donderdag 24 maart 2011

Turkiye-Rusya iliskileri ayni zamanda,turkiye,nin Avrasya politikasinda onemli bir kose tasi oluyor.Rusya 1920 yilinda kurulan yeni Turk hukumetini taniyan ulkelerden biri.

Turkiye-Rusya iliskileri 1921 yilnda Moskova antalasmasiyla diplomatik bazda bir cerceveye kavustu.Bu anlasmayi o Zamanin SSCB,sinde yer alan Gurcistan ve Ermenistani kapsayan Batum ve Kars anlasmalari takip etti.Simdi bu iki ulke BDT ile iliskilerini surduruyrlar ve bu ulkeler eski SSCB,nin kafkasya bolgelerinde yer aliyorlar.

Eski SSCB 1989 yilinda Berlin duvarinin yikilisini takiben olusan degisiler sonucu 1991 yilinda fesh oldu yerini BDP aldi.eski SSCB,nin son devlet baskani Mikhail Gorbacev yakinda 80.yas donumunu kutladi.Bu kutlama doneminde BDP devlet Baskani Medvadev modern Rusyanin kurucusu olarak Yeltsin,i gostedi.

Rusya Turkiye iliskileri 1917 Ekim devriminden oncesine gidiyor.Bu iliskileri carlik Rusyasi ile Osmanli devleti iliskileri kapsaminda degelendirmek gerekiyor.Su an sozkonusu deginmeye calistigimiz eski SSCb,nin yikilmasindan sonraki iliskilerdir.eger bu iliskilere sadece ekonomik acidan bakilirsa eskiye nazaran cok daha ileri duzeydedir.birde sorunun ve iliskilerin ekonomi disindaki alanlar varki buda genis kapsamli bir degerlendirmeyi gerektiriyor.

Ikinci Dunya savasindan sonra var olan bloklasmalarda Turkiye tercihini ABD den yana koydu.ABD,nin patronu oldugu NATO,nun icersinde yerini aldi.NATO ya karsi kurulan Varsova pakti dagildi.Nato ise genisleyerek varligini surduruyor.
NATO-Varsova Pakti iliskilerinde Turkiye Guney-Dogu kanadinda yer alirken esas cephe ulkesi Almanya oldu.

Turkiye AB,nin temelini olusturan 6 ulkenin olusturdugu Ekonomik topluluga 1963 yilinda basvurdu.Bu basvuru tarihinden itibaran Turkiye-AB iliskileri inisli,cikisli bir surec izliyor.Turkiyenin 2005 yilinda AB ile muzakere iliskileri donma noktasinda bu baglamda Turkiye,nin AB icerisindeki yeri genis bir tartisma alani olusturuyor.

Kimi Avrupa ulkeleri Turkiye,nin AB uyesi olmasini isterken,kiimi ulkelerde buna karsi.AB,nin genisleme stratejisi ve uyelik durumu oy birligini gerektirdiginden turkiye,nin AB uyeligi bir hayal gibi gorunuyor.turkiye neden AB,ye aday uye oldu,simdi bunun adayligina destek verenler nnedn karsi cikiyor bu sorunda AB-Turkiye iliskileri kapsaminda degerlendirilebilir.

Avrupa,nin jeopoltik iliskilerinde Asya da var Amerika ve Afrika da var ,iger ulkelerle,baska bir degisle AB,nin dis politikasinda oncelikler tartisildiginda Asya bir afrka kitasina nazaran daha onemli.

Avrasya iliskilerinde daha onceki G7 ler bukez G20 ulkeli olarak dunya ekonomisi ve politikasini yonlendirmeye valisiyorlar.Eskiden G7 icerisinde yer alan bugun G20 icerisinde yer aliyor.G-7 nin ilk gelisim adimi rusya ile atildi ve G7 G8 oldu.G-20 ye dogru gelisim yeni bir bloklasmaya dogru gelisti bu gelisim sureci Rusya,nin da icerisinde bulundugu BRIC denilen ulkeler gurubunu dogurdu.BRIC uleleri icerisinde brezilya haric diger ulkeler yani Cin,Hindistan ve rusya asya ulkeleri icerisinde yer aliyor.

BRIC ulkeleri baglaminda Rusya Turkiye ilie komsuluk iliskilerine sahipken diger ulkelerle yani Cin ve Hindistan,la Rusya,ya nazaran daha uzak bir mesafede bulunuyor.Nevarki gecen yain donemde Turkiye,nin kazakistan,in da icerisinde yer aldigi Turk Dili konusan ulkeler toplulugunda yer almasi Cin,le olan iliskilerin mercek altina alinmasina neden oldu.

Turkiye Rusya iliskileri ile Turkiye,nin Avrasya polikasi olusmadi.Bu politikanin varligi soguk savas donemini de kapsiyor.Turkiye ABD ve NATO uyeligini surdururken Adriyatik ten cin,e kadar Turk egemenligi bos bir slogan degildi.o slogan eski SSCB,nin yikilmasindan sonra daha da seslendirilmeye calisiliyor.

Sonuc olarak denilebilirki Turkiye,nin dis poltikasi Avrasya incelenmeden gercek anlamda degerlendirilemez.Turkiye,nin bir orta-Dogu ulkesi oldugu kesin ama Avrupa ile de Asya ile de iliskileri var.

Bir Orta-Dogu ulkesi olan kurdistan,in en buyuk parcasi somurge statusunde Turkiye,nin egemenligi altinda bulunuyor.Ayrica Turkiye simdiki sinirlari icerisinde iran ,Suriye ve Irak,a komsu bir ulke.Fransa,nin simdiki baskani Sarkozy ben AB,nin sinirlari irak ve Suriye,ye de dayanmali diyemem derken onun adini vermedigi ulke Kurdistan,dir.

Bu soylemi de AB-Turkie iliskileri degerlendirirken veya Avrasya iliskileri degerlendirirken goz onunde bulundurmak gerekiyor.
May Newroz, the Kurdish New Year bring everyone peace and proseprit


'May Newroz, the Kurdish New Year bring everyone
peace and proseprit
Newroz or Nûroj (Kurdish:Newroz/Nûroj, also: Gulus Kurdish: refers to the celebration of the traditional Iranian new year
holiday of Newroz in Kurdish society.

The festival of Nowruz is celebrated
throughout the countries of the Middle East and Central Asia such as in Iran,Turkey,Syria
Azerbaijan and Afghanistan.
Newroz is also celebrated by some communities in Iran Turkey
Irak Syria Pakistan and Afganistan.
In Kurdistan,Kurdish legend, the holiday celebrates the deliverance
of the Kurds from a tyrant, and it is seen as another way of demonstrating
support for the Kurdish cause.
The celebration coincides with the spring equinox
which falls mainly on 21 March and the festival is held usually between 18 and
24 March.
The festival currently has an important place in the terms of Kurdish
identity for the majority of Kurds, mostly in Turkey and Syria.
Though
celebrations vary, people generally gather together to welcome the coming of
spring; people wear coloured clothes and dance together.
Iki gundur NATO,ya bagli kuvvetler Libya,ya yonelik bir saldiri gerceklestirmis bulunuyor.Bu saldirinin gerekcesi libya,da diktatorluge son vermek ve sivlileri korumak olarak aciklanmistir.

Gectigimiz gunlerde toplanan NATO uyesi ulkelerin savunma bakanlari aldiklar kararda libya,ya mudahale icin sartlarin olgunlamasi gerektiginin altini cizmis bu sartlardan birinin BM Guvnlik Konseyi karari digeri ise,bolge de vletlerinin destegi oldugunu belirtmislerdir.Bu iki sart da Arap Birligi,nin mudahaleye yesil isik yakmasi BM guvenlik konseyinde Rusya ve Cin,in cekimser kalmasi nedeniyle gerceklesmis bulunuyor.

Yakin bir tarihe goz attigimizda ne BM,nin nede NATO,nun uluslararasi ve bolgesel sorunlarda layik olduklari bir gorevi gerceklestirmedikleri gorulmustur.

Bunlara bir goz atalim orta-Dogu,nun Hitleri saddama karsi BM koalisyon guclerinin mudahalesini illegal olarak nitelendirmistir.
Israil devleti,nin kurulusuyla birlikte BM gerekenleri yapamamistir.
BM su anda askida Filistin-Israil gorusmelerini yururluge gecirememistir.Burada dikkat ceken onemli nokta bu gorusmelerde 4,lu adina ffaliyet yapilmasidir.
Bu dortlyu kimler olustiuruyor?
BM,ABD,Rusya ve Avrupa bu dortlu icinde sadece Cin yer almamistir.baska birr degisle Cin direkt yer almamistir.

BM guvenlik konseyi,nin 10,u gecici ve 5,i dimi ve veto hakki bulunan 5 uyesi bulunuyor .Bu 5 uye ABD,Rusya,Fransa,Ingilter ve Cin,dir.Bu ulkelerden fransa ve Ingiltere AB uyesidir.Eger BM guvenlik acisindan islerligi olan bir kurulus olsaydi neden israil-filistin baris gorusmelerinde BM guvenlik konseyi uyeleri kendi baslarina yer almis olsun?

Hic kuskusuzki bu uluslararasi planda bir boslugun ve belirsizligin olduguna isaret ediyor.yakin bir tarihte Hindistan,i ziyaret den ABD baskani Obama Hindistan,in BM,nin Guvenlik Konseyi,nin veto hakki olan devamli uyesi olmasini istediklerini soylemistir.yine BM,nin gorev alani icerisinde yer alan iran,in nukleer programiyla ilgili gorusmelere Almanya da katilmaktadir.Almanya,nin bu gorusmeler katilmasinin diger bir anlami da onun da BM guvenlik Kondeyi uyeliginin devamli ve veto hakki olan bir ulke olarak kabul edilmesinin istendiginin bir isaretidir.

Birinci ve ikinci Dunya savaslari Avrupa dan baslayarak dunya,ya yayildi.bu savaslarin ikisinde de Almanya yenildi.BM ve NATO ikinci dunya savasinin ardindan kuruldu.Hatta BM,ye kabul edilmek icin yenilen Almanya ya karsi savas ilan edilmesi sarti arandi.Iknci Dunya savasinin galipleri BM,yi kurarken kisa bir zaman sonra yeni bir savas icerisine girdiler bu savas Soguk Savas diye adlandirildi.
Bu soguk savas doneminde bircok yerel ve bolgesel savaslar cikti ama bu savaslar bir dunya savasina donusmedi.bunun nedenlerinden bir hic kuskusuz savasin nukller bir savasi da kapsama ihtimaliydi

Soguk savasi ABD ve muteffikler kazandi.1989 da Berlin Dvarinin yiklmasi ardindan Dogu Avrupa da donusumler ve 1991 yilinda Sovyetlerin dagilmasiyla artik dunya yeni bir duzenlemeyle karsi karsiya geldi.Ne varki o duzenlem ihtiyaci gerceklere uymadigi icin yeni bir kamplasmayi dogurdu.

Gecn yilin sonlarina dogru kazakistan,in baskenti Astana da toplanan Avrupa Guvenlik ve isbirligi teskilati(AGIT;OSCE) dagilmayla yuzyuze geldi ama onemli sorunlari tartismadan zoraki bir bildiriyle devamina karar verildi.
Agit Donem Baskanligina Kazakistan,in gelmesi cok elestirildi.Ama bu elestiriler yerli yerine oturtulmadi.Baska Bir degisle Kazakistan eskiden SSCB uyesi bir devleti o da olmadigina gore kazakistan bir Asya ulkesidir denilmedi.Bu elestiriye yonelimemesini bir onemli nedeni de Avrupa Birligi,in sinirlarinin belisizligi ve bir guvrnlik politikasinin olmayisidir.

AB bir ekonomik birlik olarak basladi simdi 27 uyeli bir birlesik devlet.Hazirlanan AB anayasasina karsi muhalefet sonucu Lizbon Anlasmasi adini alan anayasa da bir guvenlik politikasi boslugu var.Her nekdar AB,nin Guvenlik ve Dis politikasindan sorumlu bir komisyon uyesi de bulunsa bile bu gunumuz gerceklerine cevap vermiyor.Bnun nedeni NATO Sorunu,dur.Baska bir degisle NATO tasfiye edilmedigi yerine Brlesik Avrupa Ordusu lusturulmadigi icin bu bosluk olusuyor.

Avrupa ,nin ikiye bolunmuslgu son buldu,Varsova pakti dagildi o halde NATO neden yerinde duruyor diye sorgulanmalidir Bunu da yapacak olan Avrupali,lardir.
Eer AB kendi ordusunu kurar ve kendi savunma politikasini belirlerse,o zaman hem BM deki tikaniklik hemde bolgesel ve uluslararasi guvenlik politikalari daha somut bir tartisma ortamina girer ve bir cok sorunun onunu acar.

Turkye AB ile uyelik muzakereleri surduruyor ayrica NATO uyesi bircok Avrupa ulkesi Turkiye,nin AB uyeligine karsi cikarken onun NATO uyeligini sorgulamiyor.Bunu bir cok nedeni var.Hrseyden once Turkiye bir NATO uyesi olarak emperyalist bir politika yurutmrnin yaninda Kurdistani bir somurge ulke olarak elinde tutuyor Onun NATO,ya yelik isteminde de ,AB,ye uyelik isteminde de bunun payi buyuk.
O halde akilli uzak goruslu bir Kurd acisndan Turkiye,nin NATO uyeligi de AB uyeligi de bir avantaj olusturmuyor,aksine kolelik zincirinin devamina destek sagliyor.

Gecmiste Portekiz fasist ve kolonyal bir rejime sahipti.O yikilana kadar Angola,Mozambik ve Gine de NATO,nun desteginde savasi surdurdu.Bu savasta o yenildi,ama NATO dagilmadi yoluna devam etti.
Kurdistan ulusal bagimsizlik hareketi basariya ulassa bile NATO varligini surdurebilir.yani NATO dagilmaz buna karar verecek olan Avrupa Devletleri ve Halklaridir.

NATO,ye yeni konseptler ve onu yaygilastirma egilimleri baris surecini olumlu yonde etkilemiyor aksine yeni gerilimlere neden oluyor ve silahsizlanma cabalarii engelliyor.

Iki gundur Libya,ya yonelik NATO destekli savas hic kuskusuz Afrka,ye NATO,yu yerlestirme planinin bir parcasidir.bu planin ne kadar basarili olacagi Afganistan.daki gibi kuskuludur.kaldiki Afganistan ile libya arasinda cok fark var.
Iki gundur NATO,ya bagli kuvvetler Libya,ya yonelik bir saldiri gerceklestirmis bulunuyor.Bu saldirinin gerekcesi libya,da diktatorluge son vermek ve sivlileri korumak olarak aciklanmistir.

Gectigimiz gunlerde toplanan NATO uyesi ulkelerin savunma bakanlari aldiklar kararda libya,ya mudahale icin sartlarin olgunlamasi gerektiginin altini cizmis bu sartlardan birinin BM Guvnlik Konseyi karari digeri ise,bolge de vletlerinin destegi oldugunu belirtmislerdir.Bu iki sart da Arap Birligi,nin mudahaleye yesil isik yakmasi BM guvenlik konseyinde Rusya ve Cin,in cekimser kalmasi nedeniyle gerceklesmis bulunuyor.

Yakin bir tarihe goz attigimizda ne BM,nin nede NATO,nun uluslararasi ve bolgesel sorunlarda layik olduklari bir gorevi gerceklestirmedikleri gorulmustur.

Bunlara bir goz atalim orta-Dogu,nun Hitleri saddama karsi BM koalisyon guclerinin mudahalesini illegal olarak nitelendirmistir.
Israil devleti,nin kurulusuyla birlikte BM gerekenleri yapamamistir.
BM su anda askida Filistin-Israil gorusmelerini yururluge gecirememistir.Burada dikkat ceken onemli nokta bu gorusmelerde 4,lu adina ffaliyet yapilmasidir.
Bu dortlyu kimler olustiuruyor?
BM,ABD,Rusya ve Avrupa bu dortlu icinde sadece Cin yer almamistir.baska birr degisle Cin direkt yer almamistir.

