donderdag 4 september 2008

Kürtler tükeniyor!

Kürtler tükeniyor!

Yaşar Kaya


Öyle şey olur mu kendi toprağında nüfusu kırk milyonu aşkın, üstelik doğum oranı çok yüksek olan bir halk nasıl tükenir? Bu konuda çok sağlıklı bilgi ve bilgilere ulaşmak kolay değil. Nüfus sayımlarında bile Kürtlüğü yok sayılmış Kürtlerle ilgili araştırma yapan yazar ve araştırmacılar TAKRİBEN şu kadardır ve devam ederler. Demek ki Çeçenistan Luksemburg, Osetya, Belarus v.s. devlet oluyor da Ortadoğu’da medeniyetler yaşamış Kürt için olmuyor. Mesele zora dayalı paylaşım meselesidir. Kerkük petrolü Kürdün olmasında isterse dünya savaşı çıksın.
Şu son Kürt özgürlük savaşında ölenlere bakın; haftada sekiz on, bütün dünyamız cenaze, taziye; biri bitmeden öteki başlıyor. Kürtlerin içinden buna olur diyecek bir güç yok;
İster istemez insan düşünüyor ne zamana ve ne nereye kadar? Bunlar şehitler; ölenler, kaybolanlar, ceza evleri ağzına kadar dolu, göç büyük şehirlere doğru, sonra uyuşturucu, fuhuş tiner ve rezaletin daniskası... Kürt tükenmiyor da ne oluyor? Arab’ına Türk’üne, Farıs’ına asimle olan da cabadan... Evet hedef Kürtleri tüketmektir.. Kürt yurdunu Kürtten arınmış tarla olarak kullanmaktadır. Yüzyılımızın yüz karası bir yok etmedir bu. Ya batıya göç edenler, insan sayılmak için ‘’ben Türküm’’diyenler, ülkesinin nimetleri elinden alınmış üç beş kuruşluk ekmek parasına boyun eğenler, mevsimlik işçiler, dayak yiyenler ve linç edilenler. Evet, Kürtler tüketiliyor, önüne geçilmeli, hiç de mümkün olmayan bir tükeniş
Sevgili Kürdistanlılar, Japonya’dan Amerika’ya, Sibirya’dan Güney Afrika’ya kadar dünyaya yayılanlar elbette ki siz Kürdistanlısınız burada doğup orada büyüdünüz. !
Durum naziktir, yirmi birinci yüz yılın ilk on yılı gitti. Elbette ki avuçtaki kazanımlar nedir, gelinen yere bakalım; Savaş devam ediyor, bilanço her iki taraf içinde çok kabarık Cenazeler Afrika’daki tamtamları aratmayacak kadar faşizme zemin hazırlıyor, sloganlar ortada iyi ki henüz iki halkın boğazlaşması yok, ama oraya doğru gidenler var.
Kerkük, Xaneqin, Şengal işgal edilsin, Kürt Federe devleti yok olsun, Sayın Celal Talabani ve Sayın Mesud Barzani yok olsunlar, Peşmerge ordusu, Zerevan Ordusu dağılsın, Güneydeki kazanımlar yok olsun... Ne ABD, ne Georg W. Bush, ne Dick Ceny Talabani ve Barzani’yi kabul etmesin, görüşmesin... Güneyin yarattığı uluslar arası Diploması yok, olsun Kürt Lobileri dağılsın, kısacası Kürtlük yok olsun diye eteği zil çalanlar var.
Onlara sorum şudur; böyle olursa elinize ne geçecek, Kölelikten mi kurtulacaksınız, bunun yerine ne koyacaksınız? Böyle olmayacağını siz de biliyorsunuz. Elbette Liderlik yarışı olacak, Elbette Kürdistan’da bu yarış var, ama ulusal kazanımlar kişilere feda edilemez. Savaşan halktır, şehit olan odur. Kazanan o olacaktır. Kürdistan’daki particiliğin bu halka neye mal olduğu herkesçe bilinmektedir.
Kafkaslarda bilek güreşi devam edecektir. Mesela enerji sorun, Azerbaycan Sorun, Ermenistan sorun, Doğu Avrupa’da yeni ‘’Füze kalkanı’’ sorun, insan sorun. Irak’ta Şiilik-Sunilik sorun, Suriye’den Lübnan, İsrail ve Filistin’i içine alan Doğu Akdeniz sıcak savaş içinde ve üstelikte Kürdistan ve Kürtler bu sorunlar yumağının tam göbeğindeler. Irak federal bir devlettir. Anayasası var, hukuku var, Güney Kürdistan federe bir devlettir. Hala bazı Kürtler Güneydeki oluşum diyorlar. Talabani ve Barzani'yi küçümsüyorlar. Yerine getirip, bir şey koyun, amenna diyelim. İşimiz mektupçuluğa kalmış, mektupla ak kağıt üstünde birlik isteyenlere tarih hem geçmişte hem de şimdi gerekli dersi vermiştir.
Senin temsilcin olduğunu söyleyerek Meclise gidenler, bir Parlamento arenasında savaşıyorlar. Sebahat Tuncer bir önerge vererek bu ülkenin homoseksüellerin durumu ne olacaktır diyor. Hasip Kaplan ise Türkiye neden Pekin Olimpiyatlarında başarısız oldu, onu soruyor.
Bunlar Türkiye Partisi olacağız diyorlardı. Bunların Ordu, Samsun, Sinop, Nevşehir, Afyon’da bir ocak yeri bulacakları bile yok. Bize Kürtçü demesinler; gele gele Demokratik Konfederalizm durağında trenden indik, nedir bu demokratik Konfederalizm bilen bir Allah’ın kulu yok.
Türk soluna neyin diyet borcunu ödüyorsunuz ?Musa Anter geçen gün Rüya’ma girdi;
“Yaşar” diyordu, “Kimdir bu Filiz Koçali? Tek kişilik sosyalist Parti Başkanıymış, bu kadının kocası mı ödüyor partinin merkez kirasını, geliri var mı?”
Kekeme oldum, dilim tutuldu, bir tek şey söyleyebildim
“ Şeyh Said’in idam edildiği Diyarbekir’i bağışladıkları gün Diyarbekir surları yeniden yas tuttu. Gelecek seçimlerde Vedat Aydın’ın katledildiği maden kazasına, bu kadını Belediye Başkan’ı yaparlar,” dedim. Sedyedeki kanlı saçlarını bir yana topladı ve dedi ki:
‘’Azap duyuyorum toprakta, azap!’’
Asasını yere vurarak gitti.
Utandım...
Yaşar Kayayasar.kaya@hotmail.de

Geen opmerkingen: