HAYDAR IŞIK
“Yerde yatan onlarca ölünün içinden iniltiler duyunca irkildim. Oldum olası ölüden, ölümden korkardım. Eve giden yol mezarlığın yanından geçtiği için karanlığa kalmadan eve giderdim. Sanki biri mezarından doğrulup sırtımdan yakalayacak sanırdım. Hortlaklar, mezarlıklar üzerine çok şey dinlemiştim. Dersim’de asker olduktan sonra yüzlerce ölü gördüm. Kendim de Alevi olduğum için, bu zalimlerin nasıl canla başla Alevi katlettiklerini nefretle izledim. O zaman teğmendim. (Anlattığında emekli Albaydı.) Kutu Deresi’nde taaruza kalkmıştık. Birliğim öndeydi. Bir ara çocuk bağırtısı duymuştum. Siperden sesin geldiği yöne bakınca, askerimin üç dört yaşında bir çocuğu süngülemek üzere olduğunu gördüm. Yapma, diye bağırdım. Yanına gittiğimde, yüzü toz kir içinde hıçkıran Kürt çocuğun gözyaşları adeta dere yatağı gibi aşağı yol yapmıştı. - Ulan insan çocuk öldürür mü?- Komutanım emir böyle, o bir Kürt.Seyyar Alay Komutanı vatan hainliği, emre karşı gelme ve hakaretlerden sonra, beni geri hizmete verdi.“ Bu sözleri İzmir’de Elazığ Mığılı dostum Albay Ziya anlatmıştı.1950 yılında Elazığ Devlet hastanesinde sağlık raporu alırken, sinir doktoru Mutemet Yazıcıoğlu, Dersimli olduğumu öğrenince: “Katliam sırasında Pülümür hükümet tabibiydim. Çok insan öldürdüler. Bak sen kurtulmuşsun!“ Erzurum 52.Tümende yedeksubaydım. Tümen komutanı Ali Fethi Esener nereli olduğumu öğrenince selamımı beğenmedi. Kolumu kıracak kadar büküp acıtmıştı. Bu olaydan sonra gittiğim köyde tanıdığım bir sofu. “Dersim savaşında Ali Fethi Esener’in emireriydim. Hozat bölgesinde çok insan katletti“ demişti. Dersim Tertelesini gösteren işaretlerdir. Büyük büyük paşalar haber saldılar Ankara’dan: “İki yüz bin mavzer teslim edeceksiniz.“ Bu bir bahaneydi. Sefer yapılan, ama zafer kazanılmayan Dersim’e açılan savaştı. Kemal Atatürk, Sağır İsmet, Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak; çıban başı dedikleri, tarih boyu yiğitlikler diyarını, zaptedip asimile etmek için asker gönderdi, top tüfek tayyare gönderdi. Kemal Atatürk, tabancasını beline bağladığı manevi kızı ve sevgilisi Sabiha Gökçen’i pilot olarak bizzat savaşa sürdü. Koçgiri kasabı General Alpdoğan, Vali Cemal Bardakçı ve daha pek çokları öyle plan yaptılar ki, Dersim’e Dersimli’nin eliyle girmeyi kurdular.Aşiret beylerine kışla yapmaları için müteahitlik, bazılarına teneke dolusu altın, bazılarına nahiye müdürlüğü, bazılarına çiftlik verilip devletçi yapıldı. Sadece bir kaç aşiret onurunu, şerefini korudu. Sonra kışlalar asker dolduruldu. Kürt müteahitler askere erzak taşırken, katliam başladı. Seyid Rıza: “Kürt ve Kürdistan kelimeleri yasaklanmış okullarımız kapatılmış(...)“ mücadelesinde yalnız bırakılmıştı. Devlet ezdi onurunu koruyanları. Katliamını Almanya faşizminin gölgesinde yaparken, dünya habersizdi. Bunlarla işleri bitince sıra sessizlere, bana dokunmayan bin yaşasın diyen, devlete yardım eden onursuzlara gelmişti. Erzak taşıyan müteahitler, devletin uşağı aşiret beyleri devletçi Kürtler ve masum insanlar katledildiler. Katliama biz Kürtler TERTELE DERSİM (Holocaust) deriz. Bu tarih Dersim’de miladıdır. 70.000 insan katledildiği söyleniyor. Selvi boylu, ince yürekli Kürt kadını ve kızları nefret ettikleri Türk askerinin eline düşmemek için kendilerini uçurumlardan bıraktılar. Mağaralara sığınan ihtiyar ve çocuklar gazlandı, mağara kapısına duvar ördüler, katliam fevkalade yapıldı. On binlerce Kürt batıya sürüldü, aileler parçalandı.Geride kalan halk ise beyaz katliamla köklerinden uzaklaştırıldı. Kemalizm tecrübeliydi. Dersim’e rakı, şarap, kağıt oyunları, sulukule halkacıları sokularak erkekler uyuşturuldu. Çocuklar anne kucağından koparılarak, okula çevrilen kışlalarda Türklük yeminiyle serserileştirildi. Katledilenlerin torunları ve sürgünün çocukları Kemalist yapıldılar. Kemal adı yerden mantar gibi bitmeye başladı. Kendisini inkar edip “özbeöz Tırk“ olanlar, köşeyi dönerken övündüler. Hangi baha karşısı namus ve şeref kaybettiğini görmediler. Kürtlükten kaçmak için her çukura yattı bunlar. Alevi oldular, Ehlibeyt oldular, Marx, Lenin, Mao oldular, Zaza oldular ama Kürt olmadılar. 72 milletin bayrağını astılar, ama Kürdün bayrağına düşmanlık ettiler. Hitler’in posterini evine asan Yahudi düşünün, ama bazı soysuzlar bu Paradoksa imza attılar. Kemal Paşa’nın posterlerini sözde Alevi dergahına ve evlerine astılar. Dersim Tertelesini unutmak; yeni katliamlar getirir. Katliamı unutmak; insanın soyuna en büyük ihanetidir. Unutma ey Dersimli, unutursan, barajla, siyanürle, dayattıkları zorba savaşla geride kalan Mazlum Dersim halkını tamamen bitirirler. Hatırla Dersim Tertele’sini. Hatırla uçurumlardan düşen çığlığı. Gazlanan, yakılan, makineliye vurulan on binlerin acısını. Guernica, Dachau, Treblinka, Varşova nasıl unutulmazsa, Dersim de unutulamaz. İnsan olan sorgular. İşte bu nedenle:DERSİM’İ YENİDEN İNŞA CEMİYETİ bu sene Dersim Tertelesi’nin 70. anma toplantısını 4. Mayıs Pazar günü Filmforum im Museum Ludwig, Bischofsgartenstr. 1- Köln adresinde saat 14.00 te yapacaktır.
Geen opmerkingen:
Een reactie posten