BM guvenlik konseyi,nin 10,u gecici ve 5,i dimi ve veto hakki bulunan 5 uyesi bulunuyor .Bu 5 uye ABD,Rusya,Fransa,Ingilter ve Cin,dir.Bu ulkelerden fransa ve Ingiltere AB uyesidir.Eger BM guvenlik acisindan islerligi olan bir kurulus olsaydi neden israil-filistin baris gorusmelerinde BM guvenlik konseyi uyeleri kendi baslarina yer almis olsun?

Hic kuskusuzki bu uluslararasi planda bir boslugun ve belirsizligin olduguna isaret ediyor.yakin bir tarihte Hindistan,i ziyaret den ABD baskani Obama Hindistan,in BM,nin Guvenlik Konseyi,nin veto hakki olan devamli uyesi olmasini istediklerini soylemistir.yine BM,nin gorev alani icerisinde yer alan iran,in nukleer programiyla ilgili gorusmelere Almanya da katilmaktadir.Almanya,nin bu gorusmeler katilmasinin diger bir anlami da onun da BM guvenlik Kondeyi uyeliginin devamli ve veto hakki olan bir ulke olarak kabul edilmesinin istendiginin bir isaretidir.

Birinci ve ikinci Dunya savaslari Avrupa dan baslayarak dunya,ya yayildi.bu savaslarin ikisinde de Almanya yenildi.BM ve NATO ikinci dunya savasinin ardindan kuruldu.Hatta BM,ye kabul edilmek icin yenilen Almanya ya karsi savas ilan edilmesi sarti arandi.Iknci Dunya savasinin galipleri BM,yi kurarken kisa bir zaman sonra yeni bir savas icerisine girdiler bu savas Soguk Savas diye adlandirildi.
Bu soguk savas doneminde bircok yerel ve bolgesel savaslar cikti ama bu savaslar bir dunya savasina donusmedi.bunun nedenlerinden bir hic kuskusuz savasin nukller bir savasi da kapsama ihtimaliydi

Soguk savasi ABD ve muteffikler kazandi.1989 da Berlin Dvarinin yiklmasi ardindan Dogu Avrupa da donusumler ve 1991 yilinda Sovyetlerin dagilmasiyla artik dunya yeni bir duzenlemeyle karsi karsiya geldi.Ne varki o duzenlem ihtiyaci gerceklere uymadigi icin yeni bir kamplasmayi dogurdu.

Gecn yilin sonlarina dogru kazakistan,in baskenti Astana da toplanan Avrupa Guvenlik ve isbirligi teskilati(AGIT;OSCE) dagilmayla yuzyuze geldi ama onemli sorunlari tartismadan zoraki bir bildiriyle devamina karar verildi.
Agit Donem Baskanligina Kazakistan,in gelmesi cok elestirildi.Ama bu elestiriler yerli yerine oturtulmadi.Baska Bir degisle Kazakistan eskiden SSCB uyesi bir devleti o da olmadigina gore kazakistan bir Asya ulkesidir denilmedi.Bu elestiriye yonelimemesini bir onemli nedeni de Avrupa Birligi,in sinirlarinin belisizligi ve bir guvrnlik politikasinin olmayisidir.

AB bir ekonomik birlik olarak basladi simdi 27 uyeli bir birlesik devlet.Hazirlanan AB anayasasina karsi muhalefet sonucu Lizbon Anlasmasi adini alan anayasa da bir guvenlik politikasi boslugu var.Her nekdar AB,nin Guvenlik ve Dis politikasindan sorumlu bir komisyon uyesi de bulunsa bile bu gunumuz gerceklerine cevap vermiyor.Bnun nedeni NATO Sorunu,dur.Baska bir degisle NATO tasfiye edilmedigi yerine Brlesik Avrupa Ordusu lusturulmadigi icin bu bosluk olusuyor.

Avrupa ,nin ikiye bolunmuslgu son buldu,Varsova pakti dagildi o halde NATO neden yerinde duruyor diye sorgulanmalidir Bunu da yapacak olan Avrupali,lardir.
Eer AB kendi ordusunu kurar ve kendi savunma politikasini belirlerse,o zaman hem BM deki tikaniklik hemde bolgesel ve uluslararasi guvenlik politikalari daha somut bir tartisma ortamina girer ve bir cok sorunun onunu acar.

Turkye AB ile uyelik muzakereleri surduruyor ayrica NATO uyesi bircok Avrupa ulkesi Turkiye,nin AB uyeligine karsi cikarken onun NATO uyeligini sorgulamiyor.Bunu bir cok nedeni var.Hrseyden once Turkiye bir NATO uyesi olarak emperyalist bir politika yurutmrnin yaninda Kurdistani bir somurge ulke olarak elinde tutuyor Onun NATO,ya yelik isteminde de ,AB,ye uyelik isteminde de bunun payi buyuk.
O halde akilli uzak goruslu bir Kurd acisndan Turkiye,nin NATO uyeligi de AB uyeligi de bir avantaj olusturmuyor,aksine kolelik zincirinin devamina destek sagliyor.

Gecmiste Portekiz fasist ve kolonyal bir rejime sahipti.O yikilana kadar Angola,Mozambik ve Gine de NATO,nun desteginde savasi surdurdu.Bu savasta o yenildi,ama NATO dagilmadi yoluna devam etti.
Kurdistan ulusal bagimsizlik hareketi basariya ulassa bile NATO varligini surdurebilir.yani NATO dagilmaz buna karar verecek olan Avrupa Devletleri ve Halklaridir.

NATO,ye yeni konseptler ve onu yaygilastirma egilimleri baris surecini olumlu yonde etkilemiyor aksine yeni gerilimlere neden oluyor ve silahsizlanma cabalarii engelliyor.

Iki gundur Libya,ya yonelik NATO destekli savas hic kuskusuz Afrka,ye NATO,yu yerlestirme planinin bir parcasidir.bu planin ne kadar basarili olacagi Afganistan.daki gibi kuskuludur.kaldiki Afganistan ile libya arasinda cok fark var.

zaterdag 19 maart 2011

Komkujîya Halepçe û “Enfal”

Ji bo ku dewleta Iraq rê li ber tevgera Kurd bigire û wê ji holê rake, bi daxwaza dewleta Tirk, bi alîkarî û hevgirtina dewleta Misir û Cezayir, di 6 Adar 1975 an de li Cezayirê peymanek îmze kirin: li gorî vê peymanê dewleta Iraq, li ser sînorê di navbêna herdu dewletan de hinek erdê ku Îran li ser wê xwe xwedîyê maf didît, ji mecbûrî da Îranê. Lê piştî wergerandina Şah ya ji alî desthilata Îslamî, Iraq tevlîhevîya li Îran ji xwe re wek firsendekê dît û giravên Fao û erda ku dabû Îranê, ji nû de dagîr kir; loma li ser vêna şerê Iraq û Îran yê di nav 1979-1988 de destpêkir.

Dewletên dagîrker, di her şerî de, hertim xebitîne ku Kurdan di bereyê pêşî de bidin şerkirin û kuştin. Di şerê navbêna Iraq û Îran de, herdu dewletan jî xwestin pêşî Kurdan bidin Kuştin; lêbelê vê carê, heta ku pêkan bû Kurdan xwe ji bo mêtinkaran nedan kuştin. Berevacî vêna, tekoşîna netewî bilind kirin û herêmên ku di bin dagîrîya mêtinkaran de bû, rizgar dikirin. Heta gelek Kurdên leşkerên wan bû, ji artêşa mêtikaran direviyan cem pêşmergeyan, deverên ku ji dagîrîyê rizgarkirî. Vêna jî Sadam xist hundir zor û tirsek din; loma Sadam bi Îranê re li hev hat û têkçûna xwe pejirand.

Lê Sadam, helwesta Kurdan ya di dema şerê xwe û Îran de, li hember xwe, mîna îxanet û “kafirîyekê” îlan kir û ne tenê tevgera Kurd, li hember hemû gelê Kurd tevgera “ENFAL” ya leşkerî li dar xist. Halebçe tenê bûyerek vê tevgerê bû. Armanca vê tevgerê, ne tenê tunekirina tevgera Kurd ya netewî û leşkerî bû, tunekirina netewa Kurd bi tevayî bû. Di vê tevgera tunekirinê de, dewleta Iraq 182 hezar Kurd kuşt.

Wê demê bi dehhezaran ji gel û pêşmergeyan mirov revîyan Kurdistana Bakur û ya Rojhilat. Beşek ji pêşmergeyan xwe avêtibûn Bakurê Kurdistanê ku ji alî artêşa tirk hatibû berbendkirin û wan radestî dewleta Iraq kirin. Dewleta Iraq ew tev kuştin.

Dewleta Iraq, zedetirî 5 hezar gund şewitand. Artêşa Iraq, mirovên Kurd digirt, li herderê Kurdistanê û Iraqê û li çolên sahrayê yên qûmê, bi dozeran çal vedidan û bir bi bir mirovên Kurd bi saxî dixistin çalan û dîsa bi dozeran qûm davêtin ser wan. Ji wergerandina rejima Sadam de û heta niha, hîna dawîya dîtina goristanên komkujîyê nehatiye!!!

Di qirkirina Kurdan de para Amerîka, Rûsya, Brîtanya, Hollanda, Almanya, Fransa û Tirkîye heye û bi taybetî para mezin ya çar dewletên dagîrkerên Kurdistanê ye.

Kurdên ku çûn parçeyên Kurdistanê yên din, ji alî dewletên dagîrker mûamela hêsîran dîtin. Bi taybetî, ji alî dewleta tirk (di welatê xwe û nav gelê xwe de), dora wan bi têldirkan hat pêçan û leşkeran nobet digirtin ku nikarîbûn bi gelê xwe re jî danûstendinekê bikirana.

Dewletên cîhanê, ji qirkirina Kurdan, tevgera “Enfal” û di 16 û 17 adarê 1988 an de, bikaranîna bombeyên kîmya ya ji alî dewleta Iraq ve aşkere sê meymûn lîstin, dev û çav û guhên xwe girtin.

Tevlî ku li gelek deverên cîhanê Kurdan bi meşîn û pêşandanan ev komkujîya mîna Hîroşîma û Nagazakî şermezar kirin, bi dewlet û raya neteweyan dan hisandin û ji wan alîkarî xwestin, dîsa jî bi awakî berpirsiyar, ne di warê fermî û ne jî çapemenîya dinyayê de behsa bikaranîna çekên kîmya û komkujîya Kurdan kirin.

Her çiqas rêxistinên NGO (rêxistin û însîyatîfên nefermî) xwestin alîkarîya Kurdên penaber bikin jî, beramberî qedexeyên dewletên dagîrker hatin.

Rêxistina Bijîjkên Sînornenas, xwestin li ser Kurdên reviyane Bakurê Kurdistanê lêkolînan bikin, da ku sûcê ku rejima Sadam kiriye bipeyitînin û ji rayagiştî re îlan bikin, lê dewleta tirk nehîşt û got; “bijîjkên me lêkolane ku li ser penaberên Kurd tu şopên çekên kîmyayî nedîtine!”

Gelo wê demê ma dewletên Ewropa û Emrîka nizanîbûn ku Sadam li hemberî gelê Kurd dest bi komkujîyekê kirîye û çekên kîmya bi kar tîne?! Ma nedigotin; “Jahra kîmya ya ku em difiroşin Sadam bi ku de diçe?” Em ferz bikin ku nizanîbûn, ma nikarîbûn bi rêya balyozxaneyên xwe fêr bibana?!

Me dit ku di dema dagîrkirina Kuweytê ya ji alî hêzên Sadam ve, hîn nuh di bîra cîhanê hat ku Sadam li hemberî gelê Kurd çekên kîmya bi kar anîye; mîna ku tif bikin devê hev çapemenîya cîhanê, mirovên Kurd tevlî jin û mêr, kal û pîr, zarok û pitik, pez û dewar li kuçeyên Halepçe bêruh û bêcan razayîne, di tv û rojnameyên xwe de weşandin, wek ku piştî du salan pê bihesin ku Sadam bombeyên kîmyayî avêtîye Halepçe!! Gelo ji bo çi cîhanê û dewletên dagîrker, wê demê dengên xwe ji komkujî û bikaranîna çekên kîmya yê rejima Sadam re dernexistin?

Helbet cîhanê berjewendîyên xwe di rejima Sadam de didît û jahra kîmya jî dewletên cîhanê yên wek Emrîka, Rûsya, Brîtanya Almanya û Hollanda xurt û bi bandor dabûn Sadam.

Lê komkujî û tunekirina Kurdan li hesabê dewletên dagîrkerên Kurdistanê dihat. Bi taybetî, di vî karî de, dewleta tirk, vekirî hevparê dewleta Iraq bû: çimkî çi jahra kîmya ku ji Iraq re dihat, bi rêya keştîyan dihat tirkî, li tirkî dihat “gumruk”kirin û kontrol dibû, parek jê dihat veqetandin û parek ji Iraq re dihat rêkirin.

Ji bo penaberên Kurd, alîkarîya ku wek fermî hat şandin û ket destê dewleta tirk, piştre em pê hesîyan ku ji bo komplo û tunekirina li hemberî gelê Kurd û tevgera wî, wek mesrefa veşartî ji Kontrgerîlla re hatîye xerckirin. Di dema Desthilata T. Çîller de, ji alî walîyê Îstabolê Hayrî Kozakçîoglû hatiye îtîrafkirin.

Li kampa Kiziltepe, ji alî ajanên Sadam û tirkî, li firneyek ku destê Erebê mêrdînê de, jahr xistin nav nanê Kurdên penaber, hemû jehrdadayî bûn û di halê xerab de xwe davêtin ser rêya bajêr ku erebeyên diçûn û dihatin bajêr, wan bigehînîn nexweşxanê, lê leşkerên tirk nedihîştin ku erebe wan bibin nexweşxanê jî.

Ne tenê dewletên cîhanê û yên herêmê ji komkujîya Kurdan re dengên xwe dernexistin, çep û îslamîstên tirk, ereb û farisan jî dengê xwe nekirin û bi bêdengîya xwe, bûn hevparê kiryarên rejima Sadam.

Îro li hemberî federasyona Kurd jî hersê neteweyên serdest, bi çepgîr, dîndar, dewlet û nîjadperest û faşîstên xwe ve xwedîyê yek helwesta neyênî e. Hêncet vekirî ye: Kurd hevaltiya Emrîka dikin. Li gorî wan jî Emrîka “emperyalîst” û “şeytan” e. Lê ji alî din jî, weke ku ne di cudahîya wê de bin ku ew sînor û neteweyên ku diparêzin û li ser sîyasetê dikin, ji alî van hêzên ku ew dibên “emperyalîst û şeytan”in ve hatiye sazkirin.

Netewa Kurd jî ji ber ku di dema van hêzan rojhilatanavîn dagîr kirin û ji bo ku serî ji van hêzan re dananî û nebû an nikarîbû biba parêzgerê berjewendîyên wan, loma sedsalekî din bindest û perîşan ma.

Divê em dersên girîng ji van bûyerên giran yên tirsehêz ku tên serê me derxin. Divê em sîyasetek rasteqîn bidin pêşîya xwe. Divê îro, destkeftinên xwe yên li başûrê Kurdistan, em wek destkeftinên tekoşîna 50 salan û berdêla can û xwîna gelê Kurd bibînin.

Divê em di bin bandora sîyaseta dijminên xwe de tevnegerin û helwest daneynin. Divê em dost û dijminên xwe bi xetên stûr ji hev biqerînin. Divê em ji nakokî û berjewendîyên dewletan feydê werbigirin, dewletên rasterê ne neyarê me be, em wan wek neyar îlan nekin; yên ku berjewendîyên me û wan hev bigire jî, em bi wan re rêya bi hev re karkirinê bibînin.

Divê em berêberê hevkarîya hêzên Kurd yên perçê xwe û piştre yên perçeyên Kurdistanê yên din ji xwe re bikin prensîbekî bingehîn. Ez bawerim wê demê, em’ê bigehîjin hemû armancên xwe yên netewî û civatî...

Xidir Ûso
Yillarca suren sorusturma ve tutukluluk devresinden sonra Diyarbakir Sikiyonetim Askeri Mahkemesinin sonuclanmasi uzerine RNK(KUK-SE)yayin organi REYA SORES,in Nisan-1985 Sayi-8 de yeralan aciklamasini yayinliyoruz.
Bu aciklamanin gecmisin muhasebesi ve gunumuzdeki durumla ilgili yani aciklamalar icin bir belge olduguna inaniyoruz.

HIC BIR BASKI BIZLERI YIDIRAMAZ.

Gectigimiz Subat ayinda 7. kolorduya bagli Diyarbakir Sikiyonetim Askeri Mahkemesi,nde KUKU ve KUK-SE Davasi sonuclandi.

KUK ve KUK-SE taraftarlarinin birlikte yayinlandiklari bu mahkemede ilk dava 1979 sonlarina dogru acildi.1982 Subatinda yeni iddianame ile birlikte 199 kisi acinda acilan davada 13 kisi hakkinda idam cezasi istendi.1983 Kasim,yeni tutuklamalarla birlikte hakkinda dava acilanlarin sayisi 280,e yukseldi.
Son karar mahkemesinde Davut Henar,Mehmet Can Azbay,Necdet Bahadir,Hidir Yigit ve Ibrahim Guroz,a idam cezasi verildi.Ancak Hidir Yigit ve Ibrahim Guroz,un yakalandiklari donemde yaslarinin kucuk olmasindan dolayi cezalari muebbete cevrildi.Bu davada 63 kisiye 3-24 yila varan cesitli hapis cezalari verildi 17 kisi hakkinda tutuklma karari cikarildi.

Bu karar beklenmiyen bir bir sonuc degildi.Bu insanlar neden bu cezalara carptirildilar diye halkimiz ve butun ilerici-fasist diktatorlukten hesap sormalidirlar.
Gercekte suclu olanlar onlar degil,halkimizi hergun daha yikma surukleyen,halkimizin varligini inkar eden,ulkemizi talan ve isgal edip Turkiye ve Kurdistan,i emperyalistlere peskes cekenlerdir.Onlari terrorist ve bolucu ilan edenler,gercekten bolucu ve terrorist olanlar kendileridir.

Turk Sovenizmini korukleyenler,Turk ve Kurd halki arasina sunni duvarlar cekenler,insan hak ve ozgurluklerini ayaklar altina alarak terrorizmi bir devlet politikasi haline getirenler onlardir.
Suclu diye yargiladiklari kisilerin sucu onlarin ulkesinin bagimsizlik ve ozgurlugunu,insanca bir yasama kavusmak icin savunmus olmalaridir.Bunun suc olup olmadigini ileride tarih yazacaktir.

Diyarbakir,daki fasist askeri mahkemenin duzmece iddialara ve iskenceler sonucu duzenledikleri belgelere dayanarak verdikleri cezalar ,bugun bir kez daha Turkiye de politik tutukluyoktur" diyenleri yalanliyor.
Demokrasi ve baristan yana olan herkes fasist mahkemenin verdigi bu karara karsi cikmali.Tum siyasi tutuklularla oldugu gibi bu tutuklularla da dayanismayi yukseltmeli,verilen idam cezalarina karsi cikmalidir

Fasist Diktatorluk ne yaparsa yapsin halkimizin mucadelesini yok edemiyecektir.Cunku Davutlar,Mehmetler ve Necdetler idam edilmekle ortadan kaldirilamiyacaktir.Onlarin mucadelesine yuzlerce,binlerce Davutlar,Mehmetler ve Necdetler katilacaktir.

Bugun onlar suclu olarak halkimiza gosterilip idam edilseler bile tarih onlarin degil de,onlara ceza verenlerin gercek suclu olduklarini yazacaktir.
Mart ayi icerisinde sehid olan yoldaslarimiz 12 Eylul Askeri fasist Diktatorlugu oncesi KKK,lilar tarafinndan yapilan saldiriler nedeniyle sehid oldular.
Bu yoldaslarimizdan kiziltepeli M.Selim Aslan 14.03.l980 tarihinde kiziltepe deki sldirida yaralandi uzun bir sure sakat yatalak bir hasta yasamdan sonra sehitler arasinda yerini aldi.onunla ilgili daha once onun hakkinda yazilmis sayfada verilen bilgilerde olum tarihi olarak sadece yil belrtilmis gun ve ay yok onu arastiracagiz .Onu buraya dahil edmemizin nedeni RNK(KUK) davasi ve cezaevi direnisleriyle ilgili aciklamalar yapma geregi olarak tarihe bir not dusmek icindir.
Bu ayki sehidler icerisinde yeralanlardan Mehmet Altan cezaevinde kaldi.orada kanser hastaligina yakalanarak aramizdan ayrildi.Onun gocmenlik kosullarinda vefat etmesinin nedeni arasinda yurtseverlik ve cezaevi yasami bulunuyor.Ayrica Sehidler albumunde Doktor Sivan olayinda 1972 yilinda katledilen Mehmet Akay ile ilgili tanik olarak aciklamalari var.Biz ona yeni yazacagimiz sehidler albumunda RNK(KUK)hareketi davasinda hizmeti gecenler basligi altindaki bolumde yer verecegiz.
Bu sayfanin icerisine sehitler albumunde yer alacak olanlardann biri de Ali Kino olacak.Ona Kasim ayi sehidleri icerisinde yer vermeyisimizin nedeni ozeldir.
Bahsettigimiz bu sayfada yer alacaklar icerisinde eski MK uyeleri olan Mehmet Hamidanoglu,Sitki Celen ve Seyh Zeyni(Zeynel Abidin Ozalp) bulunacak.

Bu ayki sehidler icerisinde yeralanlardan Sofi Yusuf(Yusuf Bayram)dikati ceken sehidlerimizden biri. Onun sahadet tarihi Newroz gunune denk geliyor.Her yil geleneksel olarak kutlanan Newroz gununde ona yer vermek de gerekiyor.O newoz icin sehid edilenler arasinda hak ettigi yeri almalidir diye dusunuyoruz.
Bu aciklamalarin yaninmda bu ayin sehidleri belirlemesinde eksikliklerin olacagini da kabul ediyoruz.

Bu ayin sehidleri icerisinde yer alanlar:

1-Mehmet Akagunduz-Ceylanpinar 01.03.1980
2-Abdulkadir Umur.Kiziltepe.14.03.1980.
3-M.Selim Arslan Kiziltepe.14.03.1980
4-Enver Koc Palo-18.03.1980
5-Zeynetin Demir Nusaybin-19.03.1992
6-Yusuf Bayram Sirnak-21.03.1987
7-Kerim Hamidanoglu-Siverek-23.03.1980.
8-Mehmet Altan-26.03.1991
Türkiye Yahudi Cemaatinin yavaşça yokoluşu





Rıfat Bali'nin Yeruşalayim Kamu İşleri araştırma merkezi çerçevesine yazdığı "Türkiye Yahudi Cemaatinin yavaş yavaş yokolması" yazısının tercümesini sunuyoruz.





Rıfat Bali 1948 yılında İstanbul'da doğdu. Fransızca tedrisat yapan Saint Michel ve Saint Benoit okullarında orta ve lise eğitimi aldı. 1970 ila 1995 yılları arasında bir özel şirkette yönetici olarak çalıştı. 2001 yılında Sorbonne Üniversitesi’ne bağlı Ecole Pratique des Hautes Etudes'den mezun oldu. 1996 yılından bu yana, başta Yahudiler olmak üzere, gayri Müslim azınlıklar, antisemitizm, komplo teorileri, Türk toplumunun kültürel ve sosyal değişimi, Dönmeler konularında araştırma ve yayın yapmakta. Halihazırda Ecole Pratique des Hautes Etudes, Sorbonne (Paris) bünyesinde kurulu Centre Alberto Benveniste pour les Etudes et la Culture Sépharades'a bağlı araştırmacıdır. Osmanlı-Türk Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi üyesidir. İngilizce, Fransızca ve Ladino bilmektedir. Bali'ni 20 nin üzerine kitabı vardır.



Birkaç bölüm halinde sunacağımız bu çalışmanın ilk bölümüne çalışmanın özeti, ve genel hatlarıyla bugünkü durumun nedenlerini sunuyoruz. İlerideki bölümlerde Türk Yahudi Cemaatinin 1923 – 1945 tek parti dönemindeki durumu, 1946 dan sonraki çok partili dönemdeki durumu, Körfez savaşı, İslami hareketin ivme kazanması ve nihayet Mavi Marmara ve Wikileaks olaylarının Türk Yahudi Cemaatini nasıl etkilediğini sunacağız.



Özet



Türk Yahudi Cemaati dünyada müslüman çoğunluğu olan bir ülkedeki ender Yahudi cemaatlerinden biridir. Canlı ve dinamik görüntüsüne karşılık, uzun vadede varolcağı şüphelidir. Cemaatin Türkiyedeki kültürel, politik veya entelektüel hayata fazla bir katkısı yoktur. Bunda da öte, cemaat son zamanlarda islami ve milliyetçi kesimlerin düşmanca hislerinin hedefi olmuştur.



Diğer bir sorun ise kimlik sorunu. Türkiyede genç kuşağın asimilasyon'unu önlemek için"Siyonist eğitim", yani gerek Yahudilik gerekse İsraile olan bağlara önem veren eğitim verilir. Fakat bu eğitime devam etmek günümüz Türkiyesindeki şartlarda çok zordur. Yahudi anne ve babalar çocuklarına kolyelerindeki altı köşeli yıldızın çok görünmemesine gayret etmeleri, ve İsraile yapılan genellikle nefret dolu, karalayıcı tenkitleri duymamazlıktan gelerek tercihen sessiz kalmalarını tavsiye ediyorlar.

Mavi Marmara olayı Türkiye için bir imtahan niteliği taşıyordu. Türk Halkının olayı, Müslüman Türklerin Yahudi ordusu tarafından kasten öldürülmesi olarak algılamaları çok büyük sürpriz olmadı, ve Müslüman Türkler, Türk Yahudilerine kimin tarafını tuttuklarını sormaya başladılar. Bu hadise aynı zamanda basında ve ülkenin ileri gelenleri tarafından komplo teorileri yaratılması ve bir Yahudi karşıtı – antisemit hareket başlattı. Türk Yahudi cemaatin ileri gelenleri bu konularda bir açıklama yapamıyacak durumda kaldılar.



Durumun değişmesi için Türk toplumunun şimdiki İslami ve dar görüşlü milliyetçi atmosferden daha liberal, demokratik ve çok kültürlülüğe doğru dönebilmesi lazımdır. Ancak o zaman Türkiye geçmişindeki karanlık sayfalarla yüzleşipdaha iyi bir gelecek için çaba sarfedebilir. Günümüz Türkiyesinde böyle bir değişimin olacağını düşünmek pek te kolay değil.



------------------------------------------------------------



Dikkat çekmemeye çalışan, gitgide küçülen bir cemaat



Türk Yahudi Cemaati dünyada müslüman çoğunluğu olan bir ülkedeki ender Yahudi cemaatlerinden biridir. Bir araştırmacı veya gazeteci bu cemaatin günümüdeki durumunu anlamak için kullanabileceği kaynaklar cemaatin tek yayın organı olan "Şalom" gazetesi, veya cemaatin dini veya sivil liderlerinin açıklamalarıdır. Araştırmacı, Şalom gazetesinden cemaatin organize ettiği kültür faaliyetlerinden, ve cemaat liderleriyle konuşmalarından, bu cemaatin çok az sayıda üyesi olmasına rağmen Türk Yahudilerinin çok dinamik, hatta son yıllarda bir rönesans yaşadıklarını düşünebilir.



Bu dinamizme rağmen, bu cemaatin uzun süre hayatta kalabilme şansını azaltan birçok neden var. Bunların en önemlisi Türk Yahudilerinin ülkenin kültürel, politik veya entekektüel hayatına hatırı sayılır herhangi bir katkıları olmamasıdır. 1946 - 61 yılları arasında birkaç Yahudi milletvekili seçilmiş olsa da o devreden sonra Yahudiler politik hayattan neredeyse tamamen çekilmişlerdir. Bunda da öte, cemaat son zamanlarda islami ve milliyetçi kesimlerin düşmanca hislerinin hedefi olmuştur.



Türk Yahudi cemaatinin İsraille ilişkileri, bu ilişkilerin doğasından ötürü tam olarak tanımlanmazlar ve çok hassastırlar. Amerika ve İsrail karşıtlığının açık açık antisemitizm, anti siyonizm ve İsraili şeytanlaştırmaya dönüştüğü günümüz Türkiyesinde bir Türk Yahudisinin açık açığa İsraile sempati duyduğunu belirtmesi beklenemez. Bunun sonucu olarak cemaat liderleri demeçlerinde "Türklük"lerini öne çıkartırken, gerek şahsi gerekse cemaatin İsraille ilişkilerini gözden uzak ve Türk basınında yankı olmıyacak şekilde yürütüyorlar.



Diğer bir sorun da kimlik sorunu. Türkiyede gerek asimilasyonu önlemek gerekse Yahudi kimliğini korumak – dünyadaki tüm Yahudi cemaatlerinin endişesi – için yapılan eğitim "Siyonist" eğitimdir. Temel inancı bir yandan Yahudi geleneklerine, diğer yanda İsrail'e bağlılıktır. Fakat günümüzün Türkiyesinde böyle bir eğitim imkansız denebilecek kadar zordur. İsrail ve Siyonizme gösterilen düşmanlık dolayısıyla, Yahudi anne babalar çocuklarına taktıkları altı köşeli yıldızın çok görünmemesine gayret etmeleri, ve İsraile yapılan genellikle nefret dolu, karalayıcı tenkitleri duymamazlıktan gelerek sessiz kalmalarını tavsiye ediyorlar.



En nihayet, Türk Yahudi cemaatinin demografisi de iyimserliğe pek yer bırakmıyor. 1927 de, T.C. nin birinci nüfus sayımında ülkedeki Yahudi vatandaşların nüfusu 81,872 idi. Seksen sene sonra bu nüfus bu sayının dörtte biri ile beşte biri arasında.



Bugünkü durumun nedenleri



Türk Yahudilerinin diğer İslam ülkelerine yaşayan Yahudilere nazaran çok daha az problemleri oldu. O zaman, bazı konularda hala dinamik görünen bu cemaat bu hale nasıl geldi diye sormalıyız. Bu sorunun çok açık birkaç cevabı var.



İsrailin kurulması Türk Yahudilerinin demografisinde bir tarih oldu. 1945 te Türkiye daha demokratik, çok partili bir yönetim şekline geçmek üzereydi. Fakat buna rağmen 1948 de, Türk Yahudilerinin yarıya yakın kadarı ülkeyi terkedip yeni kurulan Yahudi devletine göç ettiler:1945 te Türkiyede 76,965 olan Yahudi nüfusu, 1948 de neredeyse yarı yarıya azalarak, 49,995 e geldi.



Bu toplu göçün birçok nedeni vardı. En önemlisi, yeni Cumhuriyetin ilk 25 yılında yaşanan birkaç acı tecrübeden sonra Türk Yahudileri eşit vatandaş olma ümitlerini tamamen kaybettiler. İkinci nedense, Yahudiliklerini sadece İsrailde tam yaşayabileceklerinin farkına vardılar. Türk devleti vatandaşlarından herhangi bir şüpheye yer bırakmıyan, herhangi bir din, ırk, yabancı etkenden ve hatta gönüllü örgütlerden etkilenmiyecek bağlılık ve sadakat istiyordu. Son olarak, Siyonist eğitim almış olan birçok genç Türk Yahudisi İsrailin kuruluşunu Yahudi vatanı rüyasının gerçekleşmesi olarak gördüler.



Gelecek bölüm: Tek partili zamanlardaki durum

woensdag 9 maart 2011

Anayasa Referandumu calismalari hizla devam ederken ,son MGK toplantisinda Kirmizi Kitabin yeniden yazildigive tartismaya acildigi gundeme yerlesti.Basina yansiyan heberlere gore bu kitap Ekim ayinda yapilacak toplanmtida gozden gecirilecek.

Kirmizi kitap adi siyasi literaturde kirmizi asilmaz cizgiler olarak adlandiriliyor.Bu bir bakima anayasalar cercevesinde hareket etmesi gereken hukumatlere dayatilan bir cerceve oluyor.

Ikinci Dunya Savasi,ndan sonra cok partili sisteme gecildigi iddia edilen Turkiye,de 1960,1971,1980 yilarinda uc kez askeri darbe yasandi.bu askeri darbelerin sonuncusu olan 12 Eylul Anayasasi tartismalari gundemde tartisilan konu oluyor.12 Eylul darbesi,nin urunu olan Anayasa halen daha yururlikte.eger anayasa referandumunda evet oyu fazla cikarsa 12 Eylul darbesini yapanlarin haklarinda ve icraatlerinda sorusturma yapilmasini engeliyen 15.gecici madde kalkmis olacak.

1999 Ekiminde AB,ye aday olan ve 2005 tarihinden itibaren uyelik muzakerelerini surduren Turkiye icin onemli kabul edilen anayasa degisiklikleri ilgiyle izleniyor.Bu izleme elbette sadece Turkiye,nin AB,ye uyelik proseduru ile ilgili degil ayni zamanda Avrupa.,nin guvenligi ve istikrari ile de ilgili.1992 yilinda SSCB ve Dogu Avrupa ulkelerinde meydana gelen degisimler neticesi AGIT soguk savas ve Avrupa,nin bolunmuslugunu simgeliyen Yalta konferansi,nin sonuclarinin ortadan kalktigini aciklamisti.

Dogu Avrupa,nin bolunmuslugu ve iki kutupluluk iliskisi icerisinde gelisen soguk savas urunu olan yapilanmalar olarak adlendirilan derin devlet olgusu onemli olcude Avrupa,da asildi,demokrasinin gelismesinde engel olan kurumlar gozden gecirildi veya tasfiye edildi.

12 Eylul Anayasasi tartisilirken siksik gundeme gelen derin devlet tartismasinda Gizli Anayasa yeterince tartisilmadi.Gectigimiz gunlerde Basbakan Yardimcisi Bulent Arinc Turkiye,de artik Sivil MGK var demisti.Onun bu aciklamasi sadece MGK Genel Sekreterinin asker kokenli olma sartinin kaldirilmasiyla ilgili degildi.Son MGK toplantisindan sonra ortaya cikan sonuctan da goruldugu gibi Gizli Anayasa ile ilgiliydi.

Eskiden bu MGSB adi verilen belgenin eskiden MGK Genel Sekreteri tarafindan hazirlaniyordu bu kez bu belge veya anayasanin Basbakanin istegi dogrultusunda hazirlandigi ortaya cikti,Yine MGK toplantilarinda yer alan MIT,in sivillesmesi calismasinin bir sonucu MIT Mustesarligina gelen Hakan Fidan,in gorevini devraldigi donemde gizli anayasanin tartisilmaya acilmasi dikkati cekti.

Basina yansiyan ve yururluge yeniden girecek olan kirmizi kitap revizyone ugrasa bile varligini surdurecek.Bu kirmizi kitap Turkiye,nin gizli anayasasi olarak gundemde kalacak.Bu durumda derin devlet olgusu ve onun anayasasi devam edecek.Bazilari derin devlet tasfiye edilmiyor,AKP kendi derin devletini olusturuyor demisti.AKP Hukumetinin onunde engel olarak gorulen Kirmizi Kitap,taki belirlemeler hangi noktalarda degisiklige ugruyor,acik degil.

MGK toplantilarinda sik sik gundeme gelen ic ve dis tehditler gorusuldu seklindeki aciklamalarda gecen konularin artik dis baglantilari AKP,nin izledigi 2023 yilina kadarki perspektife ayarlanmis gorunuyor.
Ic tehditlerden artik Kurd sorunu guncelligini korumaya devam edecek gibi gorunuyor.Parcalanmis bir Somurge Ulke olan Kurdistan,daki gelismelerin Gizli anayasanin suresi ile ilgili temel bir konu oldugu artik gizlenewmiyecek bir gercek oldu.
Yasamimda tanik olarak istedigim bir"hasrette Kurd kadinlarinin bir araya gemesiydi."
Bu toplantinin temelini atan ve harcini kiran hayatta orselenmis,bir o kadar da cesur ve kararli,barisa yurekleriyle inanmis Kurd kadin arkadaslarima tesekkur ederek baslamak istiyorum.

Dogrusu dusunduklerimi gormek istiyordum.Kurd kadininin gozlerinde evrensel standardlara uygun bir demokrasiye dogru,geleneksel ice kapanik dusunce yapisindan,global bir dusunce yapisina gecmenin mutlulugu,gerginligi ve huznu oldugunu gordum.Aralarinda,kinlerden,nefretlerden kopuk gekmek bu olsa gerek.

Kurd kadinlarini dunyadaki degisim dinamigine,icinde bulunduklari durum geregi emekleyerek geldiler.Ancak dort parcadaki her parcanin ozel ve genel sartlari geregi,her ulke kendi kurdunu yarattiginin farkindaydilar.Ancak o ortak acilari,umutlari vardi.Dunyadaki degisim dalgasini erklen almislardi...Ama gec intikal etmislerdi.

Diyorlardi ki ;Kurd Sorunu,nun artik adinin iyi konulmasinin zamaninin gectiginin farkindayiz.Biz kladinlar yeni bir dil,yeni bir siyaset okumla doneminegirildiginin bilincindeyiz.Kurd kadini sorunlarini onurlu bir baris icin cok yaratici projelerin, dunyadaki genel ruzgarin verdigi enerji ile ulkelerindeki degisimin en onemli parcasi durumuna geldiklerini Diyarbakir ve Erbil,deki toplantida gosterdiler.

Sorunun cozumu,siyasi ortamin normallesmesi icin ulusal ve uluslararasi kuruluslardan yardim dilediler.dedik ki;gelin terdutlerinizi besleyen sorunumuzu soralim?Care arayalim.Bizim yalanci bahanelere ihtiyacimiz yoktu.Icimizi kemiren kandirmalara,yaniltma suphesini sokup atalim.Baris,ozgurluk ozlemlerimiz:amcak bunlar egemen guclerin sorumlulugundadir.Bunu zorlayalim?.Karsilik bulacagimiza hem fikir olunca,bu cabalarimizla bahari yaratacagimiza ve uzun omurlu olacagina inandik.


Benim icin yaptigim gorusmelerin tumu cok onemli.Bir o kadar da degeli idi Sayin Mesut Barzani ile yaptigimiz gorusme ,duygusal samimi ve bir o kadar da berrak di.

Kurd meselesi gundemde,ileri kadinlarimiz da endiselerinin kaygilarinin siyasi ve toplumsal fay hatttimizda biriken gerilimlerin bosaldigini soyleyemem.Ancak musterek iradeyle bunlari azaltmak,hafifletmek yolunu sectik.O iradeyi,uretecek,muzmin sorunun cozumu siyasi ortamin normallesmesi icin ulusal ve uluslararasi kuruluslardan yardim diledik.Dedik ki ,gelin teredutlerinizi besleyen sorumuzu soralim?Care arayalim!

Bizim yalanci bahara ihtiyacimiz yoktu.Icimizi kemiren kandirmalara ,yaniltma suphesini sokup atmak,Baris ozgurluk ozlemlerimiz.Ancak bunlar egemen gucleri sorumlulugundadir.Bunu zorlayalim?Karsilik bulacagimiza hem fikir olunca,bu cabalarimizla bahari yakalayacagimiza ve uzun omurlu olacagina inandik.
Rengarenk giyisiler icerisindeki biz kadinlar"artik yeter kan durmali,baris istiyoruz,ahlaki kodlar,otekilestirmeler istemiyoruz dedik.

Birara soylenen bir Kurd Ezgisi hepimizi aglatmaya,bir o kadar da gecmisimizi sorgulamaya goturdu.Ortak olan hikayelerimizi bu ezginin guftesinde dinledik.Kayiplarimizin ve cocuklarimizin mezarlarini biribirimize soramadik.
Ancak ucan kusun kanatlari da olabilir.Bunu daha guclu bir suskunluk duvariyla cevreleyerek gozlerimizle biribirine soyluyorduk.
Biraraya gelisimiz benim icin cekilen cilelerin hayal kirikliliklarinin elbet bir gunde fitil,fitil odenecek bedellerin mujdecisiydi.

Kararli Kurd kadinlari bu zorba ulkelerde mucadelelerini hic birakmiyacaklar.Yasadiklari acilari diri tutmak icin oyle kolay vazgececege benzemiyorlar.Cunku acilarini kaderlerini bir o kadar da ozlemleri olmus ve kaderlerioyle buyulenmisler.Onlar bu halleriyle hep aklimda kalacak.

Yuksel AVSAR
CANLAR.

Secim zamaninda,"ben bu cemevlerini aleviler icin yaptim"diyen Izmir Buyuksehir Belediyesi bugun Alevi-Bektasi derneklerini,cesitli oyunlar,baskilar ve tehdidlerle cemevlerimizden cikartmaya calisiyor.Bu tehdid ve baskilar ozellikle son iki aydir Bornova Pir Sultan Abdal Kultur Dernegi Cemevimiz uzerinde uygulanmaktadir.Cigli de aleviler icin yapildigi sozu verilerek yapilan cemevimiz Alevi derneklerine verilmezken,Bornova da"polisle,cilingirlerle geliriz derhal burayi terkedin tehdidleriyle cemevimiz bosaltilmaya calisiliyor.Bu sekilde cemevi tabelamiz defalarca indirilmeye kalkisilmis ve cemevimiz uzerinde kirli oyunlar cevrilmistir.

Ne oldu da Buyuksehir belediyesi cemevlerimizi biz Alevilerin elinden almaya calisiyor?

Buyksehir belediyesi ne hakla cemevlerimizde nasil ibadet edecegimize ve cenazelerimizi nasil kaldiracagimiza mudahele ediyor.?

Cemevleri"ibadet yeri degildir" diyen zihniyetleizi cemevlerimizden cikartmaya calisan zihniyet arasinda ne fark var?

CANLAR.

"Cemevlerini derhal terk edin"diyen bu zihniyete DUR! demek icin gelin cemevlerimize sahip cikalim,cemevleri belediyelerin degil alevilerindir!

Bizler Alevi-Bektasi federasyonu Izmir bilesenleri olarak tum alevi aydin,demokrat halkimizi basin aciklamasina davet ediyoruz.

CEMEVERI BELEDIYELERIN DEGIL;ALEVILERINDIR:

Basin Aciklamasi.

Tarih: 23/07/2010

Yer:Bornova-Ataturk Mah.Pir Sultan Abdal Kultur Dernegi-Cemevi.

Saat.19.00

Katilimci-destekleyiciler.
1-Ali Balkiz(Alevi-Bektasi federasyonu.Gnl.Bsk.)
2-Fevzi Gumus(Pir Sultan Abdal Dertnekleri Gnl.Bsk.)
3-Ercan Gecmez(Haci Bektasi Veli Anadolu Kultur Vakfi)
Dun ksam Turkiye,ye gelen ingiltere basbakani Camerun bugun Badsbakan Erdogan ile ikili iliskilerin yaninda bolgesel sorunlarin yaninda Turkiye-AB iliskilerini de gorusecek.
Bu gorusmelerde ticari iliskiler de gundeme gelecek.

Ingiltere Basbakani Erdoganla Kanada da G-20 toplantisinda karsilasmisti.Onun bu kez Turkiye,yi ziyaret etmesi herne kadar Erdogan,in gecen aylarki Ingiltere ziyaretine karsilik olsa bile zamanlama acisindan onemli bir surece denk geliyor.
Bu surecte Turkiye uzerine tartismanin yogun oldugu bir donemde Avrupa,ya da gostermelik bir cikis yapmasi bekleniyor.

Turkiye AB,ye 1999 sonbaharinda Helsinki Zirvesinde aday uye olarak kabul edildi.Turkiye ile AB arasinda uyelik muzakereleri 2005 de Erdogan doneminde basladi.Ne varki bu muzakere sureci hizli bir sekilde gelismedigi gibi bircok onemli konuda tikanmis durumda AB uyesi Kibris,a dahe Turkiye 5 yildan beri deniz ve hava alanlarini acmadi.

Turkiye firsat ariyorki KKTC bagimsiz bir devlet olarak taninsin gectigimiz aylarada Rusya Turkiye,nin Osetya ve Abhazya,yi tanima karsiliginda Rusya,nin da KKTC,yi tanimasi istedigi,bu istemin iki konu ayni degildir diye red edildigi hatirlandiginda Turkiye,nin de AB,ye uyelik konusunda ikiyuzluce yaklastigi acikca gorulmektedir.

Turkiye,nin AB,ye uye olmasini Isteyen Isvec,in kendi donemine ait olmasi gereken AB raporunu donem baskanliginin bitisinden sonra yayinlamasi ve bu raporda gecen agir ifadeler dikkate alindiginda Turkiye ile iliskilerde belirsizligin surdurulmesi yonundeki egilimin basini ceken Ingiltere,nin tutumunu devam ettirecegi anlasiliyor.

Ingilter basbakani Camerun,un Turkiye,yi ziyaretine denk gelen bir tarihte AB disisleri bakanlari Izlan,da ile ilgili uyelik basvurusunu gorusecekler ve onu aday uye olarak kabul edecekler.Onun aday uyeliginin kabulunden sonra 2011-2012 tarihlerinde uye olmasi bekleniyor.

Onun 17 haziran,daki aday uyeligini kabul eden Isvec idi.Kimi cevreler bu iki ulke arasindaki cografik,kulturel ve stratejik konular nedeniyle onceligini aciklasalar bile burada AB,nin alinacak uyeleri sisteme entegre etme konusunda yeterlilik ve baska nedenler de bulunuyor.

Turkiye,nin AB,yle olan iliskilerinde NATO onemli bir yer tutuyor.Ne varki son Iran ve Israil ile Turkiye,nin carpik iliskileri gozonune alindiginda Turkiye,nin NATO icerisinde de guvenilir bir guc olmadigi artik sikca tartisilan bir konu haline geldi.

Turkiye ile iliskilerde meydana gelen celiskileri AB,ye yukleyen AB,de savunma bakani R.Gates,in tutumuna benzer bir tavri Ingiltere basbakani,nin da alacagi tahmin ediliyor.Bu durum Turkiye,yle AB iliskilerini iyilestirmekten cok Anglo-Saxon egemenligini amacliyor.Turkiye de bu durumu bir donem daha surdurmeyi kendi cikarlarina uygun goruyor.

Inmgiltere Basbakani ile Erdogan arasinda bolgesel sorunlar da gorusulecek.Gorusulecek konular arasinda Iran,in durumu Irak,la iliskiler Israil-Arap catismasi merkezli Filistin sorunu ve Kibris meselesi de yer alacak Gorusmelerde Turkiyenin ic politikasi kapsaminda yer alan Kurd sorunu ile Ermeni sorunu da yer alacak.

Turkiye,nin Eylul ayinda Ermenistan,da yapilacak NATO tatbikati icin Ermenistan ile iliskilerde gostermelik yumusama belirtileri gostermesi herhangi bir cozum uretmeyecegi gibi dis politikada izlenecek taktikle ilgili gorunuyor.

Gectigimiz yakin tarihte Kafkas ulkelerini dolasan ABD disisleri bakani.nin Turkiye,yi ziyaret etmeyisi dikkati cekmisti.
Eski Federal Yugoslavya cumhuriyetlerinden Hirvatistan,in Bagdad,dak elcisi Berko Vakas Kurdistan bolgesi hukumeti basbakani behram Salih ile yaptigi gorusmede Kurd Hukumetinin cevresiyle iyi iliskiler kurarak bolgenin uluslararasi planda bir mesruyet ve atilim kazandigini belirtti.

Gecen hafta gerceklesen gorusmede Kurdistan bolgesinde bir ticaret ofisi actiklarini soyleyen Elci Berko vakas kulturel faaliyetler icinde Kurdistan,da girisimlerde bulunduklarini soyledi.Kurdistan Bolgesi Basbakani Behram Salih,in Hirvatistan,la gelisen iliskilerden memnun olduklari ve bu iliskinin Irak ve Kurdistan Halki,nin yararina oldugu belrtildi.

AB ile 2007 yilinda uyelik muzakerelerini surduren.AB uyesi olan eski Yugoslavya federe Cumhuriyeti Slovenya ile sinir sorununda cozumsuzluk nedeniyle muzakeresi durdurulan Hirvatistan,in Irak,taki gelismeleri yakindan takip ettigi ve merkezi hukumet ile bolgesel hukumet arasindaki sorunlara ragmen diyalog yoluyla cozulmesi cabalarini takdir ettigi elcinin aciklamalarindan anlasiliyor.

Bilindigi gibi Irak,ta bolgesel hukumet ile merkezi hukumet arasinda kurdistan bolgesinin sinirlarini belirleyecek 140.madde halen daha anayasa da yer almasina ragmen uygulanmadi.Bu konuda bolgesel yonetimin cabalarinin kendileri icinde bir deneyim oldugunu Hirvatistan Elcisi,nin kabul ettigi anlasiliyor.

Hirvatistan elcisinin Kurdistan Bolgesel Yonetimi Basbakani Behram Salih,i ziyaretinin ardindan Hirvatistan Cumhurbaskani Sirbistan,la iliskileri duzeltmek icin 10 yil oncesine ait Soykirim Onergesini cekeceklerini acikladi. Bu aciklamanin aradindan Sirbistan ve Hirvatistan Cunhurbaskanlari yaptiklari ortak aciklamda gecmise ait ortak vizyonlari dile getiren aciklamalarda bulunmasi dikkati cekti.
Dun Turkiye,deki IHH adli sozde sivil orgutun onculugunde duzenlenen Rotamiz Gazze Yukumuz insani yardim adli eylemi gerceklestirmeye calisanlara Israil,in mudahalesi uzerine tepkiler suruyor.

Dun Turkiye,nin cagrisi uzerine toplanan BM Guvenlik konseyi topanarak konuyu gorustu.BM adina yapilan aciklamada Israil kinanirken gozaltina alinanlarin serbest birakilmasini istedi.BM Guvenlik Konseyi,nin topantisindan sonra gozler Suriye,nin cagrisiyla bugun toplanacak olan Arap Birligi toplantisina cevrildi.

Bu toplanti oncesi bir aciklama yapan Arap Birligi genel sekreteri Amr Musa yapmis oldugu aciklamada Israil mudahelsini kinamis Israil,e karsi alinacak sonraki tutum icin Arap Birligi,nin toplanacagini aciklamisti.

Arap Birligi toplantisi oncesi Misir Israil elcisini geri cekmisti ayrica FKO genel baskani Mahmud Abbas Misir,in Gazze,ye uyguladigi ambargoyu kaldirmasini istemisti.Arap Birligi uyesi olan FKO,nun Israil,i kinamasi ve eylemcileri Filistin sehitleri olarak anmasi dikkati cekti.Israil ile iliskilerin masaya yatirilmasi toplantidan konunun Islam konferansina havale edilmesi bekleniyor.

Bilindigi gibi Arap Birligi gibi Islam konferansi da Suudi Arabistan Tarafindan hazirlanan 2002 tarihli Arap-Israil-Filistin iliskilerini iceren baris planini savunuyor.IKO Genel sekreteri Ihsan Ekmeleddin de yapdigi aciklamada Israil,i kinamisti.

Islam konferansi uyesi olan Turkiye,nin Israil,e karsi genis bir cephe kurmayi savundugu bu politikayi Yeni Osmanli politikasi ile sentezlemeye calistigi biliniyor.Hatta israil ile iliskileri olamasina ragmen AKP Hukumeti,nin eski osmanli sinirlari uzerinde yapilan analizlerin bir sonucu olarak bu provakasyonn hazirlandigi soylenebilir.

Israil ile iliskileri red eden HAMAS cizgisi 1988 yilina kadar FKO tarafindan da savunulyordu
1993 te basliyan Oslo baris sureci.nin sebote edilmesini hedefleyen HAMASin arkasinda sadece Iran ve Suriye degil ayni zamanda Turkiye de bulunuyor.Hatta HAMAS,in ve Iran,in Suriye,nin uzlasmaz politikasinda en buyuk rolu oyniyanlardan biri.

Nitekim gostericilerin Filistin Bayraklarinin yaninda ellerinde Turk bayraklari ile yaptiklari gosteriler,Israil ile Gazze bolgesi sinirina yerlestirlilen Turk bayraklari bunun isareti.Ayrica bunu destekleyen Hamas liderlerinin aciklamalari bunlari kanitliyor.

Sanki Israil hukuktan anlamiyormus,dunyanin geliskin teknolojisinden yararlanamiyan geri bir ulkeymis gibi asagilik kompleksli politika uzerinden Israil,in haydutlugundan ve devlet terorizminden Erdogan liderligindeki AKP tarafindan savunuluyor.Daha gectigimiz yakin donemde Istail,li bir general once aynaya bak diyerek tutkiye,yi elestirmisti,Israil ordusunu elestirme hakkinin dunyada en son olarak Trk ordusu tarafindan yapilabilecegini soylemisti.

Bu son eylemle birlikte gundemi degistirmekte kismen basarili olan AKP,nin yonetimi ve izledigi politika nedeniyle son durumun gundeme geldigi Turkiye de tartisilmaya baslandigi soylenebilir.Daha once Ariel SHARON ve ABD Devlet baskani G.BUSH doneminde izledigi politika uzerine Wall Street gazetesinde cikan kucuk kafali Megalo-Manyak Turkler ucuncu sinif bir devlet olmak istiyorlar seklindeki yazidan sonra telesa kapilan basbakan Erdogan Israil Basbakani A.Sharon uzerinden ABD ile iliskileri duzeltmek icin arabulucu olmasini istemisti.

2007 yili sonlarinda Israil,in Gazze,ye mudahalesine karsi sert suclamalar yoneten Turkiye,nin sozde Orta-Dogu ilderligi hesaplarinin son Israil Karsi koymasiyla cikmaza girdigi hatta son Isril,in Gazze,ye yonelik Turk provakasyonun bosa cikarmasiyla Turkiye,nin burnunu kirdigi soylenebilir.Gazze uzerinden Mucahit olmak isteyen Erdogan,in bos sloganlarla meshur olan hocasi Erbakan,in Israil,in tutumu savas nedeni Islam ulkeleri geregini yapmali sozleri dikkati cekti.

Gazze eylemcilerinin bir kesimi mensup olduklari ulkelere gonderilirken Israil,in icerisinde Turklerin cok oldugu bir gurubu tutukladigi aciklaniyor.Buyuk ihtimalle Israil onlar hakkinda dava acacak.Bu dava uzerinden israil,e yonelik suclamalara cevap verecek.
Almanya-Osmanli ittifaki,Malta surgunleri ve Dersim Soykirimi-Ali Haydar Koc.

Almanya birinci dunya savasi,nda ingiltera ve Fransa,nin somurge sinirlari icinde bulunan Kuzey Afrika,Orta-Dogu,nun bir kismi,Iran ve Hindistan hattindaki somurge bolgelerini denetim bir altina alabilmek icin,Osmanli Ittihat Terraki Yonetimi ile isbirligi yapmayi cikarlarina uygun gormustu.
Iki devleti biraraya getiren onemli siyasal faktorlerden biri de somurge sinirlari genis bir alana yayilmis nufuzlu,buyuk bir Almanya Imparatorlugu yaratmak ve sinirlari Balkanlardan,Orta-Asya,ya kadar uzanan buyuk bir Turk-Turan devleti gerceklestirme dusu idi.Ayrica Almanya,Hindistan,Kafkasya,Kuzey Afrika ve Orta-Dogu,nun bir kisminda ve diger musluman ulkelerde Osmanli halifesinin nufuzunu kullanarak,cesitli siyasal propagandalarla Ingiltere aleyhine isyanlar cikarmak amaciyla somurgeci niyeti tasiyan nufuzunu genisletme istegiydi.

Ingiltere ise,Almanya ve Osmanli ordularini Kurdistan,da sirirli tutmak siyasati izleyerek,uzak Asya,daki somurgelerini korumayi amacliyordu.Ornegin,Ingiltere,nin bu savas taktigi sonucunda,Kafkasya,Kuzey Afrika,Iran,Irak uzerinden uzak Asya,ya gonderilen Osmanli ve Almanya ordulari,Kuzey Kurdistan,in uc sinirlarini gecememisti.

Kurdistan,in onemli bir savas alani olarak secilmesi,Almanya,Osmanli ordularinin Kurdistan,da sinirli tutulma stratejisi Kurdistan,in soykirimi ve tehcir bosaltilmasi da dahil genel anlamda Kurd Ulusunu cok olumsuz bir sekilde etkilemisti.Bu durum kurdistan,da yasayan Ermeniler,Suryanileri,Yahudileri,Rumlari ve Araplari da etkilemisti.
Ornegin Ermeni ve Kurd soykirimlarinin ortaya cikmasini saglayan onemli siyasal faktorlerden biri de,uzak Asya somurgelerine ulasma stratejisiydi.

Birinci dunya savasinda,Ittihat Terraki Cemiyeti,nin bir istihbarat orgutu olarak gorulen,fakat Almanya,nin bir siyasi tasarisi olan,Teskilat-i Mahsusa"ise tamimiyla Almanya,nin cikarlarina gore yapilandirilarak,Hindistan,a kadar olan cografik alanlarda cesitli paravan orgut ve isimler adi altinda propaganda faaliyetlerini yuruterek,Osmanli halifesi adina Almanya,nin somurge siyasetine hizmet ediyordu.Ornegin Almanya tarfindan kurulan"Rauf Bey Mufrezesi"bu paravan orgutlerden biriydi.Ve faaliyet olarak da Dogu Kurdistan secilmisti.

Bazi belgelerde gecen iddialara gore,Iran,irak ve Kurdistan,in buyuk bir kisminin ittihatcilar tarafindan Almanya,ya satildigi bicimindedir.Ingiltere ise,bu siyasi durumu bolge halklari nezdinde onemli bir propaganda malzemesi olarak kullanmisti.Bu siyasi durum kurdler arasida buyuk huzursuzluklara yol acmisti.Ornegin,Almanya ve ittihatcilar tarafindan Dogu Kurdistan,dan bazi kurd asirtelerinin gocertilmesi,bu huzursuzlugun bir sonucuydu.

Osmanli ve Almanya yonetim Rusya ve ingiltere,nin Kurdistan,da kurd Asiretlerini kiskirttigi icin gocertilmesi gerektigi propagandasini yapayi uygun gormuslerdi.(Bkz.Mustafa Balcioglu,birinci dunya savasi baslarinda Romantik bir Turk-Alman projesi-Rauf Bey Mufrezesi)Ayrica bu iddiayi dogrulayan olgulardan biri de Almanya askeri atesesinin iran ve Kurdistan,da halka bol para dagitmasi,halkin gonlunu almaya calismasi ve Colmar von der Goltz ile Talat pasa tarafindan cekilen telgraflardan anlasilmaktadir(Bkz,Pomiankowski,der zussamenbruch des ottomanischen Reiches,Errinerungen am die Turkei aus der zeit des Weltkriges-1928Otto liman von sanders,funf jahre Turkei-1919).

Her ki kaynakta da dolayli olarak Iran ve irak ve kurdistan,in bir kismini kapsayan satis iddiasi dogrulanmakta,Almanya,nin Teskilat-i Mahsusa uyeleri arciligiyla yaptigi cihat propagandasi ve kurdistan uzerinden gelistirmeye calistigi somurge siyaseti ile ilgili genis bilgiler verilmektedir.

Almanya,nin Hindistan,a kadarsomurgeler olustrma siyaseti ile Ittihatcilarin Orta-Asya,ya kadar Turk-Turan imparatorlugu kurma gayasine bagli olarak,birinci dunya savasinin sonuna kadar soykirim,tehcir,gocettirme yoluyla kurdistan,in bosaltilmasi saglanmistir.

Savasin galibi Ingiltere yonetimi Osmanli sinirlarinda kendi siyasi anlayisini savunan bir yonetim ve buna bagli olarak bir siyasi kadro olusturmaya calisiyordu.1919 dan itibaren M.kemal ile yakin isbirligi icerisine giren Ingiltere Almanya,nin nufusunu sinirlayarak,onun etrafinda kendisine bagli yonetim kadrosu olusturarak 1923 surecine siyasal zemin hazirlayarak,Kurdistan devletinin kurulmasini engellemisti.
M.kemali lider pozisyonuna getirebilmek ,ve onun siyasal olarak onunu acabilmek icin savasta ve savas sonrasinda Almanya taraftarligi yapan ITC kadrolarini Divan-i harp-i orfi idare mahkemelerinde 1914-1918 arasinda gerceklestirilen Kurd soykirimi(Ermeni Soykirimi ?)ve Kurdistan,daki etnik temizligin dile getirilmesi ingiltere,nin krdlere karsi bakisina isaret ettigi gibi mustafa kemel ve etrafindaki kadrolara da siyasal guc kazandirmisti

1919.dan itibaren ingiliz taraftari bir siyaset izleyen ve ingiliz yonetimiyle isbirligi icerisinde olan m.kemal ingiltere,nin destegiyle Kurd meselesini bertraf etmek,kurdistan topraklarinin buyuk bir kismini Turklerin yasadigi bati-Anadolu topraklarina katarak Turklerin somurgesi yapmay garanti etmisti.

Birinci dunya savasi esnasinda soykirim planiyla Kurdistan,da isledikleri suclardan degil,imgiltere,nin somurge calismalarini rahatsiz ettikleri icin 1919 da Divani harp mahkemelerinde yargilanarak Malta,ye surulen ITC kadrolari ile 1935-1938 yillari arasinda Dersim Soykirimi anlayisiylazorunlu tehcire tutulan kurdleri karsilastirarak Turkiye,de siyasi malzeme olarak kullanilmasi,insani olmiyan bir siyasi olguyu karsimiza cikarmaktadir.

Turkiye Basbakani R.T.Erdogan,in Dersim surgunlerini iceren belgeleri aciklama soylemi"bir taraftan bu belgelerin siyasi malzeme olarak kullanilmasi,kurdistan,daki cesetler uzerinde siyaset yapmasi,soykirim olgusunu siyasi santajlarda kullanmasi insani bir durum degildir".Ornegin 1937-38 de yuzbinlerce kurdun soykirim yoluyla yokedilmesi/topraklarindan surulerek tehcir yollarinda olume terk edilmesi sozkonusudur.1937-1938 de Dersim,de etnik temizlik anlaminda soykirim ve insanlik sucu islenmistir.

Genelkurmay baskanligina bagli ATESE arsivinde gizli tutulan belge ve bilgilerin tarihcilere sunulmasi,Kurd tarafina teslim edilmesi sonucunda kamuoyunun daha dogru bilgilendirilecegi kanaati ve dusuncesindeyim.

maandag 7 maart 2011

Saziya "Parastina Gelen Di Bin Tehdite", di nawbera rojen 20-25,e Ilone de,li Kereme Kurdistane ji bo kemnetewen Kurdistane kongreyeke li dar dixe.

HEWLER-Rexistina Parastina Gelan Di Bin Tehdite Li Herem Kurdistane ji bokemnetewen di nawbera 20-25 Ilone de kongreyek li dar dixe.

Berpirse Sexa Herema Kurdistane ya Rexistine ya Parastina Gelen Di Bin Tehdite,Mesut Serbesaxi,derbare giredana Kongre kemneteveyan li Hereme Kurdistane regihand ku ti Cihuyek ji bo ve kongre naye vexwendin.Cigire Berpirse Civata kemnetewayen Iraqe,Nizar Heyder ji dibeje,giring e kongre bi belgename,agahi,serjimeri u wenayen be belgekirin.

Mesut Serbesaxi derbare armanca giredana ve kongre ji aliye rehistina wan we,ku biryar e ji 20-25 Ilona 2010,an li Hewlere be sazkirin,da zanin ku kongre ji bo pesandina bihevre jiyan u biratiya nawbera netewa u olan li Herema Kurdistane ye."Kongre 4 mijaran sereke li ser tevahiye mezheb u neteweyen Hereme Kurdistane,awaye dabesbuna wan u cografi,daneberheva rewse mafen wan di hemu waran de beri raperina 1991 u pisti we u heta iro.

Minakaseya rewsa hewwelatiyen ku ji tirsa eris u terrore li navceyan Iraqe yen din xwe li Herema Kurdistane girtine."Serbesaxi derhege nunertikirina netewaye Cihu di konferanse,dibeje:"Ti keseki Cihu nehatiye vexwendin,ji ber ew niha li Herema Kurdistane nemane."

Kongre Herema Kurdistane wek derguse bihevre jiyane u nimune li Rojhilata Navin."Ji aliye Sexa Kurdistane ya Rexistina Parastina Gelen lijer Tehdite,bihevkariye Peymangaha Wellsburg a lekolinen akademik,Yekitiya Federe ji bo Asiti ya nawdeleti u Nawenda Enfal li Kurdistane bajare Hewlere bireve dice.

Endame Komiteya Bilind a Amedekirina Kongre,Romyo Hekari,ji bo Rudawe got ku ji Amerika,Avusturalya,Ewrupa u Rojhilata Navin Hukimet,parlemen,sazi u hejmereke lekoliner u cawder ten vexvendin."

Rexistina Parastina Gelen Di Bin Tehdite,saziyeke Alman e u di ware cawderikirina ol u netewayen li cihane kar dike.Seroka saziye Kemal Sido ye.Sala 2006,an yekem saxa xwe li Herama Kurdistane vekir.

Cigire Berpirse Rexistina Ciwata kemnetawayiyen Iraqe,Nizar Heyder,diyar kir ku her xweldanek ji bo ronkirina pirsen kemjimaren oli u netewi li Iraqe,kareki pejirandi u bes e u ji ben parastin,diwe di kongre de zimane serjimeri,wene u belgeyan be bekarinin.

Berpirse Romyo Hekari ji da zanin ku ew dixwazin li bajaren Kerkuk,Duhok,Sileman u Bexda ji saxan Rexistina Parastina Gelen Di Bin Tehdite i vekin.

Kauynak:Hemin Baban Rehim- 31.08.2010 Rudaw.
Isgalci,Somurgeci,Barbar Turk Devleti,nin guvenlik gucleri katliamlarina devam ediyor.Insanlar bulundugu cografyadan goce zorlamak,bolgenin zengin cografyasini tahrip etmek icin her yol deneniyor.Zulum ve insanlari katletme devam ediyor,Iste bu nedenle Istanbul,da yasayan Dersimliler bu gidise dur denilmesi ve insanlarin duyarli olmasi icin bir yuruyus duzenliyorlar ve basin aciklamasi yapacaklar.

Bu eylemle ilgili DEDEF Munzuru Koruma Kurulu bir cagiri yapti.Metini yayinlamayi bir dayanisma gorevi olarak nitelendiriyoruz metin soyledir:

SESIMIZE KULAK VERINIZ//BIR YIKIM DAHA ISTEMIYORUZ.

Dersim,in yasam yollari,Dersim,in newfes aldigi bolgeler,suyun beslendigi yamaclar yakiliyor Dersim ates icinde,Dersim yaniyor.

Yandim ey insan...Neredesin!

Dersim cografyasinda kuslar kayboluyor,keklikler ve insanlar yoreyi terke zorlaniyor.Yeni agaclar icin ne kadar beklemek gerekiyor?...Bilen anlatsin ogrenelim.Ayni oykuleri dinleyemezsin yandiktan sonra dedi mese! Yanililiyorsun anlaticin bundan sonra.

Vicdaniniza sesleniyoruz
Dersim,in daglari ve kuslari yikiliyor ve yakiliyor.
Dersim,in gecmisi yok ediliyor.
Nerdesiniz?

Eylem yeri:Beyoglu Tunel

Eylem saati:12.30.

Eylemi duzenleyen:DEDEF/Munzur,u koruma kurulu,

Kontakt-info:munzurukurulu@gmail.com.
Basbakan Erdogan,in A.ocalan ile MIT gorusmesi hakkindaki inkari,itirafa donusuyor.Bu gorusmeyi yalanlayan Erdogan topu Devlete atti.Bu konuda konusmak zorunda kalan Cumhurbaskani A.Gul yaptigi aciklamada terror sadece silahla cozulmez dedi.

Erdogan eski soylediklerini inkar ederek bu kez Hukumet terror orgutuyle oturmaz.Devletin bazi kurumlari vardir,onu devlet yapar demisti.Erdeogan,in bu aciklamasinin ardindan devreye giren A.Gul sunlari soyledi:

Devletin gorevi birirmektir.

"bir devletin gorevi terroru ve terror orgutunu bitirmektir.Basta silahli kuvvetler,emnbiyet teskilati,hepsi butun gucuyle terroru bitirmek,yeni sehitler vermemek ve onunmuzdeki bu tehdidi yok etmek icin gorevlidir."

Tum imkanblar seferber edilir.

"Terrorle,sadece silahla mucadele edilmez.Butun imkanlar seferber edilerek mucadele edilir.Turkiye,nin basindaki bela olan terror orgutu ile mucadele icin komsu ulkeler,diger ulkeler,mutteffik ulkelerin katki vermesi lazim"

"Baska unsurlar vurgusu.

Yeri geldiginde diplomasi,asker ve polisimiz devreye girer.Yeri geldiginde terrorle karsi karsiya olan halkimizi kazanmak icin baska unsurlar devreye girer.Ekonomik,sosyal,kulturel faaliyetler bunun bir parcasidir."

Yukarida A.Gul,un aciklamalarindan da anlasildigi gibi A.Ocalan ile yurutulen gorusmenin amaci aciktirki A.Ocalan eliyle PKK ve ona yakin destekci guclerin tasfiyesidir.
A.Gul,un bu aciklamasi ile gecmiste aciklama yapan Ilker Basbugun aciklamalari karsilastirildiginda arad fazla bir fark gorulmez.

Bu konuda yapilan aciklamalarin ardindan soz alan ana muhalefet partisi olan CHP,nin lideri K.Kilicdaroglu ise sunlari soyledi:

Sayin Basbakan diyorki devlet gorustu,hukumet gorusmedi.devlet kim?Devlet diye bir sahis var mi?Devlet bir kurumdur.Hickimse basbakandan habersiz gidip konusamaz.Sayin basbakan dun itiraf etmistir.
K.Kilicdaroglu konusmasina soyle devam etti.Devlet bu tur temaslari yapabilir.Ama bunu iktidarda kalmanin bir yolu olarak ve referandumda evet oyu alabilmek icin kullanmak buyuk bir hatadir.

KCK Baskani Murat karayilan,in aciklamasiyla gundeme gelen gorusme artik bu aciklamalarla birlikte sir olmaktan cikmis oluyor.
Kilicdaroglu,nun aciklamasinin Hukumet-Devlet iliskileri baglaminda hata olarak degelendirmesi yeni bir tartisma surecine girildigine isaret ediyor.

Devlet,Hukumet ve Devlete yakin parti ve cevrelerin tutumu bu iken PKK,ya yakin cevrelerden celiskili aciklamalar gorunuyor.
Konuyu desifre eden KCK baskani M.karayilan HPG,nin tek tarafli ateskesini A.Ocalan ile yapilan gorusmeye baglamisti.Bu ateskes sureci bir bakima pratik bir adim gibi gorunse bile guvensizlik ortaminda yeniden catismalari baslatacak bir gelisme surecini isaret ediyor.

Gecmiste yani A.Ocalan,in Kenya,da yakalanip Turkiye,ye getirilmesi,nin ardindan A.Ocalan,in yapmis oldugu savunmalar ve pratik adimlari kurdistan,da ve Dunyada hayal kirikligi yaratmisti.
O gunden buyana onemli degisimler yasandi.A.Ocalan,in muhatap alinmasi seklinde yapilan aciklamalar ve uygulamalar PKK ve cevresini guvenilir dostlar elde etmekten alikoydugu gibi istikrarsizligin da bir nedeni olarak ne zamana kadar devam eder.Bu konuda kesin fikir belirtmek zor gorunuyor.
Anayasa Referandumu calismalari hizla devam ederken ,son MGK toplantisinda Kirmizi Kitabin yeniden yazildigive tartismaya acildigi gundeme yerlesti.Basina yansiyan heberlere gore bu kitap Ekim ayinda yapilacak toplanmtida gozden gecirilecek.

Kirmizi kitap adi siyasi literaturde kirmizi asilmaz cizgiler olarak adlandiriliyor.Bu bir bakima anayasalar cercevesinde hareket etmesi gereken hukumatlere dayatilan bir cerceve oluyor.

Ikinci Dunya Savasi,ndan sonra cok partili sisteme gecildigi iddia edilen Turkiye,de 1960,1971,1980 yilarinda uc kez askeri darbe yasandi.bu askeri darbelerin sonuncusu olan 12 Eylul Anayasasi tartismalari gundemde tartisilan konu oluyor.12 Eylul darbesi,nin urunu olan Anayasa halen daha yururlikte.eger anayasa referandumunda evet oyu fazla cikarsa 12 Eylul darbesini yapanlarin haklarinda ve icraatlerinda sorusturma yapilmasini engeliyen 15.gecici madde kalkmis olacak.

1999 Ekiminde AB,ye aday olan ve 2005 tarihinden itibaren uyelik muzakerelerini surduren Turkiye icin onemli kabul edilen anayasa degisiklikleri ilgiyle izleniyor.Bu izleme elbette sadece Turkiye,nin AB,ye uyelik proseduru ile ilgili degil ayni zamanda Avrupa.,nin guvenligi ve istikrari ile de ilgili.1992 yilinda SSCB ve Dogu Avrupa ulkelerinde meydana gelen degisimler neticesi AGIT soguk savas ve Avrupa,nin bolunmuslugunu simgeliyen Yalta konferansi,nin sonuclarinin ortadan kalktigini aciklamisti.

Dogu Avrupa,nin bolunmuslugu ve iki kutupluluk iliskisi icerisinde gelisen soguk savas urunu olan yapilanmalar olarak adlendirilan derin devlet olgusu onemli olcude Avrupa,da asildi,demokrasinin gelismesinde engel olan kurumlar gozden gecirildi veya tasfiye edildi.

12 Eylul Anayasasi tartisilirken siksik gundeme gelen derin devlet tartismasinda Gizli Anayasa yeterince tartisilmadi.Gectigimiz gunlerde Basbakan Yardimcisi Bulent Arinc Turkiye,de artik Sivil MGK var demisti.Onun bu aciklamasi sadece MGK Genel Sekreterinin asker kokenli olma sartinin kaldirilmasiyla ilgili degildi.Son MGK toplantisindan sonra ortaya cikan sonuctan da goruldugu gibi Gizli Anayasa ile ilgiliydi.

Eskiden bu MGSB adi verilen belgenin eskiden MGK Genel Sekreteri tarafindan hazirlaniyordu bu kez bu belge veya anayasanin Basbakanin istegi dogrultusunda hazirlandigi ortaya cikti,Yine MGK toplantilarinda yer alan MIT,in sivillesmesi calismasinin bir sonucu MIT Mustesarligina gelen Hakan Fidan,in gorevini devraldigi donemde gizli anayasanin tartisilmaya acilmasi dikkati cekti.

Basina yansiyan ve yururluge yeniden girecek olan kirmizi kitap revizyone ugrasa bile varligini surdurecek.Bu kirmizi kitap Turkiye,nin gizli anayasasi olarak gundemde kalacak.Bu durumda derin devlet olgusu ve onun anayasasi devam edecek.Bazilari derin devlet tasfiye edilmiyor,AKP kendi derin devletini olusturuyor demisti.AKP Hukumetinin onunde engel olarak gorulen Kirmizi Kitap,taki belirlemeler hangi noktalarda degisiklige ugruyor,acik degil.

MGK toplantilarinda sik sik gundeme gelen ic ve dis tehditler gorusuldu seklindeki aciklamalarda gecen konularin artik dis baglantilari AKP,nin izledigi 2023 yilina kadarki perspektife ayarlanmis gorunuyor.
Ic tehditlerden artik Kurd sorunu guncelligini korumaya devam edecek gibi gorunuyor.Parcalanmis bir Somurge Ulke olan Kurdistan,daki gelismelerin Gizli anayasanin suresi ile ilgili temel bir konu oldugu artik gizlenewmiyecek bir gercek oldu.
Meryem Ana,nin goge yukseldigi yer olarak kabul edilen Sumela manastirinda ayin yapildi.Bu ayin fener Patrigi tarafindan yonetildi.

Trabzon,un macka ilcesinde bulunan Sumela manastirinda yapilacak olan ayin icin belediye baskaninin desteginde hazirliklar yapildigi.Ayine Turkiye basta olmak uzere Yunanistan,gurcistan ABD ve Rusya olmak uzere bircok ulkeden hiristiyan Ortadoks,un geldigi aciklandi.Ayini yoneten fener Patrigi Bartholomeus,un yaptigi konusmada sunlari soyledigi belirtildi:

Bartholomesus Karadenizlil,lerin,Trabzonlularin sicakkanli ve misafirperver oldugunu belirterek,88 yil sonra Sumela Manastiri,nda tarihle ve sizle bulusmaya geldik.
Cok uzun ayriliktan sonra bu muhtesem bolgede ve tarihi manastirda ibadetimizi yapmamiza vesile olan yuce Allahimiza hamd olsun.Sumela Manastiri on yillarca bir efsane gibi aramizda sabirla bu gunleri beklemis,ortodoks camiasinin,hatta tum Hiristiyan Camiasi,nin en onemli gunlerinden biri olan Aziz Meryem Ana,mizin olum yildonumunun oldugu bir tarihte,yani 15 Agustos,ta burada bulunmaktan ve ayini yonetmekten buyuk bir onur ve mutluluk duyuyorum dedi.

Sumela Manastiri,nin Ortodoks Hiristiyanlara bir gunlugune de acilmasi onemli bir olay olmasina ragmen Turk Devleti,nin gercekten layik bir devlet olmadigina isaret ediyor.88 yil once yani 1922 yilindan beri Sumela manastiri,nin kapali olmasi Lozan Anlasmasi oncesi olaylari bize hatirlatiyor.

Bilindigi gibi Lozan antlasmasi onceki bir antlasma olan Sevr Anlasmasinda Istanbul Uluslararasi bir bolge Trabzon ve cevresi ise Bagimsiz bir Pontus devleti,nin kurulacagi bir bolge olarak kabul ediliyordu.

Lozan antlasmasiyla birlikte Hiristiyan dininden olanlar bir azinlik olarak kabul edildi.Pontuslular,in buyuk bir kesimi hiristiyan olanlar basta Yunaniastan olmak uzere bircok ulkeye goc etti.
Emekli Koramiral Atilla Kiyat,bir televizyon programinda cok carpici aciklamalarda bulundu.Atilla Kiyat faili mechul cinayetlerin devlet politikasi oldugunu,o donem ust tegmen,yuzbasi olan kisilerin emir uzerine bu cinayetleri isledigini ifade etti.

ISTANBUL/Emekli Koramiral Atilla Kiyat Haberturk,un sansursuz programinda failio mechul cinayetlerle ilgili carpici aciklamalar yapti.Emekli koramiral"93-97 yillari arasinda" islenen faili mechul cinayetlerin devlet politikasi oldugunu,o donrm yuzbasi ve ust tegmen olan kisilerin emir uzerine bu cinayetleri islediklerini belirtti.

Koramiral donemin cumhurbaskanlari,basbakanlarinin ve genelkurmay baskanlarinin hesap vermesi gerektigini soyledi.Iste cok konusulacak aciklama:

"1990,la 2000" yilari arasinda yapilanlar bir devlet politikasi olmasina ragmen,bolgede ulkesine karsi kin kusan bir nesilin yetismesine sebep olmustur.Hukuk disi uygulamalar olmustur.
Bugun Ergenekon,da faili mechul ciayetlerden dolayi suclanan ve iceride olan kimseler vardir.Ama ben devamli soyluyorum,bu arkadaslar o zaman(simdi Albay bunlar)Ust tegnmendi,yuzbasiydi.

Simdi diyorlarki,sen Cizre,deyken muhtar oldurdun,falancayi oldurdun.sene kac?1994,1995...simdi ben diyorum ki,,lutfen 1993,un,94,un,95,in 96,nin,97,nin basbakanlari,cumhurbaskanlari,genelkurmay baskanlari,OHAL valileri...yataginizda nasil rahat uyursunuz,lutfen cikip aciklayin,bu yillarda islenen faili mechuller terrorle mucadele icin devlet politikasiy miydi? ve bu cocuklar devlet politikasini mi uyguladilar?

Hayir boyle bir devlet politikasi yok"diyorsaniz,soyleyin hayir,soylemiyorlar,ben o zaman devlet politikasi oldugunu dusunuyorum.
O zaman malesef ulkeyi idare edenler,faili mechullerin de terrorizme onlem olarak gorduklerini dusunuyorum.Cunku bir ust tegmen"Ben Hasan,la,Mehmed,i bir halledeyim de bu terrorizmi bitireyim diyemez,birileri emir verdi"
38 Dersim Katliami,nin ardindan idam edilen Seyit Riza,nin heykeli sorusturmalik oldu.Tunceli,de dun aciulisi yapilan heykele,ayni gun valilik tarafindan suc duurusunda bulunuldu.

TUNCELI-Tunceli Belediyesi tarafindan duzenlenen Munzur Kultur ve Doga festivali kapsaminda kent merkezine dikilen Dersim Isyani lideri Seyit Riza,nin heykeli nedeniyle belediye hakkinda suc duyurusunda bulunuldu.Tunceli valiligi dun heykelin acilisinin yapilmasinin ardindan suc duyurusu dilekcesini savcilara iletti.

Suc duyrusuna ilk tepki Munzur Kultur ve Doga festivali,nin aksamki programinda dile getirildi.

Sehir Stadyumunda duzenlenen konsere belediye baskani Edibe Sozen,BDP milletvekilleri Serefettin halis ve sabahat Tuncel,Munzur,u koruma kurul baskani Ozkan Tacar ESP Genel baskani Figen Yuksekdag,EMEP myk uyesi Mehmet Turkmen katildi.

Tuncel:Heykele sahip cikacagiz.

Konserde binlerce kisiye seslenen BDP Istanbul milletvekili Tuncel Dersim isyani lideri Seyit Riza,nin "Halk zulum altindadir"soylemine atifta bulunarak"Bugun diktigimiz Seyit Riza,nin heykeline valilik suc duyurusunda bulunmus,biz diktigimiz Seyit Riza,nin heykeline her zaman sahip cikacagiz" dedi.

Tunceli belediye baskani Edibe Sozen de Kurd Halkina yonelik irkci saldirilara tepki gosterdi,Kurd Sorunu ayni yontemlerle cozulemez,ayristiran,farklilastiran,olduren yontemlerin sorunu cozemiyecegi acik"dedi.

TACAR:Ankara onunde diz cokmedik.

Munzur Koruma kutrulu(DEDEF) Genel Baskani OZKAN Tacar Tunceli,de devlet tarafindan yapilan katliamin unutulmadigini soyledi.Tacar:"Tuncelilerin tarihle yuzlesmeleri gerkir,burada 38,de katliamin oldugu kabul edilsin diyen TACAR Seyit Riza,nin idam sehpasindaki son sozlerini hatirlatti:" Biz sizin yalan ve hilelerinizle bas edemedik,bu bize derd oldu,bizde Ankara,nin onunde diz cokmedik buda size derd olsun".
Ismail Besikci,nin adi yazildiginda dogrudan akla "Kurd Sorunu" gelir.Akademik kariyerini yasadigi ulkenin insanlarina adadi.Kurdler uzerine arastirmalar yapti,eserler verdi.
Besikci Hoca,ninyazdigi 36 kitaptan 32,si Turkiye de yasaklandi.
Yasaklayacaklarina acip okusalardi,belki bugun"kurd Sorunu diye kanli cikmaz sokagin daralan kaldirimlarinda zaman kayboluyor olmiyabilirdi.

Okumuyiorlar,okutmuyorlar,ders calismiyorlar,calisanlari da cezalandiriyorlar!
Ismail Besikci sadece yazdigi kitaplar yuzunden 17 yil hapis yatti.

Besikci gibi dusunce özgurlugu magduru olan,Prof.Dr.Fikret Baskaya yazdigi Pradigmanin iflasi adli kitabi yuzunden ceazaevine girecegi su anda kendisiyle bir soylesi yapmistim.

Baskaya"biz bilim adamiyiz"tespitlerimizi yapariz,toplumla paylasiriz"demisti.Tipki doktorlar gibi kontroller sonunda bedende kanser hastaligi var diyoruz.Inanirsin tedaviye baslarsin,inanmazsan baska bir doktora gidersin,baska kontroller yaptirirsin.Ama teshis koydu diye doktoru hapse atarmisin?

Bilim adamlari insanlarin sosyoloji alaninda akademik calismalar yaptiklari icin cezaevlerine konulan unuversite hocalarinin basina gelenleri anlamakta zorluk cekiyorlarmis!
Ilkel bir bakis acisi degil mi?
Hastaligi iylestirmek yerine doktoru ortadan kaldirmayi"yontem" olarak benimsemis olmak.

Turkiye bu cagdisi davranis bicimini devlet modeli olarak benimsemis ve inatla surduruyor.Artik o gunler geride kalmis diyecegiz,ama öyle bir durum yok.

Ismail Besikci,yine Kurd Sorunu uzerine kaleme aldigi bir makale yuzunden hapis cezasi tehdidiyle yargilöaniyor.

Dunya donuyor dedigi icin Engizisyon Mahkemesi,nde yargilanan Galilei Galileo dan hicbir farki yok! Galileo,nun kitabini yasaklayan Kutsal Engizisyon,1633 te onu muebbet hapse mahkum etti.Bu önleme ragmen bilindigi uzere dunya dönmeye devam ediyor.

Ismail Besikci,yi 17 yil hapste tutanlarin anlamadiklari gercek su:
Dunya nasil donuyorsa,Kurd Sorunu da varligini koruyor,genisliyor,gelisiyor,boyut degistiriyor.Ama bu konuyla kafa yoran akademisyenleri hapse atmakla sorun cozulmuyor.

Eger Besikci,yi okusalardi Kara Kuvvetleri komutani Aytac Yalman,in buyuk bir ictenlikle itiraf ettigi Guneydogu"daki Kurd Gercegi hakkindaki sozlerine saskinlikla bakmazdik General Yalman ,Milliyet,den Fikret Bila,ya(Komutanlar Cephesi Kitabi)aynen soyle dedi:

-Kulturel hareketleri bile ayaklanma olarak algiliyorduk!Cunku yatisme tarzimiz boyle...
Aytac Pasa bunun yanlis oldugunu kabul ediyor,ama ekekli olduktan sonra...

Ameliyat masasinda hastayi olduren acemi doktor misali.
Boyle Sonradan algilayacagimiza zamaninda deseniz olmaz mi?Okumiyanlar da var.

-Ismail Besaikci,nin Cagdas Hukukcular dernegi istanbul Subesi yayin organi "Hukuk ve Toplum" dergisine yazdigi ulusalarin gelecegini tayin hakki ve Kurdler baslikli makalesini okuyan Istanbul Cumhuriyet bassavcisi Hakan Karaali,Besikci,nin yazisiyla PKK propagandasi yaptigina karar vererek ceza istemli dava acti.

Boylece Turkiye,yi zaman tuneline sokup 1633,lerdeki Avrupoa,nin yanina koydu.
Ismail Hoca 28 Temmuz 2010 carsamba gunu saat 09.10 da Istanbul 11.Agir Ceza Mahkemesi,nde derginin yaziisleri muduru Avukat Zeycan Balci Gimseli ile birlikte yargilanacak.

Mahkemenin karari ne olursa olsun sonuc degismeyecek.
Ismail Besikci tezleri ve Kurd Sorunu gercektir.

Kaynak Nazim Alpman 23/07/2010 Internethaber
2 Temmuz,un unutulamiyacagini Sivas caddelerini dolduranlar kanitlamis oluyorlar...Peki 2 Temmuz acisindan beslenenler ne olacak?Bu olayi ticarete dokenler olusmaya basladi,sanirim yakinda Madimak oteli,nbin Maketini de satarlar...Herseyi ticaret gibi goren zihniyet acilari paraya vb.gibi seylere donusturmek icin ne kadar hazirlik yapmislar.

Bu aci dustugu yeri yakmadi,tum insanligi yakti.

Bu aci sadece bir irkin ,bir dinin,bir mezjhebin acisi degildir,insanligin acisidir.

Bu acinin yasandigi zaman diliminde kimiler savci,kimiler avukat,kimileri de gorgu sahidi olup da,ben gormedim,sucsuzum dediklerini biliyoruz.

Tarihi oldugu gibi kabullenebil,memiz icin,tum belgelerin,bilgilerin bir yerde toplanmasi ve en objektif olarak insanliga sunulmasi gereklidir.Sivas yangininda olen,olduren ve parmagi olanlarin isimleri yayinlanmalidir.

Orada olmayan ,ama oradaymis gibi anilari pazarlayan asalöaklarin var oldugu yapilan paneller ile ortaya cikmaya baslamistir.

Bu sorunu sadece Alevi sorunu gibi gorup,aAleviligin para eder konuma gelmesi icin caba harcayanlarin varligini yok saymayalim.

Kisaca 2 Temmuz,gun gectikce daha dogru tanimi yapilmasi gereken konuma gelmistir.

Duygusaligi paraya donusturen asalaklarin ortaya cikttigi bir donemi yasamaya basladik.

Dugunlerde bile,acilarin seslendirildigi turkulerle gobek atanlari suclamiyalim.O tukkuyu orada seslendirenleri bilelim...Cunku toplum algilari ile oynaniyor ki bir katliamin anlatildigi turkulerde bile gobek atar hale geldik.Bu algiyi olusturanlari anlamak acilarin gercek sesini ortaya cikarmak icin butun bilgilerin ortaya serilmesi gereklidir.

Ölenler bizim degerlerimizdir.Peki ölenlöerin mezarlari nerede kac kisai biliyor,kac kisi bu mezarlari ziyaret ediyor?

Sözde degrlerimiz olmaktan cikarilmalidir...Özde degerlerimiz oldugu tum insanliga ilan edilmesi gereklidir...

O gun ,o kara ve dumanli gun,alevlerin canlari icine aldigi,insanligin acisinin gunu oldugunu tum dunyaya haykirmak gerekiyor.

Kaynak: 01/07/2010 I.Cem Özkan Evrenselkoy
Turkiye Cumhurbaskani A.Gul,un acil kodlu cagrisi uzerine toplanan zirveden bos onlemler paketi cikti.

Gecen gunlerde PKK,ya bagli HPG gerillalari tarafindan Semdinli,deki Gediktepe askeri karakoluna yapilan baskinin ardindan,yapilan Van,daki catismada olen askerler icin yapilan resmi torene basbakan erdogan ile genelkurmay baskani Ilker Basbug beraberce katilmisti.
Cankaya,daki zirveye Canakkale,deki NATO toplantisi nedeniyle katilamiyan Basbug orada verdigi mesajda Gedikpasa karakolunda olen askerleri birinci dunya savasinda olen Canakkale,deki Askerlere benzetmisti.

Bu benzetme bir bakima Turk ordusunun savasta iken arkadan vuruldugu bir senaryo,ya benzetiliyor.Yani bu eylemleri yapanlar distaki dusmanlarin planlarinin bir sonucudur seklinde sozde bir belirleme yapiliyor.

Gectigimiz ayin sonlarinda patlak veren Gazze krizi,nin tartismalarinin surdugu bir donemde gercektirilen bu eylemle birlikte Turkiye,de gundem tekrar Kurd Sorunu uzerinde tatismanin one cikmasina neden oldu.

Gundemdeki yer degisimiyle birlikte AKP hukumeti tarafindan yapilan Kurd acilimi uzerine tertismalar yeniden alevlendi.Ozellikle muhalefet partileri olan bu gelismeyi acilimla ilgiendirmeye devam etmesi ayrica MHP,nin olaganustu hal ilan istemi Turkiye,de gerilim politikasinin yukselmesine neden oldu.

Bu acilima en sert tavir alanlardan CHP,nin artik sorunla ilgili bir tartisma icerisine girmesi kacinilmaz gorunuyor.Bugun bir aciklama yapan basbakan Erdogan muhalefet partilerinden acilima destek isterken CHP,ye 1989 yilinda hazirlanmis raporu sordu.Diger bir muhalefet partisi olan BDP sorunun cozulmesi icin PKK,nin taraf gorulmesi ve muhatap alinmasi yonundeki goruslerini daha da net bir sekilde ifade etmeye basladigi dikkati cekiyor.

Cumhurbaskani A.Gul,un baskanlik ettigi zirvede alinan kararlardan anlasildigi kadariyla eski politika surdurulmeye calisilacak.Kurd Sorunu ile PKK Sorunu ayridir.PKK eylemlilikleri bir terror eylemidir sekildeki anlayisin bir sonuc getiremiyecegi seklindeki goruslerin Turk basininda yer almasi yeni bir gelismeye isaret ediyor.

Daha once sorunu dis kaynakli goren ve bu nedenle MGK tarafindan Disislerine havele edilen sorumluluk daha sonra sozde acilimla birlikte icisleri bakanligina ve devlet bakani Cemil Cicek,e havale edilmisti.Icisleri bakanligi sorunla ilgili bir mustesarlik kurdu.Bu mustesarligin basina getirilen eski Istanbul valisi koordinasyon ve istihbarat agirlikli calismalarina oncelik verdidini daha once aciklamisti.Her zaman oldugu gibi bu kez alinan ic ve dis onlemlerden bu zirvede de bahsetti.

Bu onlemler icerisinde Guney Kurdistan,daki Federe Devletin konumu onem tasiyor.ABD Baskani G.Bush doneminde olusturulan uclu mekanizma artik yurumuyor.Gectigimiz gunlerde Ankara,da yapilmasi gereken toplanti ABD tarafindan zaman uyusmazligi nedeniyle ertelendigi aciklanmisti.Bu aciklamanin yaninda yeni bir duzenlemenin gerekliliginden bahs edilmisti.

Turkiye ile Iran ve Suriye arasinda yapilan isbirligi ve bunun Kurd boyutu Guney Kurdistan,da guvenlik acisindan bir sorun olusturuyor.Iran ve Turkiye sozde terrorizme karsi oratak dusmanlari adina Guney Kurdistan,daki yapilanmayi tehdid etmeye devam ediyorlar.

Simdiki Cumhurbaskani A.Gul 3 yil onceki bir aciklamasinda Irak Cumhurbaskani Celal Talabani,yi ve Kurdistan Bolge Baskani M.Barzani,yi eski Yogoslavya devlet baskanina benzeterek tehdid de bulunmustu.Bu tehdid uzerine simdiki ABD Disizleri Bakani H.Cilinton yaptigi aciklamada Amerikan Ordusu,nun Kurdistan,a cekilerek bolgede koruma yapmasini istemisti.
Almanya-Osmanli ittifaki,Malta surgunleri ve Dersim Soykirimi-Ali Haydar Koc.

Almanya birinci dunya savasi,nda ingiltera ve Fransa,nin somurge sinirlari icinde bulunan Kuzey Afrika,Orta-Dogu,nun bir kismi,Iran ve Hindistan hattindaki somurge bolgelerini denetim bir altina alabilmek icin,Osmanli Ittihat Terraki Yonetimi ile isbirligi yapmayi cikarlarina uygun gormustu.
Iki devleti biraraya getiren onemli siyasal faktorlerden biri de somurge sinirlari genis bir alana yayilmis nufuzlu,buyuk bir Almanya Imparatorlugu yaratmak ve sinirlari Balkanlardan,Orta-Asya,ya kadar uzanan buyuk bir Turk-Turan devleti gerceklestirme dusu idi.Ayrica Almanya,Hindistan,Kafkasya,Kuzey Afrika ve Orta-Dogu,nun bir kisminda ve diger musluman ulkelerde Osmanli halifesinin nufuzunu kullanarak,cesitli siyasal propagandalarla Ingiltere aleyhine isyanlar cikarmak amaciyla somurgeci niyeti tasiyan nufuzunu genisletme istegiydi.

