donderdag 22 mei 2008

KEMAL BURKAY


Sakıp Sabancı Aralık 1995’te Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, Devletin Kürt sorununun çözümü için attığı adımların yetersizliğini savunmuş, bu sorunun salt ekonomik yatırımlarla çözülemiyeceğini belirtmiş, “Bask modeli bize en yakın çözüm, bu örnek alınabilir,” demişti.
Bunun üzerine Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı, Sabancı’nın demecini incelemeye almış, Türkeş ise bu sözlerle Sabancı’nın “çizmeyi aştığını” ileri sürmüş, kendisini tehdit etmişti. Bu tehditin sonuç vermesi çok sürmedi.
Aradan daha iki ay geçmeden, Ocak 1996’da, koruma sisteminin mükemmelliğiyle övünülen Sabancı Center’de Özdemir Sabancı ve bir çalışanı vurularak öldürüldü. Suikast DEV-SOL’a fatura edildi.
Oysa görmesini ve yorumlamasını bilenler için her şey çok açıktı. Bu, “çizmeyi aştığı” belirtilen Sabancı’ya yönelik açık bir cezalandırma eylemi idi. “Davadan döneni vurun” anlayışına uygun bir gözü karalıkla işlenmişti.
Olayın arkasından, 21-26 Ocak 1996 tarihli haftalık Ronahi Gazetesi’nin 36 sayısında, Cemil Baran adıyla yazdığım “Barışa ve Aydınlığa Ulaşmak İçin” başlıklı yazımda şöyle demiştim:
“Sabancı olayını, son 20-30 yılın devlet güdümlü kanlı terör olayları, provokasyonlar, cunta tertipleri bütünü içinde değerlendirmeden kavramak olanaksızdır. Bu açıdan bakınca, bu olayın da Kontrgerilla ürünü olması hiç şaşırtıcı olmaz.
Bunu hangi amaç ve hesapla yapmış olabilirler? Belki kamuoyunu bir kez daha şiddetle sarsıp Amerika ve NATO ile ilişkiler bakımından bir risk oluşturan RP ağırlıklı bir koalisyon hükümetine kapıyı kapamak, ANAYOL için zorlayıcı olmak.. Belki, zayıf da olsa, muhtemel bir demokratik açılımın -Kürt sorununda yumuşamanın, karşılıklı ateşkesin, bir genel affın- yolunu kapamak. "Terör cezaevlerinden yönetiliyor" yaygarasına bakarsanız, bu sonuncusunu yabana atmamak gerekir. Sabancılar'a yönelik eylemin tam da Ümraniye'deki kıyımı izlemesi, hele hele hedef diye yumuşama ve bir ölçüde iç barış yanlısı Sabancıların seçilmesi bir rastlantı olmasa gerek. Bu işte hem gözdağı, hem kışkırtma var. Özetle, bir taşla birkaç kuş vurma taktikleri uygulanıyor. Bu işin arkasında ise, kirli savaş yanlısı, en şoven, ırkçı ve militarist güçlerin bulunması doğaldır. Bu, 12 Eylül öncesi ve sonrası, Evren ekibinin devlet içinde örgütlediği, MİT ve kontrgerilla ile, JİTEM'le iç içe geçmiş faşist kesimdir. Bir bölümü hala ordu, polis ve bürokrasinin köşe başlarını tutmakta, bir bölümü ise çeşitli burjuva partileri tarafından parlamentoya taşınmıştır.
Sabancı olayında tetikçi olarak kullanıldıkları ileri sürülenlerin kimliği ve örgütsel bağlantıları hiç önemli değil. İtalya'nın kontrgerillası olan Gladyo örgütünün de, hem sağ hem de sol örgütlere sızdığı ve kamuoyunu terörle sarsıp yönlendirmek için bu türden onlarca kanlı eylemi düzenlediği, eski başbakanlardan Aldo Moro'yu bile kaçırıp öldürttüğü unutulmamalı..
Bütün bu zülmün, işkencenin, kanlı tertiplerin son bulması için ülkenin barışa, demokrasiye, aydınlığa ihtiyacı var.” (Bakınız, Aç Adam ve Kaval adlı kitabım, s. 229, Roja Nu Yayınları, 2003).
Bu olayın üzerinden 12 yılı aşkın bir zaman geçti. Katillerden Mustafa duyar, önce yurt dışına kaçtı, sonra nedense –ki bizce bu da senaryonun bir parçası idi- dönüp dolaşıp Türkiye’nin Şam Elçiliğine teslim oldu. Cezaevinde önce itirafları nedeniyle serbest bırakılmayı bekledi. Bu iş gecikince, “konuşacağını” söyledi. Ama bu “cesur” söz veya hizmetinde olduğu derin güçlere yönelik tehdit ise hayatına mal oldu, cezaevinde hızla infaz edildi...
Tam da şu günlerde, Sabancı suikastiyle ilgili bir MİT belgesi konuşulmakta. Taraf Gazetesi’nce gündeme getirilen bu belgeye göre Sabancı suikasti Türk derin devleti, Türk Kontrgerillası tarafından ve MİT’in bilgisi ve desteğiyle düzenlendi. Bu işte başrolü, Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı ile Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ve yine adı Susurluk soruşturmasında geçmiş olan Piyade Yüzbaşı Hüseyin Pepekal oynadılar. Buna göre Yüzbaşı Pepekal, Sabancı cinayeti işlendiği anda Sabancı Center’in 25. katında bulunuyordu. Cinayette maşa olarak olarak kullanılan Mustafa Duyar, Fehriye Erdal ve İsmail Akkol ise Türk istihbarat örgütleri tarafından ortaklaşa kullanılmış.
MİT mühürlü ve imzalı bu belge, son Ergenekon operasyonları sırasında Doğu Perinçek’in arşivinde bulunmuş ve şimdi polis dosyasında imiş.
Peki bunu bilmek için 12-13 yıl beklemek şart mıydı? Her durumda “rüşvetin belgesi”ni mi görmek gerekiyor?.. Olayların nasıl geliştiği daha o günden belli değil miydi? Bizim görebildiğimizi Türk basınının şu cingöz köşe yazarları, şu bitirim Türk politikacıları göremezler miydi?..
Bizden çok daha iyi görüp bildiklerine, hatta, sorumlu mevkide olanların doğrudan bilgi sahibi olduklarına kuşku olmasın. Ama bunlar “devlet sırrı” ve devlet oyunu idi ve şimdi çokları için hâlâ öyledir. Ve bunları açığa vurmak yalnız bilgi değil, cesaret de ister. Abdi İpekçi’nin, Uğur Mumcu’nun başına gelenler malum...
O kadar ki, her şeyi çok iyi bildiğine kuşku olmayan Sakıp Sabancı bile, katillerin gücü ve pervasızlığı karşısında sustu, bu acıyı içine gömdü.
Şu anda bile MİT, ortaya çıkan belgeye ve nice kanıta rağmen, hâlâ işin içyüzünü gizlemeye çalışıyor. Bu belgeyi yalanlıyor!
Oysa biz, kimin yalan, kimin doğru söylediğini çok iyi biliriz. Sağır sultan da bilir!
MİT elbet yalanlayacak, işi bu. Ama baylar, mızrak artık çuvala sığmıyor. Bu olay, kire, suça, yalana batmış bu ülkede, binlerce benzer olaydan yalnızca biri, denizde damla...
Ve bu olay şu gerçeği bir kez daha gözler önüne seriyor: Böylesine kirli, hukuksuz, suça batmış bir ülkede Sabancı bile, Koç bile olsan, hatta yüzde 47 oy alan bir partinin başkanı, başbakan, ya da devlet başkanı bile olsan güvenlik içinde değilsin.
Menderes’in asılması, Özal’ın kurşunlanması ve belki hatta, zehirlenmesi gibi...
Temiz topluma, hukuka, barışa, adalete; kısacası demokrasiye herkesin ihtiyacı var. Günü gelir, söz konusu katillerin ve onları yönetip koruyanların bile...

1 opmerking:

Anoniem zei

What i do nοt realize is in truth how you aгe nо longeг actually a lοt
more ωell-prefеrrеd than yοu mаy be now.
You're so intelligent. You realize thus considerably in the case of this matter, produced me for my part consider it from so many numerous angles. Its like women and men aren't іnterested unless it is one thing to acсomplish ωith Gігl gagа!
Υour indіviduаl ѕtuffѕ nісe.
Αll the time hanԁle іt
up!

My wеblog: SEOPressor V5 review