kurdt birlesik hareketinden Sert Uyarı
Hiçbir sorunun muhatapsız olarak çözülemeyeceği herkesin bildiği bir gerçekliktir. Buna rağmen Türk devletinin ısrarla Kürt halkının özgürlük iradesini yadsıyan yaklaşımları, sürmektedir. İçişleri Bakanlığının yürüttüğü görüşmelerin ise, Kürt halkının özgürlük iradesini muhatap alma yerine, kendi çözüm anlayışlarına yandaş bulma çabalarından başka bir şey değildir.
Koma Civaken Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Başkanlığı, ‘demokratik açılım’ adı altındaki projenin ‘özünde çok tehlikeli’ olduğunu belirterek amacın Kürt özürlük hareketini tasfiye amaçlı olduğunu belirtti. Cemil Bayık’a yönelik iddiaları da ‘çirkin iftira’ olarak değerlendiren KCK, İçişleri Bakanlığı’nın görüşmeleri için de ‘yandaş bulma çabaları’ dedi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı açıklamada, ‘demokratik açılım’ adı altında yapılan tartışmaları değerlendirdi. Amacın Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesi olduğunu kaydeden KCK, hiçbir sorunun muhatapsız çözülemeyeceğinin altını çizdi. KCK açıklamasında, cezaevlerinde hasta tutuklular, Diyarbakır Cezaevi’ne ilişkin yaşanan gelişme ve Günlük gazetesinin kapatılmasını da değerlendirerek sert eleştirilerde bulundu.
AMAÇ TASFİYE
KCK, “Hareketimizin geliştirdiği eylemsizlik kararı ve yaptığı çağrılar ile gündeme giren Kürt sorununda demokratik çözüm tartışmaları Önderliğimizin sunacağı yol haritasıyla somut bir çözüm perspektifine ulaşma olanağını sağlayacaktır. Buna karşı Türk devletinin başta Kürt açılımı dediği, daha sonra demokratik açılım diye adı değiştirilen girişimleriyle konu tümüyle Türkiye’nin gündemine oturmuştur. Bu sürecin geliştirilmesinde özellikle son iki haftadan bu yana Türk devlet yetkililerinin beyanat ve tavırları niyetlerini daha fazla açığa vurmuştur. Sorunun çözümü için neyi yapacaklarını değil, neyi yapmayacaklarını izah etmeye çalışan Türk devleti, özünde Kürt özgürlük hareketini zayıflatma, atılacak bazı sıradan adımların eşliğinde Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmeyi hedeflediği anlaşılmıştır” dedi.
PROJE ÖZÜNDE ÇOK TEHLİKELİ
Projenin özünde ‘çok tehlikeli’ olduğuna dikkat çeken KCK şunları ifade etti: “Bu çerçevede gündemleştirilen demokratik açılım adı altındaki proje özünde çok tehlikeli, eskisini çok çok aşan düzeyde bir çatışma sürecini yaşatabileceği konusunda ilgili tüm çevreleri büyük bir ciddiyetle uyarma ihtiyacı doğmuştur. Hükümet yetkililerinin Kürt açılımını, terörü bitirme adı altında Kürt özgürlük hareketini bitirme niyetini açığa vurmasıyla beraber avukatları İmralı’ya gidişini açıkça engellemesi, gerçek bir çözüm ve Kürt halkıyla barışı düşünmediklerini, bunun yerine Kürt halkını iradesizleştirmek istediklerini ortaya koymuştur. Önderliğimizin yol haritasına ilişkin yapacağı açıklamayı engellemek, Önderliğimizi sürecin dışında tutma ve hareketimizin, Önderliğimizin başlattığı süreci sabote etmek anlamına gelmektedir.”
HİÇBİR SORUN MUHATAPSIZ ÇÖZÜLMEZ
KCK, hiçbir sorunun muhatapsız çözülmeyeceğini şu sözlerle ifade etti: “Hiçbir sorunun muhatapsız olarak çözülemeyeceği herkesin bildiği bir gerçekliktir. Buna rağmen Türk devletinin ısrarla Kürt halkının özgürlük iradesini yadsıyan yaklaşımları, sürmektedir. İçişleri Bakanlığının yürüttüğü görüşmelerin ise, Kürt halkının özgürlük iradesini muhatap alma yerine, kendi çözüm anlayışlarına yandaş bulma çabalarından başka bir şey değildir.”
CEMİL BAYIK İDDİASI ÇİRKİN İFTİRA
Cemil Bayık’a yönelik iddialara da sert tepki gösteren KCK, şunları kaydetti: “Diğer yandan Türk özel savaşının hareketimize karşı yürüttüğü saldırı ve karalama faaliyetleri durmamıştır. Hatta giderek tırmandırıldığı, ucube iddialarla gündemin bulandırıldığı görülmektedir. Hareketimizin yönetimine yönelik çirkin iftiraların geliştirilmesi bunu açıkça göstermektedir. Hareketimizin yönetimine karşı saldırıların son örneği Cemil Bayık arkadaşın Kürdistan’da büyük katliamlar gerçekleştiren, Kürt halkının katili durumundaki Levent Ersöz ile görüştüğü iddiası tam bir kara çalma, çamur at tutmazsa izi kalır tutumunu ifade etmektedir. Gizli tanık adı altında özel olarak tertiplendiği anlaşılan tümüyle yalana dayalı bu iftira ve saldırı ile hareketimiz ve hareketimizin yönetimi hakkında kuşkular yaratılmak, hareketimizin etkisini zayıflatmak istemektedirler. Bununla birlikte Ergenekon savcısının bu tür gerçek dışı beyanatlarla Ergenekon’un Kürdistan’da işlediği katliamların üstünü örtmeye çabaladığı açıkça ortadadır. Ergenekon savcısı doğrularla yanlışları iç içe dizerek samimiyeti konusunda ciddi kuşkular yaratırken Kürdistan’da uygulanan katliam politikasında devleti temize çıkarma telaşı olarak öne çıkmaktadır.”
KÜRT TUTSAKLARA ÇİFTE STANDART
KCK açıklamasında cezaevlerindeki hasta tutsakların durumuna da değindi. KCK bu konuda şunları söyledi: “Köktenci bir değişimi taşımayan AKP hükümeti işi lafla götürerek kamuoyunu oyalama ve yanıltma durumundadır. Eğer durum böyle olmasaydı, bugün yüzlerce tutuklu Kürdistan özgürlük savaşçısı zindanlarda açık açık ölüme terk edilmezdi. En ağır suçlarla yargılanan Ergenekon sanıkları sağlık gerekçesiyle hastane hastane dolaştırılıp serbest bırakılırken, ölümcül hastalıklarla pençeleşen sol ve Kürdistanlı tutuklulara karşı çifte standartçı bir yaklaşım gösterilmekte ve tedavilerine dahi imkan sunulmamaktadır.”
DİYARBAKIR ZİNDANI PROJESİ DELİLLERİ ORTADAN KALDIRMA AMAÇLI
Diyarbakır Cezaevi’nin şehir dışına çıkarılması projesini de eleştiren KCK, “Zindanlarda tutuklu insanlarımıza bugün de ağır uygulamalar sürerken, on binlerce tutsağın ağır işkencelerden geçirildiği, onlarcasının vahşi işkenceler sonucu katledildiği, yüzlercesinin sakat bırakıldığı Diyarbakır zindanının okula dönüştürülme projesi de, bir dönemi gerçeklerle yüzleşerek kapatma değil, bir dönemin delillerini ortadan kaldırma ve gerçekleri örtbas etme gayretidir” diye belirtti.
GÜNLÜK’E KAPATMAYA TEPKİ
KCK açıklamasında Günlük gazetesine verilen kapatma cezasına da işaret ederek bunun herkesi susturma kendini konuşturma çabası olduğunu vurguladı. KCK “Türk devletinin demokratik açılım adını verdiği projesindeki samimiyetsizliğini açığa vuran en son örnek ise Günlük gazetesine yönelik olarak verilen kapatma kararıdır. Açık ki, bu kararla sürecin özgürce tartışılmasını ve yurtseverlerin, demokrasi güçlerinin çözüm yönündeki sesini yükseltmeye ve engellemeye yönelik bir çabadır. Herkesi susturarak kendini konuşturma çabasıdır” ifadelerini kullandı.
Geen opmerkingen:
Een reactie posten