Bu iki parti etrafında çok konuşacağız, yazacağız. Yeni yılda yapılması kararlaştırılan mahalli seçimler vesilesiyle biz Kürdler açısından bu iki partinin değerlendirilmesi, yerelde iktidarın kime teslim edileceği hususunda fikir beyan edilmesi de tabiidir.
Kürd seçmenin iki parti arasında yarı yarıya bölündüğü; İslamcı, liberal, orta sınıfa dâhil ve geleneksel yapıya yakın olan Kürdlerin AKP'ye yakın durdukları gözlenmektedir.
Çocukları PKK saflarında ölen, fakir, dışlanmış, otuz yıllık savaşta işkence, sürgün, cezaevi ile tanışanların ise DTP'de karar kıldıkları bilinmektedir. Başka türlü olması da mümkün değildir. DTP bir anlamda iktisadi manada tutunamayanların da partisidir. İçlerindeki bazı yöneticilerin iktisadi açıdan tutunabilmesi bu kaideyi değiştirmez.
Elimizde bu veriler varken bir yerel seçim yaşayacağız. DTP'nin mevcudu muhafazası bile başarı sayılacaktır. Çünkü ABD, Federe Kürdistan Yönetimi ve AKP Hükümeti onların tasfiyesi üzerinde anlaşmış gibi.
Bu "şer İttifakı" PKK ile DTP arasındaki gri bölgeyi yok ettiği gibi, dayanışma ihtiyacını da azami düzeyde gerekli kılmaktadır. AKP en kötü hesaba göre Kürd illerinin yarısını alacaktır. Kavga Kürd illerinin diğer yarısı üzerinde sürmektedir.
DTP kaybederse derinden sarsılacak, iç kavgaya tutuşacak ve sathi bir nazarla bakıldığında Kürdlüğün gerilediği şayiası tüm Türkiye sathında dillendirilecektir. Bundan azami istifadeyi Türk devletinin inkâr siyaseti sağlayacaktır. AKP'ye katkısı ise geçici olacaktır.
Bu seçim PKK ile DTP açısından bir dönüm noktasıdır. Geçen seçimde kaybedilen Van ve Bingöl gibi illerin geri alınmaması ve elde yeni şehirlerin kaybedilmesi durumunda iç kavganın kızışacağı ve çatlamalar meydana geleceği aşikârdır.
Bu açıdan AKP hükümetinin DTP'ye yüklenmesi, bu partiyi iterek PKK'ya daha da yaklaştırması, Kürdistan'a fatih veya fetih edasıyla yönelmesi tehlikeli, yanlış ve hem Türkiye'nin hem de Kürdlerin maslahatına aykırıdır.
DTP'nin tüm Kürdleri temsil etmediğini, üzerinde PKK gölgesinin olduğunu, Kürd Kemalistler suçlamasını zaman zaman biz de yapıyoruz. Bunu yaparken; bu kardeşlerimizi Türk solunun yanlış yönlendirmesinden kurtarmak, Kemalist zihniyet ile onların arasını açmak, PKK ve DTP dışında kalıp AKP ve benzeri hareketlerle dirsek temasında olan Kürdlerle ittifaklarını ve bunun üzerinden Kürdlerin ittifakını hedeflemekteyiz.
Aksi halde Kürdlerin DTP'den kaçıp AKP'nin kucağına düşmesini arzulamayız. En doğrusu DTP'nin gücünü muhafaza etmesi, daha iyiye doğru dönüşmesidir. DTP dışındaki Kürdler de kendi partilerini daha güçlendirmeli, partileri yoksa yenilerini kurarak Kürdler arasında demokrasinin, çok sesli ve çok renkli bir toplumun inşası için çaba sarf etmelidirler.
Türkiye'nin dönüşmesi, AKP gibi AB yanlısı partilerin güçlenmesi, Fethullah Hoca Fikriyatının tabana yayılması bizce de olumludur ama bu Türkiye'nin doğrusu olsa da Kürdlerin doğrusu farklıdır. Türkiye'ye demokrasi istememiz doğru ama Kürdlerin özgürlüğünü unutmamız hatadır. Hele biz Kürdlerin kendi doğrumuzu yakalamak için çalışmaması büyük bir hatadır.
AKP ve Fethullah Hoca Türkiye ve Kürdler dışında kalan kesimler için bir şanstırlar. Biz Kürdlerin meselesi ise başkadır. Kürd meselesi dedikleri iktisadi, sosyal veya başka bir mesele değil, siyasi bir meseledir. Siyasetten kastımız da kendi aidiyetimizle siyaset yapmamız için mevcut engellerin kaldırılması, kültürümüz üzerindeki baskı diyeceğim ama inkârın son bulması ve kendi geleceğimizi tayin hususunda fikrimizin sorulmasında düğümlenmektedir.
Bu çerçevede AKP'nin derdimize şifa olmayacağı anlaşılmalıdır. Kendilerini İslamcı olarak tanımlayanların gündeminde Kürdlerin özgürlük talebine ilişkin net bir şey yoktur. Bu meseleyi yanlış bir İslamî anlayış ile tali bir konu olarak görmektedirler.
Anlamadıkları şey ise şudur; (İslam dünya dinidir. Evrensel olan bu dinin bağlıları çoktur. Elbette Kürdlerin ekseriyeti de Müslümanlığa içtenlikle bağlıdır ve şüphesiz Kürdistan İslam coğrafyasının bir parçasıdır.) Türkiye veya başka bir coğrafyaya İslamî bir yönetimin gelmesi Kürd meselesini çözmez, belki çözümünü kolaylaştırır belki de zorlaştırır.
İslam'da inkâr olmadığı doğru olmakla beraber, fiiliyatta bunun farklı tezahür ettiği görülmektedir. Nitekim Kürdistan'ın kadim toprakları Müslüman devletlerin siyasi sınırları içerisinde ve Kürdler de Müslüman kardeşleri tarafından türlü eziyetlere ve katliamlara maruz bırakılmışlardır.
İslam'ın bir hak kaybı vasıtası yapılması, İslamcıların da AKP örneğinde olduğu gibi Kürdlerin hasımları olan rejimlerle entegre edilmeleri için vasıta yapılması hem İslam'a hem de İslamcılara kazandırmaz, kaybettirir.
Kürdler DTP'den memnun olmayabilir. Bu onların en doğal haklarıdır. Bunun neticesinde AKP'ye yamanmak hatadır. DTP'den memnun olmayan Kürdlerin kendi AKP'lerini kurmaları veya DTP dışındaki mevcut Kürd partilerine destek vermeleri daha doğrudur.
Seçim yaklaştıkça saflar netleşecek, çok konuşacağız. Ama neticede hepimiz kararlarımızdan dolayı hesap vermek durumundayız. Kendi zaviyemizden olaylara bakmak ve tutum takınmak en doğrusudur. Başkalarının doğrusu etrafında konuşmak bize zaman ve mevzi kaybettirir.
Geen opmerkingen:
Een reactie posten