donderdag 30 oktober 2008

YEZDAN ŞÊR AYAKLANMASI (Botan, 1854-1856)

1847 yılındaki Botan ayaklanmasının Osmanlı tarafından bastırılmasında olumsuz rol oynayan Bedirxan Bey'in yeğeni Yezdanşêr, 19.yüzyılın en büyük Kürt ayaklanmalarından birinin başında yer almıştı. Yezdanşêr bir yandan, belirli topraklar üzerinde kişisel iktidarının çıkarlarını ön planda tutan gerçek bir feodaldi. Politik tutarsızlığı bundan kaynaklanmaktaydı, öbür yandan O, öz toprağının kurtuluşu için çalışan içtenlikli bir Kürdistan yurtseveri, kısa bir süre zarfında bir beyliğin çerçevesini aşıp Kürdistan'ın büyük bir bölümünü kapsayan ve Kürt tarihinde feodal hareketlerin gerçekten ulusal bir harekete dönüştüğü geçiş döneminin habercisi sayılan genel bir halk ayaklanmasının önderiydi.


Yezdanşêr, Bedirxan Bey'in kıyamında yaptığı ihanet karşısında Bedirhan Bey'in yerine Cizre beyi olarak atanmıştı. Ancak Osmanlıların Cizre beyliğini yeniden canlandırmaya niyetleri yoktu, olaylar bastırılıp tehlike atlatılınca, Yezdanşêr'e de gerek kalmadı. Onu uzaklaştırıp yerine bir Osmanlı paşası atadılar ve bölgedeki Kürt beyliklerinin tümünü ortadan kaldırmak için yeni düzenlemelere giriştiler. Umduğunu bulamayan Yezdanşêr, Osmanlıya karşı iç cephe açmak için, onun Kırım Savaşı'nın elverişsiz konumundan yararlanmak istedi.

Beylikler ortadan kaldırılıp yerlerine Osmanlı paşalarının atanması, çeşitli yerlere yeni askeri beylikler yerleştirilmesi, ağırlaşan vergiler zorunlu askeri yönetimin baskı ve kötülükleri kitleler arasında hoşnutsuzluğun yükselmesine yeni bir ayaklanma için ortamın olgunlaşmasına neden olmuştu. 1854'te Yezdanşêr 2000 kişilik bir güçle Bitlis'i ele geçirdi ve yönetimine el koydu, kısa sürede Musul'u ele geçirip çok miktarda top, tüfek ve cephane ele geçirdi.

Ayaklanma, hızla genişledi ve Bedirhan Bey ayaklanmasında bile görülemeyen kitlesel bir nitelik kazandı. Ayaklanma alanı içinde yaşayan farklı ulusal azınlıklar; Süryaniler, Ermeniler, Rumlar da ayaklanmaya katıldılar. Aralık ayında 2000 kişiyle başlayan ayaklanma, Ocakta 30.000 Şubatta 60.000'e daha sonra ise 100.000'e ulaştı. Bu dönemde insanlar bir kurtarıcı arayışı içindeydiler ve bu rolü bu kez Yezdanşêr oynadı.
Ayaklanma 1855 yılının kışı sonunda doruk noktasındaydı. Ayaklananlar Güneyden Bağdat ve Halep yönünden saldırıya geçmeye çalışan az sayıdaki ve dağılmış hükümet birliklerini kolayca aşıyorlardı.Van ve Erzurum'u ele geçirmek amacıyla kuzeye ilerlemeye hazırlanıyorlardı. Yezdanşêr, Rus ordusuyla temasa geçmek istedi ama başarılı olamadı. Bu arada Osmanlı ordusu ayaklanmayı püskürtmeye çalışıyordu. Büyük sömürgeci devletler güçten düşmüş Osmanlı topraklarını aralarında paylaşamıyorlardı ve Kürt halkının kendi bağımsızlığını kazanıp bir devlet kurmalarını istemiyorlardı. Bu anlamda söz konusu Kürt halkının bağımsızlığı olduğunda yüzyılların düşman devletleri dahi aynı masada oturup kendi aralarında birleşebiliyorlardı. İngilizler ayaklanmanın için Osmanlılara, silah yardımı ve birliklerin yönetilmesi dahil her türlü desteği verdiler.

İngilizlerin Musul konsolosu, Kürt aşiretlerin arasında ikilik sokmak ve Yezdanşêr'in Osmanlıyla uzlaşmaya ikna için yoğun çaba gösterdi. Yezdanşêr, politik tutarsızlığı ve verilen vaatlere hemen kanmasından kaynaklı, Osmanlıyla görüşmeyi kabul etti.Musul'daki İngiliz konsolosunun kişisel sözde güvencesiyle, sözde görüşme vaatleriyle, tuzağa düşürülerek İstanbul'a gönderildi ve orada tutuklandı. Lidersiz kalan ayaklanma kısa sürede dağıldı.

Bu ayaklanmayı daha öncekilerden farklı kılan şey Kuzey ve Batı Kürdistan'ın geniş topraklarını kucaklamış olmasıdır. Türk iktidarlarına karşı Kürt halkının kurtuluş mücadelesi, Kürt aşiretlerinin feodal dağınıklığından dolayı, sürekli olarak başarısız kalmıştır. Türk iktidarları sömürgeci politika uygulayan Avrupa devletleri tarafından da destek buluyordu. Yezdanşêr önderliğindeki hareket, açık bir politik programın olmayışı, askerlerin kötü askeri politik eğitim{sizliğ}i ve düzenli düşman kuvvetleri ile savaşta dayanıksız olmaları yenilgiye sebep olmuştur. Sonuç olarak diyebiliriz ki, Kürtler, uğradıkları geçici yenilgilere karşın her zaman kıyam geleneklerini korumuşlardı.

--------------------------------------------------------------------------------

Geen opmerkingen: