devrimi,Ingiltere ve Fransadaki karsikliklar aceleden bu türden devletlerin kurulmasini sağlamada ana faktor oldu, Sovyet tehlikesi karşısında korkan Avrupali güçler bu türden saçma devletlere yeşil ışık yakarak geri çekildiler, zaten fazla zamanlarıda kalmamıştı, kendi metropollerinde işçi isyanları başlamıştı. Alalacele sahte devletler üretip geri çekildiler. Ama şimdi zaman değişti: kardeşlik yalanları sökmüyor.Kürt halkı soruyor: 'kardeşlik, eşitlik bumudur? Buna hangi Kürd inanacaktır?  Akla gelen ilk şey, madem yanlış kuruldular, o zaman hazırda biri yıkılmış ve diğerleri de sallanırken, müteffik devletler de  bu yörede söz sahibi olduklarina göre, bu ülkedlerde yaşayan halkların kan emici diktatörlüklerin kahredici pençelerinden kurtulmaları için bir an önce harekete geçmeleri gerekir.
 Evet, hazır herkes bu yanlışlığı görüp kabul ettiğine göre, bir defa daha milyonların ölümüne neden olacak yeni bir yanlışlığa düşmemek için, sadece Kürdistan sorunun rehini durumuna düşmüş başta Türkiye olmak üzere, Irak, İran ve Suriye’yi ikna etmenin bir yolunu bularak, Demokratik Federal Kürdistan devleti kurulmalı ve böylece, başta İngiltere olmak üzere, bugüne kadar bu tarihi günahı omuzlarında taşıyan ülkeler, geç de olsa hatalarını düzeltmelidirler. ABD’nin bu konuda eli açıktır, zira bu ülke Lozan Antlaşması’nı onaylamadan, kongreden geri çevirmiştir. Bu nedenle, Lozan’a karşı bir sorumluluğu yoktur. Şartlar Kürtler açısından en elverişli pozisyonu sağlıyor. ABD ve AB Kürtlerin harekete geçmesini bekliyor. Eğer tüm Kürdlerin ortak bir bağımsızlık hareketi gelişirse ki bu şimdi mümkündür,  ABD ve AB devletleri uzun süredir sürdürdükleri Arap, Türk yanlısı politikalarını değiştirmek durumunda kalacaklardır ve böylece ilk Kürdistan devletinin ortaya çıkması sağlanacaktır.

9 opmerkingen:

Anoniem zei

Thankfulness to my father who informed me regarding this webpage, this weblog is actually remarkable.


Feel free to surf to my webpage - financial Advisory Services

Anoniem zei

This paragraph is in fact a fastidious one it assists new web
visitors, who are wishing for blogging.

My page visit url

Anoniem zei

Hey there! Quick question that's completely off topic. Do you know how to make your site mobile friendly? My blog looks weird when browsing from my iphone. I'm trying to find a
template or plugin that might be able to resolve this issue.
If you have any recommendations, please share. Appreciate it!


my web site - catering service

Anoniem zei

I have been browsing on-line more than 3 hours today, but I never discovered any fascinating article like yours.
It's lovely price enough for me. In my view, if all website owners and bloggers made excellent content material as you did, the web will likely be a lot more helpful than ever before.

My web site :: digital printing Western Cape

Anoniem zei

Howdy! I know this is kinda off topic but I was wondering if
you knew where I could locate a captcha plugin for my comment form?
I'm using the same blog platform as yours and I'm having trouble finding one?
Thanks a lot!

Also visit my blog - More information

Anoniem zei

This is my first time pay a quick visit at here
and i am actually pleassant to read all at alone place.


Also visit my homepage: more info

Anoniem zei

I loved as much as you'll receive carried out right here. The sketch is attractive, your authored subject matter stylish. nonetheless, you command get bought an nervousness over that you wish be delivering the following. unwell unquestionably come further formerly again as exactly the same nearly a lot often inside case you shield this hike.

my site Click here

Anoniem zei

Good day! Do you use Twitter? I'd like to follow you if that would be ok. I'm undoubtedly enjoying your blog
and look forward to new posts.

Here is my blog - visit this site

Anoniem zei

Thanks a bunch for sharing this with all of us you really
realize what you're speaking about! Bookmarked. Please also talk over with my web site =). We will have a link alternate arrangement among us

Here is my webpage: www.Portfolio-property.com