maandag 4 augustus 2008

Hasan Kaya

Derin Devletin derinliği…


Ergenekon İddianamesi açıklandı. Birilerinin dört gözle beklediği iddianame birçok yanıyla zaten basına sızdırıldığı için beklenen heyecanı yaratmadı. Basın yayın organları TV Kanalları alışkın olduğumuz gibi magazinleştirerek verip bir güzel reytinge çevirmeyi başardılar.


Herkes gibi ben de, Ergenekon İddianamesinin sayfaları arasında dolaşarak kayboldum. Benim açımdan hukuksal bir sonuca ; bu kapsamda bir iddianamenin sayfaları arasında dolaşarak ulaşmak çok zor. Benimkisi daha çok bir yurttaş olarak memleketin halleri üzerine bilgilenmek ihtiyacından kaynaklanıyor.


Yeni bir şeyler öğrenebildim mi?


Evet.


Şaşırdığım şeyler oldu mu?

Ona da evet.

Eğlenceli bulduğum "işte bu biziz" dedirten şeyler de bolca var iddianamede. Küfürlü telefon konuşmaları, arkadan atıp tutmaları seviyoruz. Hangi düzey ve mevkide olursak olalım dedikodu yapmadan edemiyoruz.

Onca vatan millet edebiyatının yanında, mevki ve parayı daha çok sevdiğimiz de belgeliyor iddianame.
İddianamenin sayfalarında dudak uçuklatan telefon konuşmaları, belgeler, tanıklar yer aldığı gibi, pireyi deve yaptığı yanları, gülümseten ayrıntıları da var. Kısacası; ne ararsanız bulacağınız bir iddianame bu. Ama şunu da hemen söylemekte yarar var; her şeyi ile mutlaka ciddiye alınması gereken bir iddianame ile karşı karşıyayız.

Bildiğimiz demeyeceğim, ama tahmin ettiğimiz ve bir şekilde şüphelendiğimiz birçok şeyin resmi bir yazıda yer alması ve bunun da yayınlanmış olması önemli. Meclis Susurluk Araştırma Komisyonun hazırladığı dosya da, en az bu kadar kapsamlı ve önemliydi. Ama ondan bir şey çıkmadı, çıkması engellendi.

Susurluk soruşturmasından bu yana her olayda adlarını sıklıkla duyduğumuz kişiler bu iddianamenin de zanlıları. O zaman korunan, kollanmış olan bu kişilerin şimdi neden korunmadığının mantıklı bir açıklaması olmalı.

Belki de, bunu anlamak için yine iddianameye dönüp orada bu sorunun yanıtını aramak gerekiyor.

Bu gözle iddianameye bir daha baktığımızda, iddianamenin Ergenekon yapılanmasının devletle özellikle MİT ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile olan ilişkisi, MİT ve Genelkurmay Başkanlığının savcılığa gönderdiği yazılara dayanılarak yadsınıyor.



Buna göre derin devletten söz etmek anlamsızlaşıyor. Bizim derin devlet beklentimiz suya düşmüş olurken, karşımıza çıkan da; devletle ilişkisi olmayan bir çete örgütlemesi oluyor.

Ne yani, biz kendimizi derin devlet umacısı ile boş yere mi korkutmuşuz?

Hayır, bu sadece derin devletle tanışmamız. Türkiye'nin demokratikleş mesi, dışa bağımlılıktan kurtulması ve küresel sermaye tarafından kendi öncellikleri doğrultusunda siyasi ve ekonomik yönlendirilmesinin son bulmasının bir başka bahara kalması anlamına geliyor.

Kuşkusuz, bütün bu öngörüler iddianameyi elimizin tersi ile bir kenara itmemizi gerektirmiyor.

Ancak; çok fazla beklentiye girmeden olup bitenin Susurluk'tan bu yana derin devlet ile ilişkili olduğuna inandığımız kişilerden oluşan, ama zaman içinde devlet ile ilişkisi kesilmiş olan unsurlar tarafından oluşturulan bir çete yapılanması ile sınırlı kalacağı da açıktır..
Çünkü adları fazlasıyla deşifre olmuş kişilerin derin devletin içinde kalması ve aynı görevlerde bulunması bu tür yapılanmaların doğasına ve mantığına aykırıdır.

Görünen o ki; derin devlet Susurluk'un ardından yeni bir yapılanmaya gitmiş ve deşifre olmuş unsurları hızla tasfiye etmiştir.


Derin devletin kendilerine yıllar içinde sunduğu birçok olanaktan vazgeçmenin zorluğu; bu, işsiz güçsüz kalmış, değişik düzeyde derin devletin içinde yer almış unsurların boş durmadığı anlamına geliyor.

Sözü edilen çeteleşme tam da bu noktada şekillenmiş olmalı. Geçmiş deneyimlerini ve ilişkilerini kullanan bu unsurların derin devlete paralel bir yapılanma ile hala derin devletle ilişkili olduğu görünümü vermesi, hiç de zor olmamıştır.

Örgüte, çalışmaları ve etkinlik alanlarını genişletmede büyük kolaylıklar sağlamış olan bu durum, şimdi Ergenekon Soruşturması ile derin devlete, devletin derinliklerinde izini kaybettirme olanağı verdiği için; beklenen demokratikleş me ve devletin çetelerden arınmasına hizmet etmeyecektir.

Şimdi, eğri oturup doğruları konuşmanın tam zamanıdır.


Bırakın derin devleti, devletin kendisi ve kurumları iki sıçramada bir çekirge çevikliği ile hukuk dışına çıkabiliyorsa, en sıradan devlet memurunun yargılanmasının önünde duran yasal -çoğu keyfi- engeller varsa ve askerler yurttaşlardan farklı bir hukuk sistemine tabîseler; orada derin devlete ulaşmak tasfiye etmek saflık değilse nedir?

Geen opmerkingen: