dinsdag 19 augustus 2008

Bir devlet düşünün, yeni yaptığı parklara Berfin, Daraşîn, Nefel ve Beybûn ismini vermek isteyen bir Belediye’ye bu isimler Kürtçe olduğu için .......

Bir devlet düşünün, Türk’ten başka hiçbir toplumu kabul etmeyen, herkesin Türk olmasını dayatan, Türk olmayanlara da ‘kölelik, hizmetçilik’ dışında hiçbir misyon biçmeyen...

Bir devlet düşünün, Türkçe dışında tüm dilleri yasaklayan, bu dili konuşanlara en ağır cezaları veren, küçük çocukların bile anadilde konuşmasını engellemek için elinden gelen her şeyi yapan, her sabah ‘Türküm doğruyum, çalışkanım...’ şiarını söyleten...

Bir devlet düşünün, düşünceyi en büyük suç haline getiren, kendisi gibi düşünmeyen herkesi ağır cezai müedelere çarptıran, faili meçhul cinayetlerle ortadan kaldıran...

Bir devlet düşünün, kendi başbakanını, bakanlarını idam eden, cumhurbaşkanını öldüren, generallerini komplolarla tasfiye eden...
Bir devlet düşünün, milyonlarca doları hortumlayan, çalan, rüşvet alan devlet görevlilerine ve zenginlerine hiç ses çıkartmayan; ama baklava çaldıkları gerekçesiyle küçücük çocuklara en ağır cezaları veren...
Bir devlet düşünün, kendi ülke insanını işkencelerden, dayaklardan geçiren polisi, jandarmayı halk için bir azrail haline getiren...
Bir devlet düşünün, basiretsiz ve rantçı yöneticileri yüzünden ülkesinde yaşayan insanları açlığa muhkum eden, bir lokma ekmeğe muhtaç kılan...
Bir devlet düşünün, içinde ‘W, X, Q’ harfleri olan tüm Kürtçe yazıları yasaklayan, küçük bir çocuğun ismi ‘Welat’ olduğu için ülkesine sokmayan, tek başına geldiği yere geri gönderen...
Bir devlet düşünün, yeni yaptığı parklara Berfin, Daraşîn, Nefel ve Beybûn ismini vermek isteyen bir Belediye’ye bu isimler Kürtçe olduğu için izin vermeyen...
Günümüzde, böyle bir devlet, böyle bir hükümet acaba dünyanın başka bir yerinde var mı? Kesinlikle Türkiye dışında bu tür ırkçı, faşizan uygulamaları olan başka bir devlet yoktur. Olamaz. Hiçbir devlet kendi içinde yaşayan insanların kökeni, isimlerini, dilini, kültürünü reddetmez. Bu tür uygulamaları tek yapan Türkiye Cumhuriyeti devletidir.
İşte o devlet ve o devletin başbakanı, cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı Avrupa ülkelerini her ziyaretinde ‘ülkemizde Türkçe dışındaki diller de serbesttir. Benim Kürt kökenli vatandaşlarım çocuklarına Kürtçe isim koyabilir. Kürtçe müzik dinleyebilir’ derler! Ama bunları söylerken hiç yüzleri kızarmaz. Bir devletin en üst yöneticileri, yalanı bu kadar rahat söyleyebilir mi!

Yani bir çocuğun isminin Berfîn olması, bir parkın isminin Beybûn olması, bir sokağın isminin Zelal olması, bir kafenin isminin Şevin olması, bir işyerinin isminin Xemgin olması, kime zarar verebilir ki! Bu isimlerin ‘devletin bölünmez bütünlüğü’ne zarar vereceğini düşünmek, nasıl bir zihniyettir, anlaması çok zor. Bu olsa olsa paranoyaklıktır. Anlaşıldığı kadarıyla Türk devleti ve yöneticileri git gide daha çok paranoyak hale geliyorlar.

Bunun en son örneğini Amed’de yaşadık. Amed Kayapınar Belediyesi sınırları içerisindeki 5 parka Gülistan (Gül Bahçesi), Nefel (Yonca), Daraşîn (Yeşil Ağaç), Berfîn (Kardelen) ve Beybûn (Papatya) isimlerini koymak için Valiliğe başvuruyor. Bu isimlerden Gülistan dışında olanlar Vali Avni Mutlu tarafından kabul edilmiyor. Ama işin ilginci, Yenişehir Belediyesi’nin yaptığı bir parka “Berfin Bahçesi” isminin konulmasına daha önce izin verilmiş. Peki şimdi niye izin verilmiyor? Daha önce serbesti de şimdi neden yasak oldu. Bu keyfi uygulamaların sebebi ne? Yine 3 yıl içerisinde “Berfin” ismi konusunda birbirine zıt kararların çıkmasını nasıl anlamamız gerekiyor! Tabii bu durum aslında AKP’nin Kürt sorunu karşısındaki iki yüzlü tutumunun küçük ama önemli bir örneği. Bir Kürtçe isme bile tahümmül edilememesi, Kürt halkının özgürlük taleplerine, haklarına nasıl yaklaşılacağının göstergesi oluyor.
Yine “Berfîn” vb. Kürtçe isimlerin yasaklanması, özünde AKP hükümetinin Kürtlüğe ilişkin her şeyi yasak kapsamına alması anlamına gelmektedir. “Berfîn, Beybûn” isimleri şahsında yasaklanan aslında Kürtlerdir, Kürtlerin özgürlük talepleridir, dil ve kültür talepleridir, Kürtlerin varlığıdır. Yasaklarla verilen mesaj özünde budur.

Kürt halkı da bu mesajı doğru okuması, buna karşı ciddi bir mücadele içinde olması gerekmektedir. Her şeyden önemlisi de, Kürtler, AKP hükümetinin yaptığı demagojilere asla aldanmamalı, yüzlerine İslam maskesi takan bu sahtekarların ırkçı, faşist yüzünü görerek, herkese de gösterebilmelidir.

Geen opmerkingen: