maandag 25 augustus 2008

ABAZA HALKININ SESI

(Abhazya'nın düşmanlarından eskinin Mao'cusu, şimdinin "Türkiye Türklerindir" diyen, Gazetenin yazarlarından Hadi Uluengin'e)
Yazar: José Marti Küba Dostluk Derneği Yönetim Kurulu


Hadi Uluengin,
Bu metin, 1 Nisan 2008 tarihinde Hürriyet gazetesindeki "Fidel'e Destan Cehalet Bostan" başlıklı köşe yazınıza binaen kaleme alınmıştır. José Marti Küba Dostluk Derneği olarak söz konusu yazınızdaki tek isabetli unsurun cehalete dair vurgunuz olduğunu düşünüyoruz. Ancak ortada bir cehalet varsa, bu cehalet sizinkinden başkası değildir.
Açıkçası kendi geçmişinize küfretmeniz, kendinizi inkâr etmeniz, hayatınızın bir dönemini cinnet ya da nöbet olarak adlandırarak cinnete/psikiyatrik nöbetlere olan meylinizi sık sık ifşa etmeniz bizi ilgilendirmiyor. Bu yöntem, ülkemizde sizin tarafınızdan ve bir dizi arkadaşınızca etkili biçimde kullanılan bir geçim kapısıdır. Ancak, Türkiye halkının büyük bölümünün oldukça anlaşılır ve sandığınızdan çok daha siyasal gerekçelerle Küba'ya hissettiği dostane duygulara karşı gösterdiğiniz tahammülsüzlük ve dünyanın bir diğer köşesinde eşitlik ve özgürlük temelinde kendi ayakları üzerinde durabilen bir ülkenin inşasına uğraşan, tüm Latin Amerika halklarına ilham kaynağı olan milyonlarca insana karşı girişmiş olduğunuz terbiye yoksunu saldırı José Marti Küba Dostluk Derneği olarak bizi yakından ilgilendirmektedir.
Uluengin,
Türkiye halkı, Küba'ya baktığında ulusal egemenlik mekanizmalarını kendi eline almış, iç ve dış politikada bağımsız bir ülke görmekte, daha yakından bakanlar Küba'nın bu egemenlik mekanizmalarını tüm nüfusa yaydığını fark etmektedir.
Türkiye halkı, Küba'ya baktığında eşit ve parasız eğitim ve sağlık rüyasını gerçek kılmış bir ülke görmektedir. Biraz daha dikkatli bakılınca kıt kaynaklara sahip olan, üstüne üstlük ABD ablukasına direnen bir ülkenin dünyanın dört bir yanında on binlerce doktoruyla yoksul insanlara ücretsiz sağlık hizmeti sağladığı da görülebilmektedir.
Türkiye halkı, Küba'ya bakınca tahayyül edemeyeceğimiz kadar ucuz ve sağlıklı konutlarda yaşamanın merkezi önemde bir sorun olarak ele alındığı, tüm yurttaşlarının bu hakka kavuşmasını öncelikli hedef olarak önüne koyan bir ülke görmektedir.
Okyanusların ötesinde bulunan, bugün bağımsızlığını kaybetmekle yüz yüze gelmiş bir halkın evlatları tarafından tüm bunların çıplak gözle bakıldığında görülebilmesi, yukarıdaki saptamaların, sizin gibi köşe sahiplerinin kara çalmaları ile üzerleri örtülemeyecek birer vakıa olduğunu göstermektedir. Bu durum Küba Devrimi'nin bütün insanlığı ileriye götürme, daha güzel, onurlu bir gelecek inşa etme uğraşında bugüne değin önemli başarılar elde ettiğinin bir göstergesidir.
Hadi Bey,
Argümanlarımızın sizinkiler gibi "cehalet bostanı"nda yetişmediğini gösterebilmek adına birkaç veri vermek ve kimi bilgileri buraya aktarmak faydalı olacaktır. Ancak burada bilgi eksikliğinizi gidermek gibi bir amacımız olmadığını söylememiz gerekiyor. Tüm dünyada insanlığın soluk borularının emperyalist merkezler ve tekellerce tıkandığı, özgürlükten yalnızca sermayenin önündeki engelerin kaldırılmasının anlaşıldığı, insanlığın asırlardan bu yana biriktirmiş olduğu değerlerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve nihayet tüm insanlığın korku, açlık, işsizlik gibi şantaj mekanizmaları ile onursuzluğa mahkûm edildiği böylesi bir dönemde tüm bunlara karşı ayakta duran ve insanlığın onurunu kurtaran küçücük bir adaya ağız dolusu küfürler etmek bilgi eksikliği ile değil ancak derin bir ahlaki yoksunluk ile açıklanabilir.
Küba hakkında netliğe kavuşturulması gereken noktalardan ilki özgürlük ve demokrasi ile ilişkili...
Küba'da özgürlükler, sosyal haklar ve ulusal egemenlik, 2002'de mevcut halini almış olan anayasa tarafından güvence altındadır. Küba Anayasası'nın 6. ve 7. bölümleri "eşitlik" ilkesinin hayata geçiş mekanizmalarının somutlanışı ile "temel hak ve hürriyetler"e ayrılmıştır. Kübalıların gelişmiş kapitalist ülke insanlarının dahi sahip olmadığı pek çok hakka sahip olduğunu ilk-gençlik yıllarınızda okumuş olduklarınızın üzerine bir şeyler koymak ihtiyacı hissettiğinizde hemen göreceksiniz. Bunun yanı sıra, demokrasi ve seçimler kapitalist dünyada çok kötü sergilenen bir temsil halini almışken ve söz konusu "demokratik" mekanizmalar uluslararası tekellerin çıkarlarının tasdikinden başka bir anlama gelmez durumdayken, Küba sosyalist demokrasinin en gelişkin biçimini hayata geçirme ve bunu mükemmelleştirme uğraşı içindedir. Küba demokrasisi, ülkemizin verili durumu içinde hayal dahi edemeyeceğimiz pek çok "yabancı" unsur taşımaktadır. Küba Büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal, 20 Ekim 2007 tarihinde soL gazetesindeki yazısında (http://www.sol.org.tr/index.php?yazino=15317) Küba'daki demokratik katılım mekanizmalarını oldukça net bir biçimde anlatmaktadır. Özetleyecek olursak:
-Küba'da belediyeler düzeyinde doğrudan demokrasi benzeri bir sistem vardır. Belediye meclisi üyeleri mahalle toplantıları ile seçilmektedir.
-Küba Komünist Partisi, bir seçim partisi değildir, halkın öncülüğünde oluşturulmuş bir siyasi güç olarak, toplumun rehberi ve yönlendiricisidir. Ne aday önermelerine ne de seçimlere müdahale etmektedir, tüm bunları doğrudan halk yapmaktadır.
-Gizli ve doğrudan oy kullanılmakta ve oy kullanma işlemi zorunlu tutulmamaktadır.
-16 yaşın üzerinde her vatandaş seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
-Temsilciler genelde halkın çıkarlarına cevap vermeyen bir sınıfı temsil eden, elit siyasi sınıf arasından ya da bunu amaçlayan herhangi bir parti tarafından seçilmezler.
-Küba'nın demokratik sistemi, seçilmiş bir adayın, görevlerini yerine getirmediği takdirde yine aynı seçmenler tarafından görevinden alınabilmesini sağlamaktadır. Ayrıca, seçilmiş temsilciler, yaptıklarının hesabını seçmenlerin önünde periyodik olarak vermek zorundadır.
-Bir kişinin seçilmesi için parasının olması gerekmemektedir.
-Milletvekilleri hiç bir imtiyaza sahip değildir. Seçilmeden önceki maaşlarını milletvekillikleri esnasında almaya devam etmektedirler.
Küba'da son seçimler 2007'nin Ekim ayından başlayarak 2008 Ocak'ına dek sürmüştür. Bu seçimlerin son etabı olan genel seçimlerde katılım %96,89 oranında gerçekleşmiş, Fidel Castro %98,27 ve Raul Castro %99,37 gibi oldukça büyük halk desteği ile yeniden milletvekilliğine seçilmişlerdir. Bu seçimlerin ardından da Fidel, artık Devlet Başkanı görevini üstlenmeyeceğini açıklamıştır. Dolayısıyla Fidel Castro'ya dönük diktatör suçlamanızın hiçbir nesnel temeli yoktur. Eminiz ki; bu yazınızda değinmeseniz dahi bir sonrakinde mutlaka atlamayacağınız mesele Raul Castro'nun devlet başkanlığına seçilmesi olacaktır. Ona ilişkin söylenecek ise şudur: Fidel, hastalığı esnasında görevi kardeşine değil; anayasaya uygun biçimde Devlet Başkan Yardımcısı'na devretmiştir. Raul, bu görevi üstlendiği için Devlet Başkanlığı'na vekâlet etmiştir. Fidel'in Devlet Başkanlığı'na aday olmayacağını belirtmesinin ardından ise Devlet Başkanı milletvekilleri tarafından seçilmiştir. Raul, Fidel'in kardeşi olduğu için değil, Küba Devrimi'nin bir önderi ve Küba halkının sevgilisi olduğu için, sosyalist Küba'nın kazanımlarına sahip çıkacağına olan inançla devlet başkanlığına seçilmiştir.
Raul'ün ardındaki halk desteğinin boyutları ise yukarıda aktardığımız oy oranlarından anlaşılmaktadır. Son dönem başka bir bağlamda ve ülkemiz özelinde yazılarınıza yansıyan "çoğunluk" merakınızla yapmış olduğunuz diktatör suçlaması çelişmemekte midir, Uluengin?
Üstüne üstlük yazınızın son kısmında talihsizlik ya da kalem sürçmesi ile açıklanamayacak büyük bir skandala imza atmış durumda olduğunuzun farkında mısınız acaba? Devrim öncesi Küba topraklarını devrimcilerin ve yurtseverlerin kanları ile sulayan Batista, yalnızca Küba'da değil tüm insanlık nezdinde meşruiyetini kaybetmiş bir diktatör konumundaydı. Bunu ABD yanlıları da dâhil olmak üzere dönemin dünya basınının Küba Devrimi'ne ilişkin değerlendirmelerinde görmeniz gayet olasıdır. Batista'nın kanlı diktatörlüğünü sizin "ah nerede o eski güzel günler" olarak anmanıza neden olan ise Kübalı ve ABD'li emekçilerden çalınan paralarla inşa edilen kumarhane, fuhuş ve Küba'nın zenginliklerini sömüren tekellerin egemenliğine dayalı bir ekonomidir. Bunun güzellemesinin yapılması olsa olsa sizin üslubunuzla mümkün olabilirdi. Kaldı ki tablonun sosyal adalet, gelir dağılımı gibi başlıklarda sizin anlattığınız denli parlak olmadığına ilişkin verileri de talep ettiğiniz takdirde size iletebiliriz. Böylesi karanlık bir döneme ilişkin yürütülecek tartışmayı gündemimize almamızın bile "çukurlaştırıcı" bir etkisi olacağına inandığımız için bu verileri burada aktarmayı gereksiz buluyoruz.
Hadi Bey,
Sağlık ve eğitim konularında ise Küba'nın olağanüstü başarısı kapitalist merkezler ve uluslararası organizasyonlar tarafından dahi kabul edilmektedir. Bu başarılar esasen kimi rakamlara hapsedilemeyecek kadar büyük başarılardır. Küba'da sağlık sisteminin organizasyonu ve etkin işleyişi bilinmektedir. Bu organizasyonel başarının çıktıları ise sağlık istatistiklerine yansımaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2006 durum raporlarına göre Küba'da bebek ölüm oranı binde 7 iken ABD'de binde 8 Türkiye'de ise –ne yazık ki– binde 32'dir. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz nokta ise Küba'nın kişi başına gayri safi yurtiçi hâsılasının yalnızca 4.500 $ olmasıdır. ABD'nin milli geliri bu meblağın 10 katından fazla iken, Türkiye de bu meblağı ikiye katlamaktadır. Bunun yanı sıra, dünyada tekellerin sosyal sorumluluk projeleri olarak parlatıp hayata geçirdikleri kimi göstermelik adımların kat be kat fazlasını Küba kendi başına yapmaktadır. Dünya üzerinde 73 azgelişmiş ülkede toplam 36 bin 578 Kübalı doktor çalışmaktadır. Bu yılsonuna kadar yardım edilen ülke sayının 81'e çıkması beklenmektedir.
Eğitim konusunda söyleyeceklerimiz de bunlardan farklı değil. Küba'da herkese üniversiteye kadar eğitim imkânı sunulmakta. Ülkemizde 1 milyon çocuğun temel eğitimden dahi yoksun kaldığı düşünüldüğünde başarının boyutları ortaya çıkmaktadır. Sizin ezbere bilgileriniz arasında yer alıyor mu bilemiyoruz ancak Küba'nın eğitime ilişkin en özgün katkılarından bir tanesini "Evet Başarabilirim" isimli program oluşturuyor. Bu program kapsamında okuma yazma bilmeyen yetişkinlere onların sayılara olan aşinalıkları kullanılarak okuma yazma öğretiliyor. UNESCO, bu yöntemi tam beş kez ödüllendirmiş durumda. Küba'da bu yöntem okuma yazma bilmeyenlerin olmaması nedeniyle uygulanamıyor, ancak Latin Amerika ülkelerinde yaygın biçimde kullanılıyor. Bu da Küba'nın eğitimi yalnız binalar yapmaktan ibaret algılamadığını ve devrimci bir pedagojinin insanlığa çok şey vaat ettiğini gösteriyor. İşsizliğin yalnızca %2 olduğu ve sıfırlanmasının hedeflendiği Küba'da okulların işsizliği gizlemek için kullanılan bir paravan olmadığını bilmiyoruz söylemeye gerek var mı?
Bütün dünyada sosyal devletin tasfiyesine gidilirken eğitim, sağlık, konut gibi pek çok başlıkta Sosyalist Küba Cumhuriyeti'nin ulaştığı başarılarla ilgili daha detaylı bilgiyi, Soğuk Savaş'tan kalan gözlüklerinizi çıkardığınız durumda siz bile kolaylıkla bulabilirsiniz.
Hadi Bey,
Küba halkına ve bu halkın tarihsel kazanımlarına dönük saldırılarınız o denli düzeysiz ki yazınız derin ve irinli bir çukurdan yazılmış izlenimi uyandırıyor. O çukura inmeden size sesimizi duyurma gayretimizin arkasında, kaynakları arasında Küba sosyalizminin ve halkının kazanımları da olan terbiyemiz yatmaktadır. Küba'ya ilişkin her yazınızda, yazarlığınızın sınırlarını gösterir biçimde aynı sözcüklerle ifade ettiğiniz ve bir pedofili eğilimi intibası uyandıran Kübalı "küçücük kızlara" ilişkin gözlemlerinize layığıyla yapılacak bir değinmenin bahsettiğimiz terbiyemizin sınırlarını zorlama ihtiyacı doğuracağını biliyoruz. Bu nedenle yazınızın en irinli bölümlerine ilişkin değerlendirmemiz olarak söz konusu ifadeleri kişiliğinizin ve yazarlığınızın bir göstergesi kabul ettiğimizi söylemekle yetiniyoruz.
Küba sosyalizminin elbette kimi sıkıntıları ve sorunları var. Küba'nın gücü bu sorunların insanlığın evrensel birikimi lehine çözme inadındadır. Elbette bu sorunları burada sizinle paylaşacak değiliz. Küba sosyalizminin size verilecek hesabı olmadığı kanaatindeyiz. Ama yine de tarihin mantığıyla barışık, devrimi daha ileri taşımak konusunda inançlı Küba'nın tüm insanlığa vermiş olduğu dersten sizin de nasibinize bir şeylerin düşeceğinden kuşkumuz yok.
José Marti Küba Dostluk Derneği Yönetim Kurulu

Geen opmerkingen: