Türk Askerbasi konustu ve...
Son Kerkük intihar eylemi ve Kostantinoplis’te (Istanbul-Güngören’de) patlatilan bombalarin müsebbibleri arasinda siki bir bag vardir. Güngören’de patlatilan ve 20’ye yakin can alan bombalarin zamanlamasi ilginçtir. Ilginçtir, çünkü bu saldirilarin Türk iç kamuyonu çilginca bir sovenizme kapilmalari ve Kerkuk’teki yürüyüsle iliskileri Tevil götürmez bir sekilde açiktir. Saldirilar bir gün ara ile; önce Güngören’de, sonra da Kerkuk’te gerçeklestirilmistir. Aslinda Güngören’de halki galeyana getirici kismi bir katliam uzun süreden beridir planlanmaktaydi veya bu izlenim vardi. Fakat Kerkuk mitingi aktüel hale gelince plana yeni ve Türkler’in yararlanacagi yeni bir firsat dogmustu. Güngören saldirisinin Kerkuk Intihar saldirisindan bir gün önceye alinmasi ile büyük bir psikolojik savas firtinasi esliginde “ulusal birlik” naralari esliginde yeni bir harekat dogdu. Bu çok ustaca düsünülmüs haince bir hamle idi. Nihayet “gereken”i yaptilar ve bir gün ara ile iki stratejik merkezde terörün dislerini gösterdiler. Hedeflerinin su anda önemli bir kismina vardilar; söyle: Türkler’i infial içine soktular. Kürdistan’da yapacaklari katliam denemeleri için “mesru zemin” hazirladilar. Dünya kamuoyunu yönlendiren basini yanlarina aldilar. Güngören için timsah gözyaslari döken Bati Basini ve diplomatik çevrelerinin Kerkuk için parmaklari bile kipirdamadi. Peki kimler karar verdi ve kimler gerçeklestirdi bu igrenç terör eylemlerini?
Su delillere dikkatle bakalim:
Birincisi; Türk Askerbasi, bundan bir süre önce halkin teröre karsi sessiz kalmasindan bahsetti. Burada amaç, Kürt Yurtseverleri’ni “korkutarak” gerillayi yalnizliga itmektir. Türk Askerbasi bu açiklamasi ile yeni ve daha kanli bir dönemin baslamakta oldugunun isaretlerini açik bir sekilde tasimaktadir. Bu saldiri açikça, zaten asiri milliyetçi bir iktidar tarafindan yönetilen Türk Devleti’nin, daha kanli bir diktatörlüge geçisinin açik isaretlerini tasimaktadir. Askerler’in bu yeni hamlesi Hitler’in Reichtag Yangini’ndan istifade ettigi sürece benzer. Bu igrenç kafalarin baslica amaçlari Kürdistan’in tarih sahnesine çikmasini engellemektir.
Ikincisi; Türk Ordusu 2008 yili boyunca gerilladan prestijlerini bozucu darbeler yedi. Zap bozgunu, Oramar Üssü baskini, tabur baskini, bir çok Besta çatismasi, Karakol baskinlari vs.. Bu yenilgileri zafer olarak göstermek gösterilmesi Türkler arasinda bile alay konusu oluyordu. Buna örnek, M Ali Birand’in bir yazisidir. Bu yazida boyuna yalan yayin yapmaya mecbur kalislarindan yakiniyordu. Türk Ordusu’nu köseye sikistiklarini hissetmis, alisilmamis bir çikis yolu arama lüzumunu hissetmisti. Bu dönüs çok sancili olsa da bir mecburiyet haline gelmisti. Askerler ya dünyanin tepkisini çekmeyi ve giderek belki de uluslararasi bir müdahaleyi zorunlu hale getirecek olan kimyasal silahlar kullanacak, ya da yeni bir senaryoyu planlayacak bir yola gireceklerdi.
Üçüncüsü; Kürtler arti gittikçe daha açik bir sekilde korku duvarini asmislardi. Bunun için yeni planla Kürtler’in tepesine sözüm ona “bir balyoz” gibi ineceklerdi.
Dördüncüsü; Baskan Barzani ve Irak Devlet baskani sifatiyla Talabani Arap Basbakan Maliki ve yandaslarinin Kerkuk Sorunu’nun bir oldu bitti ile çözmeye çalismasi gibi çabalari bosa çikarinca bu, Türk Deveti’nin hiç hosuna gitmedi. Bu konuyu daha da pekistirmek için Baskan Barzani’nin ve YNK’nin oldukça sert çikislarini izledik. Herseyi zamana yayan Türkler bu çikislardan dolayi hem endiseye kapilmis, hem de planlarina Kerkuk’u de katmislardi. Planlanan Kerkuk yürüyüsünün kana bulandirilmasi ve bunun Güngören bombardimanindan sonraya birakilmasi kararlastirildi (veya ben öyle kabul ediyorum).
Her iki bombalama eyleminin gerçeklestirilmesi Özel Harp Dairesi’ne havale edildi. Çok profesyonelce bir is çikardilar. Güngören’deki bombalama olayini ÖHD kendi kontralarina yaptirdi. Kerkuk intihar eylemcisi ise Irak Türkmen Cephesi’ne (ITC’YE) havale edildi. Bunlar görevlerini hakkiyla yerine getirdiler. Bu kentimizde su anda büyük bir kargasa hakimdir. ITC bürolari yakilip yikiliyor. Halk büyük bir galeyan içinde. Kurdistan Federe Devlet yetkilileri kalin kafali Sii Yönetimi’ne durumun anayasaya uygun bir çözüme kavusturulmasi için büyük çaba içinde. Ama Türk’ün o kirli parmagi da her zaman oldugu gibi çözümsüzlügü pekistirmek için her zamanki maydanoz rolunu oynamaktadir.
Kuzey’de ise kasirga öncesi bir sessizlik hakim. Hersey “ulusal birlik” vs türü mitinglerin sonuçlarina bagli gibi..
Ama unutulmasin, Kürt asli yüzünü biçagin kemige dayandigi anda gösterir. Ne demisler: Zêr Zanît, zor zanît, deve tifingê mor zanit!”
Tevekel tû Tealallah!
Geen opmerkingen:
Een reactie posten