Ingiltere ise,Almanya ve Osmanli ordularini Kurdistan,da sirirli tutmak siyasati izleyerek,uzak Asya,daki somurgelerini korumayi amacliyordu.Ornegin,Ingiltere,nin bu savas taktigi sonucunda,Kafkasya,Kuzey Afrika,Iran,Irak uzerinden uzak Asya,ya gonderilen Osmanli ve Almanya ordulari,Kuzey Kurdistan,in uc sinirlarini gecememisti.

Kurdistan,in onemli bir savas alani olarak secilmesi,Almanya,Osmanli ordularinin Kurdistan,da sinirli tutulma stratejisi Kurdistan,in soykirimi ve tehcir bosaltilmasi da dahil genel anlamda Kurd Ulusunu cok olumsuz bir sekilde etkilemisti.Bu durum kurdistan,da yasayan Ermeniler,Suryanileri,Yahudileri,Rumlari ve Araplari da etkilemisti.
Ornegin Ermeni ve Kurd soykirimlarinin ortaya cikmasini saglayan onemli siyasal faktorlerden biri de,uzak Asya somurgelerine ulasma stratejisiydi.

Birinci dunya savasinda,Ittihat Terraki Cemiyeti,nin bir istihbarat orgutu olarak gorulen,fakat Almanya,nin bir siyasi tasarisi olan,Teskilat-i Mahsusa"ise tamimiyla Almanya,nin cikarlarina gore yapilandirilarak,Hindistan,a kadar olan cografik alanlarda cesitli paravan orgut ve isimler adi altinda propaganda faaliyetlerini yuruterek,Osmanli halifesi adina Almanya,nin somurge siyasetine hizmet ediyordu.Ornegin Almanya tarfindan kurulan"Rauf Bey Mufrezesi"bu paravan orgutlerden biriydi.Ve faaliyet olarak da Dogu Kurdistan secilmisti.

Bazi belgelerde gecen iddialara gore,Iran,irak ve Kurdistan,in buyuk bir kisminin ittihatcilar tarafindan Almanya,ya satildigi bicimindedir.Ingiltere ise,bu siyasi durumu bolge halklari nezdinde onemli bir propaganda malzemesi olarak kullanmisti.Bu siyasi durum kurdler arasida buyuk huzursuzluklara yol acmisti.Ornegin,Almanya ve ittihatcilar tarafindan Dogu Kurdistan,dan bazi kurd asirtelerinin gocertilmesi,bu huzursuzlugun bir sonucuydu.

Osmanli ve Almanya yonetim Rusya ve ingiltere,nin Kurdistan,da kurd Asiretlerini kiskirttigi icin gocertilmesi gerektigi propagandasini yapayi uygun gormuslerdi.(Bkz.Mustafa Balcioglu,birinci dunya savasi baslarinda Romantik bir Turk-Alman projesi-Rauf Bey Mufrezesi)Ayrica bu iddiayi dogrulayan olgulardan biri de Almanya askeri atesesinin iran ve Kurdistan,da halka bol para dagitmasi,halkin gonlunu almaya calismasi ve Colmar von der Goltz ile Talat pasa tarafindan cekilen telgraflardan anlasilmaktadir(Bkz,Pomiankowski,der zussamenbruch des ottomanischen Reiches,Errinerungen am die Turkei aus der zeit des Weltkriges-1928Otto liman von sanders,funf jahre Turkei-1919).

Her ki kaynakta da dolayli olarak Iran ve irak ve kurdistan,in bir kismini kapsayan satis iddiasi dogrulanmakta,Almanya,nin Teskilat-i Mahsusa uyeleri arciligiyla yaptigi cihat propagandasi ve kurdistan uzerinden gelistirmeye calistigi somurge siyaseti ile ilgili genis bilgiler verilmektedir.

Almanya,nin Hindistan,a kadarsomurgeler olustrma siyaseti ile Ittihatcilarin Orta-Asya,ya kadar Turk-Turan imparatorlugu kurma gayasine bagli olarak,birinci dunya savasinin sonuna kadar soykirim,tehcir,gocettirme yoluyla kurdistan,in bosaltilmasi saglanmistir.

Savasin galibi Ingiltere yonetimi Osmanli sinirlarinda kendi siyasi anlayisini savunan bir yonetim ve buna bagli olarak bir siyasi kadro olusturmaya calisiyordu.1919 dan itibaren M.kemal ile yakin isbirligi icerisine giren Ingiltere Almanya,nin nufusunu sinirlayarak,onun etrafinda kendisine bagli yonetim kadrosu olusturarak 1923 surecine siyasal zemin hazirlayarak,Kurdistan devletinin kurulmasini engellemisti.
M.kemali lider pozisyonuna getirebilmek ,ve onun siyasal olarak onunu acabilmek icin savasta ve savas sonrasinda Almanya taraftarligi yapan ITC kadrolarini Divan-i harp-i orfi idare mahkemelerinde 1914-1918 arasinda gerceklestirilen Kurd soykirimi(Ermeni Soykirimi ?)ve Kurdistan,daki etnik temizligin dile getirilmesi ingiltere,nin krdlere karsi bakisina isaret ettigi gibi mustafa kemel ve etrafindaki kadrolara da siyasal guc kazandirmisti

1919.dan itibaren ingiliz taraftari bir siyaset izleyen ve ingiliz yonetimiyle isbirligi icerisinde olan m.kemal ingiltere,nin destegiyle Kurd meselesini bertraf etmek,kurdistan topraklarinin buyuk bir kismini Turklerin yasadigi bati-Anadolu topraklarina katarak Turklerin somurgesi yapmay garanti etmisti.

Birinci dunya savasi esnasinda soykirim planiyla Kurdistan,da isledikleri suclardan degil,imgiltere,nin somurge calismalarini rahatsiz ettikleri icin 1919 da Divani harp mahkemelerinde yargilanarak Malta,ye surulen ITC kadrolari ile 1935-1938 yillari arasinda Dersim Soykirimi anlayisiylazorunlu tehcire tutulan kurdleri karsilastirarak Turkiye,de siyasi malzeme olarak kullanilmasi,insani olmiyan bir siyasi olguyu karsimiza cikarmaktadir.

Turkiye Basbakani R.T.Erdogan,in Dersim surgunlerini iceren belgeleri aciklama soylemi"bir taraftan bu belgelerin siyasi malzeme olarak kullanilmasi,kurdistan,daki cesetler uzerinde siyaset yapmasi,soykirim olgusunu siyasi santajlarda kullanmasi insani bir durum degildir".Ornegin 1937-38 de yuzbinlerce kurdun soykirim yoluyla yokedilmesi/topraklarindan surulerek tehcir yollarinda olume terk edilmesi sozkonusudur.1937-1938 de Dersim,de etnik temizlik anlaminda soykirim ve insanlik sucu islenmistir.

Genelkurmay baskanligina bagli ATESE arsivinde gizli tutulan belge ve bilgilerin tarihcilere sunulmasi,Kurd tarafina teslim edilmesi sonucunda kamuoyunun daha dogru bilgilendirilecegi kanaati ve dusuncesindeyim.
Muhsin Melik,i Kontr-Gerilla oldurdu.

Muhsin Melik,Kurd Halki,nin ozgurlugu icin mucadelede yasamini yitirmis bir devrimciydi.Bundan 16 yil once Kontr-Gerilla kursunlarinin hedefi oldu.Katilleri adalet onune cikarilmadi.Faili mechul cinayetlere kurban giden 17 bin insandan biriydi.

Mehmet Ali Melik,olum yildonumunde katledilen amcasini soyle anlatiyor:

Halkin Emek Partisi Kurucularindan,DEP il baskanligi ve HADEP genel merkez yoneticiliginde bulunan Muhsin Melik 1951 yilinda Urfa,da dogdu.
Aslen merkez ilceye bagli Arapoku(Acmali) koundendir.Ilk,orta ve lise ogrenimini Urfa,nin cesitli okullarinda okuyan Muhsin Melik 1970 yilinda Cukurova Unuversitesi Ziraat Fakultesi,ne girdi ve okulunu basariyla bitirir.

Diyarbakir,da calistigi donemde gozaltina alinir.Bu olay Muhsin Melik,in polisle ve sorguyla ikinci tanismasidir.Ilki 1968 de DDKO afislerini asarken yasamisti.Iki aya yakin Diyarbakir Cezaevi,nde tutuklu kalir.Ceaza evinden ciktiktan sonra Cankiri,ya surgun edilir.

Kisa bir sure Cankiri,da calistiktan sonra,25.01.1985 tarihinde gorevinden istifa eder.Bir yil suren issizligin ardindan Diyarbakir,da Koy-Tur,da calismaya baslar.Bu gorevinden de kendisi ayrilarak yeniden Urfa,ya yerlesir.Urfa,da Ziraat Muhendisleri Odasi,ni kurarak muhendislerin orgutlenmesinde buyuk rol oynar.Insan Haklari Dernegi Urfa Subesi,nin kurulusunda basi cekenlerdendir.

SHP,den Urfa il genel meclisi uyeligine secilir.SHP,nin 7 Kurd miletvekilini ihrac etmesi uzerine bu partiden ayrilir.Ve HEP kuruculari listesinde yer alir. Urfa HEP merkez ilce baskanligina secilir.

HEP,in ilk kurultayinda yaptigi konusmada"Kemalizm Uluslararasi Mahkeme de yargilanmali ve mahkum edilmelidir" dedigi icin Ankara DGM tarafindan hakkinda dava acilir.

14.07.1991 yilinda HEP Diyarbakir il baskani Vedat Aydin,in Kontr-Gerilla tarafindan katledilmesi,nin ardindan duzenlenen buyuk bir cenaze torenine katilir ve kitleye yaptigi konusma sirasinda devlet guclerinin saldirisi olur.Bu olaydan dolayi Diyarbakir,da goz altina alinir ve cezaevine konur.

1991 yilinda yapilan SHP ve HEP ittifakinda Urfa,dan birinci sirada milletvekili olur.Saibeli bir sekilde ve 14 oyla secimi kaybeder.HEP,in kapatilmasi ile onun yerine kurulan DEP,in kuruculari arasinda yer alir.

27.03.1994 mahalli secimlerinde Urfa DEP belediye baskani adayi olur.DEP,in kapatilmasi gundeme gelince HADEP,in kuruculari arasindadir ve parti meclisine secilir.

02.06.1994 de (DEP,li Savas Buldan,in kacirilmasindan birgun once)sabah saat 08.30 da Kontr-Gerilla,nin capraz atesine tutulur.Soforu Mehmet Ayyildiz olay yerinde olur.Saldirganlara karsilik veren Muhsin Melik agir yarali olarak Urfa Devlet hastanesine kaldirilir.

Olmaden yarim saat once saldirganlari sahsen taniyorum,Cunku uzun bir sureden beri beni izliyorlardi.Cesitli kereler yuzyuze geldigim kisilerdi.Yani bize kursun sikanlar onceden beni izleyen sivil polis ekibinden kisilerdi diye konusur.Urfa devlet hastanesine kaldirilip ameliyata alinir.Ancak kurtarilamiyarak devrim sehitleri arasina katilir.

FORUM NOTU:Sehid Muhsin Melik ile ilgili siyasal yasami hakkinda bir sansur bulunuyor.Bu sansurun kayangi yegeni Mehmet Ali Melik midir?yoksa baskasimidir bilmiyoruz.
Onu yakindan taniyan eski TKDP yoneticilerinden bir kisinin anlatimina gore,o 1974 yilinda Adana ve Cevresini kapsayan TKDP,nin Cukurova Bolgesi yoneticilerinden di.
1975 yilinda yapilan TKDP kongresi,nde MK,ye secildi.Ilk MK toplantisinda yapilan secimle Politburo uyeligine geldi.O gorevini 1977 yilina kadar surdurdu.
1977 yilindan sonra da TKDP ile aktif iliskileri surdurmedi.Bu aciklamaya ragmen onun TKDP,ye ne zaman uye oldugu bilinmiyor.
Yukaridaki anlatimdan onun DDKO,nun aktivitesine 17 yasi civarinda iken basladigi anlasilyor
Dun bir Turk Tv,sinde sorulan sorulara cevap veren Kilicdaroglu CHP,nin yeni kurultaydan sonra izleyecegi politik degisim ile ilgili umut veren isaretler yerine gaflar yaparak ise basladi.

CHP nasil bir partidir?.Onun tarihi nedir?O partinin kirmizi cizgileri varmidir?Ne kadar gunumuze uygun degisim gosterebilir gibi sorlar cogaltilabilir?

Kilicdaroglu yeni ise basladi.Devraldigi parti politika uretemeyen ve curumeye dogru giden bir partiydi.nevarki onu destekleyen kitleler bir umut icerisindeydi.Tipki Bulent Ecevit,in Umudumuz karaoglan sloganlarina yansidigi gibi.
Neyse gecelim kilicdaroglu,nun egitim ve yasam pozisyonu fazla bizi ilgilendirmiyor.Onemli olan onun zihniyeti ve toplumun taleplerine cevap vermedeki durusu.

Daha once kurultaya katilanlar onun yaptigi konusma icerisinde iki noktadaki bosluklar uzerine dikkat cekmislerdi.
Birincisi: AB ve Dis politika.
Ikincisi:Kurd Sorunu.

AB ile ilgili politikayi simdilik geciyoruz.AB ile de baglantili olan Kurd Soru,nunda kendisine yoneltilen elestirilere verdigi cevaplar eski Bulent Ecevit donemini cagristiriyor.Bazilari onu Hindistan,li lider Gandhi,ye benzetmisti.
Onun Gandi,ye benzer yonunun fiziksel oldugu aciga cikti.

O Hintli bir lider olarak kendi felsefesi ve buna uygun cozum yontemiyle sorunlara cozum aramisti.Onun yasamini sonuclandiran bir risk te almisti.Kilicdaroglu risk tasiyan Kurd Sorunu uzerine fazla birsey soyleyemeyecegini belirterek Gandhi olmadigini belrtmis oldu.Simdi artik o yavas,yavas unutulacak Gandhi Lakabi yerine Halkci Kilicdaroglu sliganlariyla anilacak.Bulent Ecevit,in sapkasini takti.Bakalim onunla daha hangi noktalarda farkliliklari olacak.

Bir politikaci iktidara geldiginde yanlizca ekonomik ve egitim pozisyonuyla degerlendirilmez ayrica onun etnik ve kulturel kokenine de bakilir.Kilicdaroglu,nun dunku aciklamalarina bakilinca onun kendini taniyamadigi anlasiliyor.

Kendi kokenini vurgularken Mahmut Hayrani ile Hoca Nasreddine vurgu yaptigi aciklaniyor.Bu aciklamada neden Dersime yer verilmiyor,o da konunun carpitilmasiyla ilgili.Hoca Nasredinin Iran,in Horosan yoresini cagristiran Tusi adiyla anildigi biliniyor.Mahmud Hayrani ile ilgili bilgi sadece Haci Bektasi Veli ile olan iliskiler.Bilindigi gibi Haci Bektasi veli Horasan,dan Anadoluya geldi.

Gecen gun Hurriyet Gazetesi,nden Soner Yalcin bu konuda Kilicdaroglu,nun kimligine ait genis bir yazi yazdi.Onun yazisi carpik veriler uzerine hazirlandi.O kendisine kaynak olarak Alemder hoca denilen sahtekarin arastirmasini kendisine dayanak yapti.

Kilicdaroglu ile verilen bu bilgi kesinlikle carpik bir bilgi.O bilginin kaynagi bir seceredir.Bu secere Bagdad,da hazirlandi.Daha sonra Osmanli yonetimi tarafindan onaylandi.Bu secere baska bilgilerle desteklenirse Turkiye Cumhuriyeti,nin oldugu gibi Osmanli Tarihinin de yalanlarla dolu olacagi anlasilacak.

Bu secereyi 18 yil once Hasan Balikani inceledi.Bu secereye dayanarak bazi tezler ileri surdu.Aleviligin Tarihinin de carpitildigini ispatlamaya calisti.

profosor Alemdaroglu,nun arastirmasi da resmi tarihe uydurulmus bir sahtekarlik ornegi olarak yakinda aciga cikarilacak