“BÖLÜCÜLÜK” VE “YANDAŞLIK”
Mustafa Elveren-Em. Öğrt.
“TARİHTE PROVAKASYONLAR VE ALEVİ BEKÇİLER” başlıklı yazımdan dolayı bana gelen mesajlarda, kısaca şu eleştiriler yapılmaktadır: “Alevilerin yüzde seksen beşinin Atatürkçü olduklarını, Türk Aleviler ve Kürt Aleviler demek suretiyle Kürtçülük ve bölücülük yaptığımı, helikopterle Kürdistan dağlarını kontrol eden ‘bölücü başı'na yandaş çıktığımı…” ve benzer iddialarda bulunmaktadırlar. Yöneltilen iddialara karşı cevap niteliğindeki bu makaleyi yazmak durumunda kaldım.
Türklerin, Kürtlerin ve diğer halkların hak ve özgürlük istemlerini savunmak, hiçbir zaman Türkçülük, Kürtçülük ya da başka bir milletin ırkçılığını yapmak anlamına gelmez. Aynı şekilde, Müslümanların, Alevilerin ve diğer dinlerin mensuplarının hak ve özgürlüklerini savunmak da İslamcılık, Alevicilik veya başka bir tür dincilik olarak nitelenemez.
Kaldı ki, Alevilik bir inanç biçimidir, ırk değildir. O nedenle, Türk Alevi olduğu gibi Kürt, Azeri, Arap, Ermeni ve benzeri bir çok ırktan Aleviler vardır. Bu benim tespitim değildir. Bu bilimsel bir veridir. Durum böyle iken, Alevileri bir ırk gibi görmek isteyenlerin iyi niyetli olmadıklarını düşünüyorum. “Bu ülkede yaşayanların yüzde doksan dokuzu müslümandır” demogojisini yapanlar, aynı şekilde, “Alevilerin de yüzde seksen beşinin Atatürkçü olduğu” yalanını bize yutturmaya çalışmaktadırlar. Bu tür yalanlara aklı başındaki hiçbir Alevi inanmaz. Bunun altında başka hesapların yattığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Ben söylemekten ve yazmaktan usandım, fakat bunlar anlamamaktan usanmadılar.
Bu ülkede, N.Erbakan'dan, A.Türkeş'e , K.Kerinçsiz’den İ.Türüt’e, İ.Doğan’dan bazı Alevi Dernekleri yöneticilerine, Kenan Evren’den Doğu Perinçek’e ve daha sayamadığım birçok “vatansever”den tanınmış “Asil Kan”lı kişilere kadar hep Kemalist olduklarını söylediler. Yine bu ülkede, bayrak-kuran-Âtatürk üzerine yeminler yaparak, "Vatan Kurtaran" çeteler de Kemalist olduklarını söylüyorlar. Bunlara karşılık, Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Denizler, Çayanlar, İbolar, Mazlumlar ve sayamadığım binlerce devrimciler-demokratlar-sosyalistler ise, bu sistem tarafından hep vatan haini olarak ilan edildiler.
Birileri Muhammet'in kuyruğuna, buna karşılık birileri de M.Kemal'in kuyruğuna yapışmışlardır. Hiç kimsenin aklına evrensel demokrasi gelmiyor mu? Atatürk de, Muhammet de artık kendi çağında kaldılar.
Kürt sorunu bu ülkenin en önemli sorunlarından biridir. Bunu Alevilerin sorunu takip etmektedir. Atatürkçü olduğunu söyleyen partilerin ve generallerin bu güne kadar alevilerle ilgili hiç bir açılım yaptığını gördünüz ya da duydunuz mu? Alevileri hep kandırdılar. Yetmedi, Sivas'ta, Maraş'ta, Gazi'de cayır cayır yaktılar. Herhalde bunları “bölücüler” yakmadı. Maşa olarak kullanılan bir kaç sakallı yobazın tek başına yapabileceği bir iş olmadığını hepimiz bilmekteyiz. Artık bu olayları kimin ve niçin yaptıklarını bilmekteyiz. Bu sistem “Devletin bekası” için kimi zaman kardeşini, oğlunu ve bazen de kendi sigortalı bekçilerini katledebiliyor.
Bu gün ABD'nin has temsilcisi olduğu söylenen Ak Parti, büyük bir çoğunlukla Türkiye’de iktidarda bulunması da Kemalist geçinen o yasakçı zihniyetin eseridir. Bu zihniyet başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere, solcuları, komünistleri, hatta gerçek Müslümanları bile hep tehlikeli gördü ve en küçük bir özgürlük istemini kanla bastırdı.
Daha bir kaç gün önce Zülfü Livaneli bile Atatürk'ün solcu olmadığını yazdı. Aslında Atatürk’ün sağcı ya da solcu olması pek o kadar da önemli değildir. Günümüzde her şeyin altında ya da üstünde Atatürk’ü aramanın artık hiçbir anlamı yoktur. Siz Kemalist olabilirsiniz. Ancak, herkes sizin gibi Kemalist olmak zorunda değildir.
Diğer taraftan, hücre cezasına çaptırılmış siyasi bir tutsağın "helikopterle dağları gezdiği"ni uyduranların psikolojik bir propaganda yaptıkları bilinmektedir. İşin garip tarafı ise, bu uyduruk propagandayı Devlet’in istihbarat kurumlarından daha fazla bazı Kürt siyasetçilerinin yapmasıdır.
Türkiye’de ve Dünya’da başta Kürt sorunu olmak üzere, siyasi, sosyal ve ekonomik konularında yapılan analizlerin kimin tarafından yapıldığı değil, benim açımdan tespitin doğru yapılmasıdır. Şimdi, “Görüşme Notları”ndaki bazı tespitlere katıldığım için mi yandaş olmuşum?
Defalarca yazdım, bir kez daha açıklamakta yarar vardır. Emek, barış, özgürlük ve demokrasi taraftarı olan herkesin ve kesimin yandaşıyım. Durum bundan ibarettir. Bunun dışında yapılan tüm saldırıları, söylenen yalanları ve atılan iftiraları üzüntüyle izlemekteyim.
İnsaf! Artık yeter! “Edi Bese!”
25.09.2008
Mustafa Elveren
Geen opmerkingen:
Een reactie posten